64. ölüm yıldönümünde bugün yine anıyoruz “Orhan veli”yi…
Ne diyordu?
“Bu düzen böyle mi gidecek,
Pireler hep filleri yutacak!”
Öyküsünü biliyor olmalıydı…
Karınca, damatlığını giymiş nikah dairesine doğru gidiyormuş…
Yolda rastladığı tavşan sormuş:
“Nereye karınca kardeş?”
“Görmüyor musun? Evlenmeye...”
Tavşan biraz da kıskanmış:
“Kiminle ayol?”
“Fille şekerim...”
Tavşan fıttıracak!
“Nasıl olur; Sen ve fil!”
Karırca mahcup yanıt vermiş:
“Mecbur kaldık şekerim!”
Ve o gece gerdeğe girmişler ama, fil kalp krizinden ölmüş...
Karıncanın feryadına bütün hayvanlar yetişmiş... Yeri göğü inletiyormuş:
“Ah dostlarım, görüyor musunuz başıma gelenleri?” diye bağırıyormuş:
“Bir gecelik aşk için gel de bir ömür boyu mezar kaz!”
***
Bilemiyoruz, “Orhan Veli”den mi esinlendi...
Yılmaz Hocamın da sık sık kullandığı bir sözcük vardır:
“Fillerin sevişmesi ile devlet işine akıl almaz!”
Doğrudur...
Genel seçimlere aylar kaldı...
Her yerden aday adayı fışkırıyor...
Öyle ki, bazıları kendi adaylıklarını gazetelerden öğreniyor...
Yılmaz Hoca da öyle gibi!
“Bu da bir karınca işi olmalı!”
***
Öyle garip bir ülkeyiz ki...
Eşimize rastlanmaz!
Sanki yarın yapılacakmış gibi seçim yazıp çiziyoruz!..
Yanlış anlaşılmasın...
Doğrusunu bulmak için, belki güzeli de böyle olmalı...
Yoksa...
“Karınca fili nasıl halleder ki!”
Kavak ağacı ile kabak filizi
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya gelmiş.
Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: “Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?”
“On yılda” demiş kavak.
“On yılda mı?” diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak:
“Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim,bak!”
“Doğru” demiş ağaç...
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları bağladığında kabak önce üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.
Sormuş endişeyle kavağa:
“Neler oluyor bana?”
“Ölüyorsun” demiş kavak:
“Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için...”
Evlenecek misin?
Apartmanın birinci katından bir hanım, yoldan geçen balıkçıya seslenir:
“Taze midir?”
-Evet
“Pulları parlak mı, kulakları kırmızı mı?”
Tepesi atmış balıkçının:
“N'apacaksın hanım, evlenecek misin?”
Çekirdek yiyen eşek heykel oldu?
Geçenlerde ve saat 19.00 sularında “Eğit-D er”in fiyatı iki kat! olan cam kenarından aşağısını izliyoruz...
İsmet İnönü Caddesi'nden gelen geçene takılıyor gözlerimiz...
On dakikada belki yüzlerce kişi geçip gidiyor... Neredeyse beş dakikada bir de tramvay seçiyor...
“Üstten görünüşleri hiç güzel değilmiş!”
Yoldan geçen bazıları yanlarında köpekleriyle tramvay yolunda cirit atıyor...
İki genç kızı görüyoruz kanepede...
Önce kitap okuduklarını izliyoruz...
Sonra birileri geliyor ve kapanıyor kitaplar...
“Açılıyor kabuklu çekirdekler...”
Kabuklarını da hemen önlerine atıyorlar.
Çıkarken baktık...
0 kanepenin sağı-solu öylesine kirlenmişti ki, hemen Büyükerşen'in ünlü ama olmayan heykeli geldi aklımıza...
“Çekirdek yiyen eşek...”
Anımsayacaksınız, “Yalaman Adası’nın tam girişine koyduracağım” demişti...
Nedense vazgeçti...
Ayı heykeli var, kaplumbağa var, hatta salyangoz bile var...
“Eşek hâlâ yok!”
