Zaten bu kadar keşmekeş bir hale gelince işler, sorun nedir unutuluyor, çözüm arka planda kalıyor ve iş güçler savaşına dönüşüyor ve taraflar doğru olanın, mantıklı olanın değil yanlış bile olsa kendi önerisinin peşine düşüyor. Dolayısıyla çözüm aramak için başlayan tartışma, çözüm bulununca herkes mutlu olması gerekirken, bir tarafı muzaffer bir tarafı da sanki savaş kaybetmiş gibi bedbaht ediyor. Hal böyle olunca ganimetleri toplama işi de birilerine kalıyor ve en kazançlı onlar çıkıyor.
“Kurşunlu Külliyesi çözüme kavuşmadı ki”
Bu tartışmalardan biri de hali hazır da devam eden Kurşunlu Külliyesi ile ilgili tartışmalar. Her ne kadar yargı kararı tebliğ edilip yeni bir dava süreci bitinceye kadar sular durulacak, tartışmalar bitecek olsa da bunun adına çözüm demek mümkün değil. Zira davayı kazanan Belediye olur ise Valilik, Vakıflar kazanır ise Belediye ekseninde dile getirilecek söylemlerin neler olduğunu tahmin etmek için âlim olmaya gerek yok.
Bir kere işin hukuksal boyutunun ötesinde vicdanların tatmin olmadığı sorular mevcut. 20 seneden beri Ayhan Boyer döneminden bu yana Belediye’ye bağlı olarak kullanılan bu alan Belediye’den alınmak istenir ise öyle olmasa bile akla gelen şeyin “siyasi karar” gibi gözükmesi engellenemez.
Hele ki bazı resmi kurumların 30 Mart 2014 seçimlerinden sonra Odunpazarı Bölgesinde yaptığı uygulamalar kulaktan kulağa fısıldanırken üstüne böyle bir hamle gelmesi farklı sonuçlara gebe olur.
Ortada yılların getirdiği bir alışkanlık, gelenek ve Belediye’nin kar amacı gütmeden gerçekleştirdiği işler olduğu sürece bu konuda ısrarcı olmamak algı açısından daha sağlıklı.
Öte tarafta Belediye’nin Külliye’nin tahsisi konusunda cömert olmadığı ve Valilik etkinliklerinde mağduriyet yaşandığı serzenişleri ve Valiliğin bu alana talip olduğu gibi bir gerçeklik var.
Eğer bu anlamda gerçekten taleplere red veriliyor ya da türlü gerekçelerle Külliye tahsis edilmiyor ise burada Odunpazarı Belediyesi’de hata yapmıştır.
Tabii, ihtiyaçlar madem bu boyutta TDKB sürecinde neden böyle bir merkez kazandırılmadı? 400 milyonluk bir bütçe ile Odunpazarı Bölgesinde kalıcı eserler bir bir sıralanırken ‘Keşke böyle bir salon da yapılsaydı’ diye düşünmek de gayet doğal.
‘Ama gelin tüm bunları bir kenara bırakarak bu sorunu kökten çözelim’ diyen bir yaklaşıma ihtiyaç var. Madem uzlaşı adımları, kısır tartışmaları sonlandırmak için iyi niyet mesajları veriliyor bu durum bunun için büyük bir fırsat.
Bence alışkanlıkları bozmadan ve algılara siyasi karar düşüncesi sokmadan Vakıflar Genel Müdürlüğü bu alanın Odunpazarı Belediyesi’ne tahsisine devam eden bir sözleşme yapsın. Sözleşmede her ayın belli günleri Valilik için kontenjan olarak ayrılsın. Ayrıca zaten önceden belli olan etkinlikler için 3 aylık dönemler halinde etkinlik takvimleri hazırlanıp gerekli tahsisler yapılsın.
Hem Odunpazarı Bölgesi bu tartışmadan kurtulsun hem de Valilik salon sıkıntısını çözmüş olsun. Üstelik mülkiyet ile ilgili herhangi bir değişiklik olmadan tartışmalar gerçek çözümle sonuçlansın.
Tabi gerçekten her iki tarafın da gerekçeleri samimi ve istekleri bu sorunlara çözüm bulmak ise. Ne dersiniz kötü bir fikir mi?
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...