Orhan Oğuz isminin Eskişehir’de çok büyük önemi var. Prof. Dr. Orhan Oğuz bugünkü Anadolu Üniversitesi’nin temeli olan
Eskişehir İktisadi ve İdari İlimler Akademisi’ni kurdu.
Önceki gün akşam AÜ Atatürk Kültür Merkezinde Eskişehir Tanıtım Grubu’nun 2015 yılında Eskişehir'in ekonomiden sanata, siyasetten medyaya başarı sağlayanlara vefa olarak düzenlenen geceye Prof. Dr. Orhan Oğuz’a “vefa” gecesi adı verildi. Geceye 93 yaşındaki Prof. Dr. Orhan Oğuz ile eşi Güler ve kızı da katıldı.
Gecede Orhan Oğuz, Eskişehir İktisadi ve İdari İlimler Akademisi’ni nasıl kurduklarını hazırlanan belgesel ile anlattı.
“Masa, sandalye alacak para yok. Maarif Müdürüne giderek Akademiye masa, sıra istedik. Bugün sadece Türkiye’de değil dünya da ismini duyuran Anadolu Üniversitesi ile gurur duyuyorum” dedi.
Gecede Prof. Dr. Orhan Oğuz’a ödül plaketini veren Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci
Gündoğan ise,
Orhan Oğuz'dan kalan üniversiteyi yönetmekten mutluluk duyduğunu söylerken, gözlerinin dolduğunu gördüm.
Orhan Hoca’nın İktisadi ve İdari İlimler Fakültesi’ni hangi şartlarla kurduklarını anlatınca Naci Hoca’nın gözlerinin doldu ve duygulandı.
Hocaların hocası AÜ’nün kurucusu Orhan Hoca’ya ödülünü vermek her rektöre nasip olmaz.
AÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan’ın,"
Orhan Oğuz Hocayı benim anlatmam mümkün değil. Orhan Hoca bu kurumu kurduğunda ben daha hayatta yoktum. Bu kurumu kurduktan 10 sene sonra doğdum. Fakat yaptıklarını, medyana getirdiği eseri bugün yönetmekten son derece mutluyum. Kendisine her şeyden önce teşekkür ediyorum böyle bir miras bıraktığı için bize. Orhan Hocamla birlikte çalışma fırsatı maalesef bulamadım. Keşke birlikte çalışmış olsaydık, onun asistanlığını yapmış olsaydım, çok arzu ederdim. Fakat tabi kendisini zaman zaman üniversitemizi ziyaretleri sırasında uzun uzun sohbet ettik, ediyoruz da hala. O güzel sohbetlerinden üniversitemizle ilgili,
Eskişehir'le ilgili,
Türkiye'yle ilgili çok önemli şeyler öğrendim, çok önemli dersler aldım. Orhan Hocamıza gerçekten çok teşekkür ediyorum. Kendisinden Allah razı olsun. Hürmetle, saygıyla ellerinden öpüyorum. Ailesiyle birlikte sağlıklı ömürler diliyorum" sözleri Orhan Hoca’nın yanında olan eşi Güler Oğuz ile kızı Prof. Dr. Sedefhan Oğuz, torunu Avukat Zeynephan Gemicioğlu’nun duygulandırdı.
Bir ara gazetecilerin Orhan Hoca’nın oturduğu koltuğa doğru koşuşturduklarını görünce içimden ‘eyvah’ dedim.
“Heyecandan Orhan Hoca’ya bir şey oldu?” diye düşündüm.
Oturduğum yerden kalkıp Orhan Hoca’nın oturduğu koltuğa doğru yürüdüm.
Allahtan korktuğum olmamış.
AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Emine Nur Günay, Orhan Hoca’nın yanına gelmiş ve elini öpüyordu.
Emine Hoca, Eskişehir Tanıtım Grubu’nun Başbakan Ahmet Davutoğlu ile eşi Eskişehirli Sare Davutoğlu, Milli Eğitim Bakanı ve Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’ya verdiği ödülleri, kendileri katılamadıkları için Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay alacaktı.
Ödülü de Orhan Oğuz verecekti.
Prof. Dr.Oğuz, Bakan Avcı'ya ait ödülü
milletvekili Günay'a vermeden önce,"Ödülü kime vereceğiz?" diye sordu.
