Porsuk Çayı kuruyacak
Çok değil, yakın gelecekte, birçok ülke susuzlukla karşı karşıya kalacak.
Bu ülkelerden bir tanesi de Türkiye!
Bunu ben söylemiyorum, konunun uzmanları söylüyorlar; hatta duymayan kulaklar duysun diye gırtlaklarını patlatıyorlar…
*
Murat Dağı…
Öyle bereketli ki…
Ülkemizin en önemli su kaynaklarından bir tanesi.
Murat Dağı Yok Olmasın Platformu Sözcüsü Funda Öz Akcura’nın araştırmasına göre, ülkemizin su kaynaklarının yüzde 40’ı Murat Dağı’ndan doğuyor.
*
Öyle ki…
Porsuk Çayına, Gediz nehrine ve Sakarya nehrine can veriyor, Murat Dağı.
*
Ancak…
Şimdilerde, gözünü para hırsı bürümüş aklı evvellerin hedefinde, Murat Dağı var!
Neymiş?
Altın ve gümüş çıkaracaklarmış.
Nasıl?
Dağı patlatarak.
Nasıl?
Aşağı yukarı 400 metre kazarak.
Nasıl?
Siyanür kullanarak.
*
Ve ne yazık ki, ilgili bakanlık, bu doğa cinayeti için hazırlanan ÇED raporunu onayladı!
*
Bu doğa cinayeti girişimine karşı elimizden geldiğince yasalar çerçevesinde mücadele edeceğiz, fakat…
Ya, halka rağmen Murat Dağı’nın köküne kibrit suyu dökülürse ne olacak?
Olacağı söyleyeyim…
Murat Dağı ince hastalığa yakalanacak.
Yani…
Murat Dağı’ndaki ekolojik hayat sona erecek.
Yani…
Hayvanlar ölecek, bitkiler ölecek.
Yani…
Türkiye’nin su kaynaklarının yüzde 40’ı kuruyacak.
Yani…
Porsuk çayı kuruyacak, Gediz nehri kuruyacak, Sakarya nehri kuruyacak; hepsi mikrop saçan birer bataklık halini alacak!
*
O nedenle, her birimiz, her an ayık olmalıyız, tetikte beklemeliyiz ve bu çevre katliamı girişimine izin vermemeliyiz.
Yüz binlerce ağaç katledilecek
Bitmez kardeşim; bu ülkenin zenginliklerini rant uğruna ortadan kaldırmak isteyen zihniyet bitmez!
*
Yine Eskişehir…
*
Beylikova, Sivrihisar ve Mihalıççık’taki doğayı katledecek olan demir ve nikel madeni için talep edilen kapasite artırımı projesi, ilgili bakanlık tarafından onaylandı.
*
Buna göre...
Ardıç, sedir, karaçam ve meşe türlerinde 187 bin 225 ağaç kesilecek.
Hazırlanan ÇED raporunda böyle yazıyor.
Ancak ben, ağaç katliamının bu kadarla da kalacağını düşünmüyorum.
Zira…
3’üncü Havalimanı için hazırlanan ÇED raporunda 2 buçuk milyon ağaç kesileceği yazılmışken, inşaat bittikten sonra aşağı yukarı 13 milyon ağaç kesildiği ortaya çıktı!
*
E, ağaç gidince ne olacak?
Yörede, ekolojik çöküntü baş gösterecek.
Bitkiler ölecek, hayvanlar ölecek, su kaynakları kullanılamaz hale gelecek, vesaire…
*
Dahası…
Madenden açığa çıkacak sülfür, yer altı sularına ve Porsuk çayına karışacak!
E, biz de sülfürlü tarım ürününü, afiyetle yiyeceğiz.
*
Söz konusu bölgelerin muhtarları ve ahalisi, konuyu yargıya taşıdı; sayısız dava açıldı.
Sonuçlanan herhangi bir dava yok.
