Eskişehirspor Başkanı Osman Taş’ı durdurabilene aşk olsun! Yine kişisel twitter hesabından öyle bir açıklama yaptı ki, spor kamuoyunun gündemine oturdu. Şöyle anlatayım… Osman Taş, geçtiğimiz günlerde yaşanan icra olayının ardından isyan ederek şu paylaşımı yaptı: “Yazıklar olsun. Futbolcuların paralarını yerken, bu kulübü borca sokarken, sahte protokoller hazırlarken bir şey yok, bu yönetim bir şey yedirmeyince icralar yollarsınız. Bugüne kadar yediğinizi biz sizin boğazınıza dizeceğiz. Haram zıkkım olsun. Yazıklar olsun. Sizi dolandırıcılar.” Taş’ın açıklaması böyle. Aslında bu açıklama ilk değil; zira Taş, yine geçtiğimiz haftalarda yaptığı bir basın toplantısında benzer ifadeler kullanmıştı. Şimdi, sorgulanması gereken şu: Başkan Taş, bu suçlamaları kimlere yapıyor? Kamuoyu artık, Taş’ın işaret ettiği isimleri öğrenmek istiyor. Kaldı ki çoğu taraftar, Osman Taş’ın twitterda yaptığı açıklamanın altına ‘kim bu isimler, açıkla’ şeklinde yorumlar yapıyor.
Son söz: Taş, bu isimleri artık açıklamalı; öyle bir şey yoksa da, kulübe daha fazla zarar vermemek için susmalı!
Kazım Kurt nasıl girdi?
Volkan Doğan, ilçe başkanlığı boyunca ve belediye başkan adayı olduğu süreçte ne yaptı? Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’a karşı oldukça sert bir muhalefet yaptı. Durum böyle olunca, AK Parti Odunpazarı teşkilatı ile Odunpazarı Belediyesi arasında bir karşıtlık, ciddi bir iletişimsizlik ve önyargı oluştu. Seçimlerin üzerinden aşağı yukarı beş ay geçti ve galiba, AK Parti Odunpazarı teşkilatı ile CHP’li Odunpazarı Belediyesi arasındaki buzlar yavaş yavaş erimeye başladı. Çünkü Volkan Doğan, artık yoktu. Yeni İlçe Başkanı Ali Acar, yumuşak başlı bir isim olarak öne çıkıyordu. İşte Kazım Kurt, o yumuşak başlı ilçe başkanını makamında ziyaret ederek zeytin dalı uzattı. Bu ziyareti eleştirenler de var, olumlu görenlerde. Ancak öne çıkan görüş şu: Volkan Doğan gitti, Kazım Kurt AK Parti’ye, girdi! Tabii bu durum İYİ Parti için de geçerli. Kurt, kendisiyle ittifak yapmayan İYİ Parti’nin, İl Başkanı Mehmet Ektaş’a da zeytin dalı uzattı. E, o zaman şu ifade, yine kullanılabilir: Ramis Tunca gitti, Kazım Kurt İYİ Parti’ye, girdi!
Bizimkiler körebe oynuyor!
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile belediye bürokratları, Frankfurt Belediyesi’nin davetlisi olarak Almanya’ya gitmişti. Frankfurt’un kent içi ulaşım firması olan VGF’nin, Eskişehir heyetine dikkat çeken bir sürprizi vardı. VGF, yaptığı törenle birlikte, Eskişehir’in birbirinden güzel görselleriyle süslenen metroyu, Frankfurtluların hizmetine açtı. Dahası, Büyükerşen, Eskişehir görselleriyle süslenen metronun ilk sürüşünü gerçekleştiren isim oldu. Okuduklarınızı kaleme almamın nedeni şu: Hani, ‘Hoca algı yöneticisi’ diyorlar ya bazı aklı evveller ve sonrasında şunu ekliyorlar: Hiçbir şey yapmadan reklam yapıyor! İşte, bu zihniyette oldukları için de sürekli kaybediyorlar. Kardeşim, bir şey üretmezsen, olumlu bir algı yaratman mümkün değil. Büyükerşen üretiyor ki, olumlu manada algıyı yönetebiliyor. İşte, gördünüz; koskoca Frankfurt Belediyesi, metrolarından bir tanesine, Eskişehir’deki güzellikleri (Büyükerşen’in eserleri) giydirmiş! Yani, akıl var mantık var; demek ki Büyükerşen yapmış, teeee Almanya’dan görülmüş. Ama bizimkiler, gözünün önündekini görmemek için körebe oynamaya devam ediyor!