Günay da,"Ben alıyorum. Bakanımız adına ben alıyorum" dedi.
Prof. Dr. Orhan Oğuz bu kez,"Özel Kalem Müdürü müsün?" diye sorunca Günay da gülerek, "Sayılır, aynen öyle" dedi.
Milletvekili Emine Nur Günay, Prof. Dr. Orhan Oğuz'dan
Başbakan Davutoğlu'nun ödülünü alırken de "Bunu da Başbakanımız adına sizin ellerinizden alıyorum. Aynen ileteceğim. Kendisi son gelişmeler nedeniyle katılamadı bugün buraya. Ama hürmetlerini ve selamlarını gönderdi. Ellerinizden öpüyor" dedi.
Prof Dr. Oğuz da "Ona da söyleyin o bana
uzak doğuda elma hediye etmişti. Ben de ona bu ödülleri hediye ediyorum" dedi.
Eskişehir Tanıtım Grubu’nun ödül verdiği kişilere baktığımda isabetli isimler olduğunu gördüm.
Ödül töreninin yapıldığı salon boştu.
Tanıtımını iyi yapamamışlar.
Pek çok kişi ödül töreninden haberdar olmadıklarını söylediler.
Katılımın düşük olmasında bir etken de seçilen salon.
Orhan Oğuz’a “vefa gecesi” olarak düzenlendiği, Orhan Oğuz’unda Anadolu Üniversitesi’nin kurucusu olduğu ve anlam taşıdığı için seçildiğini düşünüyorum.
Gelecek yıllarda da buna benzer törenler yapacak olursa bunu şehir merkezindeki bir salona taşır ise salon boş kalmaz.
*-******
HUZUR NEDİR?
Halkı tarafından çok sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar, birbirinden güzel resimler yaparlar, eserleri saraya teslim ederler. Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlanır. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir.
Resimlerden birisinde bir göl vardır. Göl, tıpkı bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resim, bakanlara mükemmel bir huzur hissi verecek kadar güzeldir.
Diğer resimde de dağlar vardır. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Dağların üstündeki öfkeli gökyüzünden boşanan yağmurlar ve çakan şimşek ise resmi daha da sıkıntılı bir hale sokmaktadır. Dağın eteklerindeki şelale insana gürültüyü, yorgunluğu hatırlatacak kadar hırçın resmedilmiştir. Kısaca resim, pek de öyle huzur verecek türden değildir.
Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardında kayalıklardaki, çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık görür. Çalılığın üstünde ise bir anne kuşun örttüğü bir kuş yuvası göze çarpmaktadır. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuşun kurduğu yuva izleyenlere harika bir huzur ve sakinlik örneği sunmaktadır.
Ödülü kim kazandı dersiniz? Tabi ki ikinci resim... Kral bunun nedenini şöyle açıkladı:
"Huzur hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur, bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükunet bulabilmesidir."
(alıntı)
*-*****
Not: İki gün üst üste AK Parti Milletvekili Harun Karacan ile ilgili yazdım. Dünkü yazımda, yazımı okurken benim de gözümden kaçmış bir nokta var. Bununla ilgili Harun Karacan telefon etti. Yazımı okuyunca Karacan’a hak verdim.
Dün yayımlanan yazımı tekrarlıyorum:
“Herkesle görüşüyorum. İlçelere gidiyorum. Türk Sağlık-Sen’i, Eğitim-İş’i ziyaret ettim. Bu kuruluşlara ilk defa iktidar partisi milletvekili olarak ben gitmişim. Bunu kendileri söylediler. 3,5 aylık milletvekilliğim süresi içerisinde iki defa basın toplantısı yaptım. Birincisinde bana oy veren vermeyen herkese teşekkür ettim. İkincisinde şehrin sorunları hakkında kamuoyuna bilgi aktardım.
Zırt pırt basın toplantısı yapan, gezdiğim her şeyi haber olsun diye paylaşan bir milletvekiliyim.”
Bu koyu harfli olan bölümde “Zırt pırt basın toplantısı yapan, her şeyi haber olsun diye paylaşan bir milletvekiliyim” sözünü doğrusu şöyle:
“Zırt pırt basın toplantısı yapan, gezdiğim her şeyi haber olsun diye paylaşan bir milletvekili değilim” olacak.
Sayın Karacan’ın affına sığınarak düzeltmeyi yapıyorum.