Galiba artık hiç gerek görmüyor Hoca
“0 kadar çok canlısı var ki!”
Günün Sorusu
Elmayla işçi arasında ne fark vardır? “Biri bıçakla soyulur, öteki yasalarla...”
Cuk
Ey cari açık, o kadar büyüksün ki.. “Sana dar gelmeyecek makberi hiç kimse kazamıyor...”
Günün İncisi
Gençlik hep pembe bulutlar peşinde koşar. Ah, bir küçük esinti onları dağıtmasa…
Özdeyiş
İçimize geleni hep “Gerçek” kabul ederiz.
Halbuki “Gerçek” işimize gelmelidir...
Günün Balı
“CHP iktidara gelebilir” diyorlar.
Lütfen güldürmeyin insanı!
Cüneyt Arcayürek
Kıssa-dan
Dersim, kasımpatı’dır. Her kasımda “pat” diye çiçek açar. Ve Dersim, elbette Kerbela değildir...
Yılmaz Özdil
Günün Olayı
ABD Ziraat Bankası’nın bireysel bankacılık faaliyetini durdurdu.
Ziraat Bankası’nın T.C. ibaresinin kaldırılması T.C.’nin itibarını korumak içinmiş demek...
Akif Kökçe
Günün Biberi
“Davutoğlu, “Erdoğan”ın izinden yürüyor. Başarısızlıklar çoğaldıkça gündem değiştirmek için ona buna sataşıyor.
Yakında adı “Çamurcu Başbakan”a çıkacak...
Melik Aşık
Günün Sözü
Çekilen acılar olgunluk seviyesine ulaşınca, bilgelik başlar...
Hanri Benazus
Şairle ortak gün!
14 Kasım 1950...
Bu tarih bizim için ayrı bir önem taşıyor...
Doğum günümüz...
Ve de ünlü şair “Orhan Veli”nin ölüm günü...
Doğduğumuz gün, o da 36 yıllık kısa yaşamını yitirmiş.
Biliyorsunuz...
“Garip Hareketi”ni Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday üçlüsü başlatmıştı...
Oktay Rıfat’la Orhan Veli, ilkokulun son sınıfında tanışırlar. Her ikisinin ailesi de zamanla Ankara’ya taşınır. İlişkileri Ankara Erkek Lisesi'ndeki orta öğrenimlerinin ilk yılında gelinir. Arkadaşlığın dostluğa dönüşmesindeki en önemli etken, ikisinin de ortak tutkusu olan “şiir”dir...
“Saygıyla anıyoruz…”
Gerilim
Yılın yalanı:
“ABD, Türkiye'nin İslam'a doğru gidişatından tedirginmiş!...”
Kolsuz Yaşar'dan
“Aziz Yıldırım” Adalet Bakanı olsun, hep birlikte bağıralım abi:
“Yak şu Fener'i Aziz!”
Günün Fermanı
Bütün heykeller tez elden yıkıla!..
Günün Şiiri
Neydi benim gençliğim
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman
İçip içip ağlamak
Uzaklara dalıp şarkı söylemek
Hafta sekiz ben eğlentide
Bugün saz,yarın sinema
Beğenmedin Alie Bahçesi
Onu da beğenmedin, parka
Sevdiğim dillere destan
Sevdiğim,
Meyil verdiğim
Ben dizinin dibinde elpençe divan
Samanlık seyran Nerde, nerde,
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman!
Orhan Veli (Varlık-1947)
Yeni Türkiye'de neler var?
“Önce olmayanları” :
-Ağaç yok, yeşil yok, doğa yok, sanat yok, tiyatro yok, sinema yok, klasik müzik yok, bale yok, opera yok, resim yok, heykel yok, hukuk yok, Bilim yok, estetik yok, sergi yok, merhamet yok, insaf yok, aşk yok, demokrasi yok...
“Peki ne var?”
- Para aşkı var, din istismarı var, yalan, talan, yolsuzluk, rüşvet var...
“Yeni Türkiye'de yeni nesiller bu değer yargılarıyla yetişiyor.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...