Harun Karacan’ın selamı?
AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay’ın dış ilçelerden sorumlu olduğunu biliyoruz. Bu anlamda, özellikle kadınlara dönük çalışmalarının takdirle karşılandığını söyleyebilirim. Günay, geçtiğimiz hafta, ilçelere gerçekleştirdiği ziyaretleri sıklaştırdı. Bu ziyaretler sırasında vatandaşların şikayetlerini ve taleplerini dinleyen Günay, ihtiyaçları da tespit etmeye çalışıyor. Daha sonra aldığı notları ilgili bakanlıklara ulaştıran Günay, bakanlıkların sorun olan yerlerde birebir inceleme yapmasını sağlıyor. Günay’ın, özellikle Sivrihisar ziyaretine ilişkin yaptığı açıklama dikkatimi çekti. Günay açıklamasının bir bölümünde, “görüyorum ki toplumda bir algı oluşmuş. Siyasetçileri, politikacıları seçimden seçime görüyoruz şeklinde. Ben bu algıyı yıkacağım” diyor. Doğru söylüyor, yurttaşlar olarak bu önemli tavrı destekliyoruz. Günay, bu açıklamasının devamında ise, “Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Nabi (Avcı) Bakanımızın selamını iletiyorum her gittiğim yerde” şeklinde konuşuyor. Buradan anlıyoruz ki, Harun Karacan’ın selamını iletmiyor!
Emirdağlıların yapması gereken…
Emirdağlılar Vakfı istişare toplantısı yaptı, Emirdağlıların yurt içi ve yurt dışında yaşadığı sorunlara ilişkin fikir alışverişinde bulundu. Bununla beraber toplantıdan, dikkat çeken bir sonuç çıktı. Vakıf, geleneksel hale getirmeyi amaçladıkları ‘Dünya Emirdağlılar Günü’ isimli bir organizasyona imza atma kararı aldı. Bir hemşeri yapılanması için önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bu noktada vakfı yönetenlere şöyle bir önerim var. Şimdi, bu istişare toplantıları sürekli devam edecek ve Emirdağlıların sorunları masaya yatırılacak ya… Peki, Emirdağlıların en büyük sorunu ne? Çok net bir ifadeyle; her fırsatta ve kamuoyunun gözleri önünde -teşbihte hata olmaz- birbirlerini yemeleri! Hah, Emirdağlılar Vakfı, önce, samimiyetle bu sorunun üstüne gitmeliler ve birlik beraberlik ruhunu yakalayarak Dünya Emirdağlılar Günü’nü gerçekleştirmeliler. Yoksa, söz konusu organizasyonun hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz!
Bu yarışma kaçmaz
Sosyal medya, her anlamda hayatımızın içine girmiş vaziyette. Bunun en yakın örneği, Tepebaşı Belediyesi ile Eskişehir Fotoğraf Sanatı Derneği (EFSAD) işbirliğiyle düzenlenecek olan Instagram Fotoğraf Yarışması! Önceden nasıl olurdu? Fotoğraf yarışmaları düzenlenir, bir jüri tarafından fotoğraflar değerlendirilir ve en sonunda dereceye giren fotoğrafların çıktıları alınarak bir mekanda sergilenirdi. Ancak Belediye ile EFSAD, işi tam anlamıyla dijitalleştirdi! Şöyle ki… 18 Ekim’e kadar başvurular alınacak. Sonrasında; tüm kategoriler için #HayatTepebaşında, kent yaşamı ve bisiklet kategorisi için #TepebaşıBisiklet, kent ve pişmiş toprak kültürü kategorisi için #TepebaşıPişmişToprak ve Tepebaşı kırsalda yaşam için #TepebaşıKırsal etiketlerine fotoğraflar gönderilecek. Her bir katılımcı, en fazla beş fotoğraf ile yarışmaya katılacak, her bir kategorinin birincisine, bin TL para ödülü verilecek. Haydi, @efsad ve @tepebasibeltr Instagram adreslerini takibe alın ve ücretsiz yarışmaya siz de katılın!
Saadet Partisi de karşı!