Ha, sonuç, çevreyi korumak isteyenlerin lehine olsa da, bizim ülkemiz öyle bir hale geldi ki, hukuku dahi tanımayacak kadar alçalmış muktedirler var.
Bunun örneğini Eskişehir’de kurulması planlanan kömürlü termik santral mücadelesi sırasında gördük.
Yargı kararlarına rağmen, bugünün muktedirleri, hukuku çiğneyerek süreci işletmeye çalıştılar.
*
Her neyse…
*
Bu konuda da ayık olalım, demokratik koşullar içerisinde, çevre mücadelemizi sürdürelim.
Bakanlığın ürküten açıklaması
Eskişehir’e kurulması planlanan kömürlü termik santral mücadelesi süreci hala devam ediyor.
Süreç içerisinde, Eskişehirli yurttaşlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızın üstün mücadelesi, diğer şehirlerde yaşayanlara da ciddi anlamda örnek oldu.
*
Kurulduğu takdirde, Eskişehir’i her yönüyle mahvedecek olan söz konusu santralin ihalesi iptal edilse de, proje iptal edilmediği için, tehlike sürüyor.
O nedenle santral mücadelesi hala devam ediyor, diyorum.
Aman ha, asla rehavete kapılmayalım; demokratik yollarla verilen mücadeleye devam edelim.
*
Bakın…
Söz konusu tehlikenin hala devam ettiğini gösteren somut işaretler var.
İhale iptal edildi ama Alpu Ovasındaki sondaj çalışmaları hala devam ediyor.
Ovamız, şimdiden, deyim yerindeyse köstebek yuvası haline geldi.
*
Ve en son, CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü ‘sondaj’ konusunu meclis gündemine taşıdı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına soru önergesi verdi, ‘bu çalışma neyin nesidir’ dedi.
*
Bakanlık tarafından verilen cevap ürkütücü!
Diyor ki Bakanlık: “Eskişehir-Alpu Linyit Havzası’nda 2008-2014 yılları arasında yapılan sondajlı etüt çalışmasını geliştirmek için, yeni sondaj çalışmalarına başlandığını, çalışmaların, uluslararası standartlarda kaynak ve ön fizibilite raporunun hazırlanması ve kömür rezervinin belirlenebilmesi amacıyla yapıldığını…”
*
Bunun anlamı şu…
Bakanlık, daha rahat yatırımcı bulabilmek için böyle bir yöntem belirlemiş; daha cazip bir sunuşla kömürlü termik santral ihalesine her an çıkabilir!
*
O nedenle, Alpu Ovamıza sahip çıkmaya devam edelim; siyasi anlayış gözetmeksizin omuz omuza verelim.
Bir İzmirli olarak çok üzüldüm zaten arkadaşlar bu tehlike her yerde sürekli çoğalıyor İzmirdede su kaynaklarının yakınında taş ocağına onayı verdiler ben anlamıyorum bu şehirde yaşıyan insanları bu onay verenler salak mı sanıyor
Şu iddaalar gerçek ise,yazıklar olsun bu işte parmağı olanlara.Yazıklar olsun,gereken koruma kanunlarını çıkartmayıp bu işe ortak olanlara...Yahu,274 gündür açık olan meclis sadece 64 gün çalıştı,maaşallah çok çalışıyorlar.Tatil zamanı değil kardeşim,600 tane vekil bedava para alıyor.Hani projeler?,hani kanun düzenlemeleri? İsteseler,oradan çevre koruma kanunlarını baştan düzenlerler,kadına şiddete karşı çok sert yasalar oluşturulur,hayvanlara şiddete ve eziyete karşı ağır ceza kanunları gelir...Ama nerdeee? Tatil daha tatlı,bedava para daha tatlı,ne gerek var toplanmaya,ne gerek var toplumun kanayan yaralarını sarmaya? Vatandaşın gücü,anca dava açmaya yeter,şayet bahsedilen felaketler olursa en büyük vebali,millet vekili ve yöneticilerin boynunadır...