Yılmaz Özdil, "Başbakan Bilal olsun" diye yazmış...
"Amiral gazete" ya...
Koymamışlar.. Yılmaz da basmış istifayı...
"Onbaşı olmak daha onurlu..."
………
Bir başkadır gazetecilik...
Hanımı istedikleri gece kayınvalide sormuş:
"Ne iş yapar?"
-Gazeteci...
"Hımmmm!" diye başlamış kayınvalide:
"Günde kaç tane satıyor?"
Çok genç yaşlarda gazeteciliğin ilk "Tanıtım" dersini böyle almıştık...
"Halk böyle biliyordu..."
Sonraki yıllarda, "yazıp çizme"nin de boyutunu öğrenmiştik...
Öylesine geniş olanlar vardı ki, çekinmiyorlardı:
"İki duble rakıya her şey yazılır!"
………
Askerden geldik, genel yayın müdürlüğü teklifi aldık...
Patron sormuştu:
"Ne kadar maaş istersin?"
"Sizin onurunuz kadar" dedik:
"Çünkü onu teslim ediyorsunuz..."
Özal, Başbakanlık döneminde bir genelge çıkardı:
"Gazete yöneticileri mal beyanında bulunacak..."
Çarşı Karakolumdan genç ve sivil bir memur gelip sordu:
"Neyiniz var?"
"Bir apartman iki daire..."
Birden bozulup kızarmıştı memur!..
Hemen düzelttik:
"Canım, apartman eşimiz, daireler de çocuklar..."
………
1.1. 1969 ilk sigorta tarihimiz...
Gazetecilikten başka da bir meslek yapmadık...
Bayrak arifesinde, çıkarılan işçileri manşet attığımız için "Sonolay" gazetesinden kovulmuştuk...
Patronumuz, o günlerin “Amiral”i Günaydın gazetesiydi…
Böyledir “Amiral” geçinenler…
“Onbaşıları hiç sevmezler!..”
Günün Olayı
Erdoğan, "Şeytan böyle dönemlerde devreye girer" diyor.
Oysa biz “şeytan, rüşvet, yolsuzluk vb. suçlar” işlenirken devreye giriyor diye biliyorduk...
Akif Kökçe
Günün Biberi
Erdoğan sık sık “Eski Türkiye” diyor…
1492’de kurulan İspanya, 1581’de kurulan Hollanda, 1776’da kurulan ABD “yeni”, 1923’te kurulan Türkiye “eski” demek…
Günün İncisi
Gırtlağa kadar moka batınca, tek çare şarkı söylemektir.
Samuel Beckett
Özdeyiş
Herkesi mutlu etmeye çalışırsan, sonunda sen mutsuz olursun.
Y.Güngör özden
Cuk
Küçük adam, en küçük tenkitte çıldırandır...
Hanri Benazus
Günün Sözü
Düşünce, hareketliliğini hep kuşku ve meraktan alır...
Hanri Benazus
Şu biatçı bakış yok mu!
Tayyip Erdoğan bunu hep söylüyor, yine söyledi:
"Türkiye’deki Museviler bizim vatandaşımızdır. Kimse onlara yönelik olumsuz bir yaklaşımda bulunamaz, onlar bizim güvencemiz altındadır."
Bu ülkede kimse kimsenin güvencesi, hamisi, vasisi değildir.
Türkiye’deki Museviler kişilerin değil her Türk yurttaşı gibi Anayasa ve yasaların güvencesi altındadır.
Şu "biatçı" bakıştan vazgeçsek...
Tiyatro’dan Meclis’i Cümbüş’e…
Soner Yüksel, "Meclis-i Cümbüş" başlıklı yazısında, Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yaşananları kara-mizah'la dile getirmiş...
Diyor ki:
“Bu dizi filmin yıllık bütçesi 400 Milyon TL gibi ciddi bir rakam... D izi’de Yılmaz, Mustafa ve Ahmet karakterlerini canlandıran isimlerin arasındaki diyaloglar dikkatle izleniyor..."
Noktasını da şöyle koymuş Soner:
"Dizi'de kaybeden tek taraf, Meclis-i Cümbüş"ten hizmet bekleyen şehirliler olacaktır..."
………
Rahmetli "Sabahattin Günday"ın Belediye başkanlığı dönemindeki Meclis’e de bizler "Belediye Tiyatrosu" derdik... Fırsat buldukça da gerçekten tiyatro gibi izlerdik...
Aynı partiden olan "Fehmi Büyük, Ethem Arda ve Hikmet Erol", duman ederlerdi Günday’ı!...
Bir gece önce ne yaptığını bile eleştirirlerdi!..
“Feyyaz Arsezen" üstat, "Üç Silahşörler" lakabını takmıştı bu üyelere...
Ama Meclis'te, Eskişehir’i ilgilendiren bir konu olursa, ne başkanı y ne üyesi kalır, herkes tek yumruk olurdu...
Slogan açıktı:
"Hepimiz Eskişehir için..."
………
Ya bugün?
Asfalt hizmeti için istenen kredi verilmeyince, Büyükerşen destek istiyor...
AKP’li üye sesleniyor:
"Bu makam, mazeret değil, icraat makamıdır..."
Söz çok güzel bir uyarı ama, önce size yakışır "Tuncay Köklüer"…
Unutmayın... Sizi o koltuğa oturtan da bu kentin halkı...
"Önce, Eskişehir’e hizmeti düşünün..."
Yapılanlar Büyükerşen’i değil...
"Eskişehir’e hizmeti engellemektir!.."
Çiftçinin uyarısı
Pazarlamacı, arabası arıza yapıp durunca gece yarısı kalmış yolda... Saatlerce yürümüş ve sonunda bir çiftlik evine ulaşmış. Kapıyı çalmış, yaşlı bir çiftçi açmış. Pazarlamacı genç, geceyi evde geçirip geçiremeyeceğini sormuş... "Ne demek?" demiş çiftçi:
"Ölmek üzere gibisin! Yatağını hemen sobanın karşısına yapar sıcak bir çorbayla sizi ısıtırım. Ama bu tip fıkralarda anlatılanlar gibi, evimde koynunuza girecek kızım falan yok! Evde bir dişi sinek bile yok..."
Yaşlı çiftçinin sözlerini dinleyen genç, "Ooooof... Of!" demiş:
"Acaba bir sonraki çiftlik evi buradan ne kadar uzakta."
Temel trafikte
Temel, arabası ile Köprübaşı’nda dönüp duruyormuş. Beşinci kez geçerken polis durdurmuş:
"Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye aynı yerde dönüp duruyorsunuz?"
"Sinyal" demiş Temel:
"Sol sinyal takıldı da!.."
Günün Şiiri
Bu bir hiç değildir
Nurumu almadım hiçbir şeyden
Babamdan da miras değil bu
Taştan çıkardım onu ben
Varlığımdan yarattığım şeydir bu
Acının ağırlığı altında çektiğim ıstırap
İsyan edip parçalanan kalbim
Gözlerimdedir, parlayan kıvılcımlar
Kaldı altında mısralarım
Mısralarımdan kalbinize dökülen
Sözler kayboluyor bu ateş içinde
Ödüyorum kanımın borcunu böylece...
Hayim Nahmane Bialik (Varlık-1958