Saadet Partisi’nin, Eskişehir’e kurulması planlanan kömürlü termik santral konusundaki tavrını biliyoruz. Diyor ki Saadetliler: Eskişehir’in havasını kirletmeyin, insanların sağlığını bozmayın, verimli tarım arazilerimizi ve yer altı su kaynaklarımızı yok etmeyin. Aynı Saadet Partisi, bu kez, Murat Dağı’ndan altın çıkarılması ve siyanürle ayrıştırılması girişimini sert bir dille eleştirdi. Bakın Saadet Partisi’nin eğitimden sorumlu başkanı Şevket Ünal, özetle ne diyor: “Birileri siyanürle, ağaç kesimleriyle, doğa katliamlarıyla servet kazınırken, biz geleceğimizi kaybetmeyelim. Yabancılara ikram edilen birkaç ton altının toprağın altında kalması ile sarsılacak bir ülke değiliz. Yapmamız gereken, doğaya zarar vermeden maden arama, çıkarma ve işleme tekniklerini geliştirecek ar-ge çalışmalarını bir an evvel başlatmaktır.” Ve Saadetli Şevket Ünal, bu açıklamasıyla beraber şu soruyu yönlendiriyor: “Ecdadımızdan miras aldığımız tertemiz suları, gelecek nesillere zehirleyerek mi teslim edeceğiz?” Maalesef, şu an için öyle görünüyor!
Odunpazarı’nın festivalleri
Odunpazarı Belediyesi, kültür, sanat ve turizm merkezli organizasyonlarına devam ediyor. Bu organizasyonlara, yurt içi ve yurt dışından alanında uzman bilim insanları ile sanatçıları davet ediyor. Ve daha da önemlisi, etkinlikler sadece atölye çalışmalarıyla sınırlı kalmıyor; panel ve konferans gibi teorik çalışmalara da yer veriliyor. Bu anlamda Odunpazarı Belediyesi, Ahşap Heykel Festivali yaptı, yakılacak olan ağaçlardan nefis sanat eserleri meydana getirdi. Sonra Lületaşı Festivali yaptı, Eskişehir’in değerini hem Türkiye’ye tanıttı, hem de Eskişehir’e kurulması planlanan kömürlü termik santrale karşı bir duyarlılık yaratmaya çalıştı. En son ise, Seramik Pişirim Teknikleri Çalıştayı’na imza attı belediye. Adı üstünde, seramik pişirim tekniklerinin örnekleri verildi, vatandaşların da tornada çömlek yapmasına imkan sağlandı, geleneksel çömlekçilikle sanat bir araya getirildi. Bitti mi, bitmedi! Belediye, şimdi de, Cam Festivalini yapmaya hazırlanıyor. Ne diyelim? Emeği geçen herkese teşekkür edelim…
Bir Tweet
Zihni Çalışkan: Bir çocuğun son isteği annesinden! Anne lütfen ölme! Kelimeler kifayetsiz kalıyor. Yazacak yazı, söylenecek bir söz kalmadı, acı bir yutkunuştan başka... #EmineBulut
2004 İspanyol yapımı filmde, Trevor, makine üzerine çalışan bir adamdır. Uyuyamama hastalığına yakalanmıştır. Yaklaşık bir yıldır hiç uyuyamayan adam, kilo kaybetmeye ve giderek korkunç görünmeye başlar. Etrafındakiler onun hakkında endişe duymaktadırlar. Bir süre sonra kendi can güvenliklerinden tedirgin olmaya başlayan arkadaşları, Trevor’un da karıştığı bir kazada, bir arkadaşlarının sakat kalması üzerine, ona karşı cephe alırlar. Artık birlikte çalışmak istemezler ve onu göndermek için yöntemler denerler. Uykusuzluğun verdiği bozuk ruh hali ile halüsinasyonlar gören ve iyice paranoyaklaşan Trevor, etrafındakileri kendisine düşman olarak algılamaya başlar. Bu noktadan sonra hayatı adeta kabusa dönecektir. Oyunculuğu ile göz dolduran Christian Bale, bu film için 30 kilo vermiştir.
Fotoğrafın dili olsa
AK Parti Odunpazarı İlçe Yöneticisi Semra Aksöz: Başkanım, şimdi çekindiğimiz fotoğrafı, ikimizin görüneceği şekilde kesip sosyal medyadan paylaşacağım.
Odunpazarı Bld. Bşk. Kazım Kurt: Aman evladım yapma, ‘sosyete’nin diline düşersin sonra…