Eskişehirspor Başkanı Osman Taş ile Başkan Yardımcısı Mustafa Topkaya’yı ES TV stüdyolarında ağırladık.
Şunu söyleyebilirim ki, Osman Taş, ilk defa bu kadar uzun konuştu ve akıllara takılan tüm sorular hakkında açıklamalar yaptı.
Bu açıklamaların bazılarını siz değerli okurlarımızla paylaşacağım; açıklamaların tümünü ESGROUP bünyesinde bulunan gazetelerimizden takip edebilirsiniz.
*
Osman Taş’la ilgili, “Eskişehir’deki mülklerini sattı” şeklinde bir söylenti vardı.
Artık, bu durum, söylenti olmaktan çıktı.
Çünkü Taş, mülklerini sattığını onayladı.
İyi ama niye sattı?
İşte, Başkan Taş’ın cevabı:
“Ben mülkümü değil, her şeyimi veririm Eskişehirspor için.”
*
Bir diğer konu, Taş’ın, Belediye Başkanları Yılmaz Büyükerşen, Kazım Kurt ve Ahmet Ataç’la olan ilişkisinin seyriydi.
İsterseniz ben sorayım, Osman Taş cevaplasın…
*
-Yılmaz Büyükerşen’le hiç görüştünüz mü, aranız nasıl?
Taş: Yok, görüşmedim. Görüşme talebim oldu. Randevu bekliyorum. Ben Sayın Büyükerşen’e de saygı duyuyorum. Yani gerçekten eskiden yardım ettiği şeyleri duydum, gördüm. Şehir de bunu biliyor. Kendince haklı tabii ki, ‘benden bir şey isteyecekseniz projeyle gelin’ diyor. Bizim çok güzel projelerimiz var. İnşallah Allah nasip eder de, ben ona sunarım projelerimizi.
*
-Ahmet Ataç’la görüşüyor musunuz, aranız nasıl?
Taş: Görüşüyorum Ahmet Bey’le. Aramız iyi, çok iyi.
*
-Kazım Kurt’la görüşüyor musunuz, aranız nasıl?
Taş: Aramız iyi, görüşüyorum. Hatta bugün (18 Temmuz) tekrar görüştüm. Destek vereceğini söylüyor. Bunu her zaman söylüyor zaten. Ahmet Abi’de (Ahmet Ataç) her zaman destek vereceğini söylüyor.
*
Son olarak aktarmak istediğim konu şu: İstifa mevzusu!
Eğer Osman Taş, söz verdiklerini yapamazsa, görevinden istifa eder mi?
Şehrin kongrelerden bıktığına vurgu yapan Osman Taş’ın ifadeleri şöyle:
“Söz verdiğim şeyleri yerine getiremeyecek duruma kendimi getirmem. Ona göre de söz vermem; bu birincisi. İkincisi de, artık yeter, iki ayda bir üç ayda bir kongreler, işte altı ayda bir kongreler… Yani kesinlikle istifayı düşünmüyorum. Dediğim gibi, istifa edecek dereceye de getirmek istemiyorum. Daha doğrusu getirmem de zaten.”
*
Yazımı sonlandırırken, yukarıda okuduğunuz ‘Yılmaz Büyükerşen’le randevu’ isteğine dikkat çekmek istiyorum.
Osman Taş, artık, Yılmaz Büyükerşen’le görüşebilmek istiyor!
Rekabet
Eskiden nasıldı?
Sanayi Odası’na (ESO) başkan seçilen, büyük oranda Organize Sanayi Bölgesi’nin de (EOSB) başkanı olarak seçiliyordu.
Ancak şimdi, işler değişti.
Her iki kuruluş da; başkanlık, yönetim kurulu ve meclis seçimi yapıyor.
*
Bu değişikliğin ciddi bir faydasının olduğunu düşünüyorum.
Nedir o?
Rekabet!
Rekabetin en önemli getirisi nedir?
Daha zengin projeler üretilmesi ile daha kaliteli hizmet anlayışının gelişmesi.
*
Eskişehir’de, ESO’ya talip olan iki isim vardı: Nadir Küpeli ile Celalettin Kesikbaş.
Eskişehir’de, EOSB’ye de talip olan iki isim vardı: Yine Nadir Küpeli ve yine Celalettin Kesikbaş.
EOSB Başkanı olarak Küpeli seçildi.
ESO’da ise ipi göğüsleyen, Celalettin Kesikbaş oldu.
*
Allah’tan, her iki kuruma da aynı isim seçilmedi.
Yoksa önceki dönemlerden pek farkı olmayacaktı.
Çünkü tek bir isim her iki kurumu da yöneteceği için, rekabet ortamı oluşmayacaktı.
*
Peki, bunun sonucunda ne oldu?
EOSB Başkanı Nadir Küpeli ile ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş arasında önemli bir rekabet söz konusu oldu.
Aşağı yukarı bir yıldır, iki ismin yönettiği kurumlar, proje anlamında birbiriyle yarışıyor.
Tabii EOSB, bütçesinin güçlü olması nedeniyle ESO’nun önünde görünse de, ESO’nun da küçük bütçesine rağmen gözle görülür işler yapması önemseniyor.
*
Şimdi, her iki kurumun bir yıl içerisinde yaptığı işleri sıralamayacağım, sadece bu hafta içerisinde açıkladıkları çalışmaları örnek olarak vereceğim.
Önce Kesikbaş çıktı sahneye ve “11 milyon TL’lik kaynağımızla, tam 20 bin çalışana, 71 meslek dalında mesleki yeterlilik belgesi vereceğiz” dedi.
Kesikbaş’ın bu açıklamasından bir gün sonra, bu sefer Küpeli aldı mikrofonu ve yaşam parkı, mesleki-teknik lise ile yeterlilik sınavı-belgelendirme merkezi projelerini kamuoyuyla paylaştı.
*
Yani, şu rekabetin güzelliğine, şu rekabetin faydasına bakar mısınız?
*
Ha, her iki ismi de, farklı siyasi güçler desteklemiyor mu?
Destekliyor.
Bu nedenle, zaman zaman, burnumuza kötü kokular gelmiyor mu?
Maalesef geliyor.
Bu da, sanıyorum, politikacıların her alana müdahale etme, gücü elinde bulundurma sevdasından kaynaklanıyor.
Durum böyle olunca, ne yapsın gariban başkanlar; “aman efendim” deyip idare etmek, işbirliği yapmak zorunda kalıyorlar, sırtlarında kambur olan politikacılarla!
*
Ya da öyle değildir.
Ortada kambur filan yoktur.
Alan memnun, satan memnundur.
Herkes, ortak çıkarlar dahilinde birbirinin işini görüyordur!
*
Her neyse…
*
İyi ki rekabet var.
Ve umuyorum, bu rekabet ivme kazanarak devam eder.
Ki, kazanan Eskişehir’imiz olsun…