AK Parti’nin adayı olarak yerel seçim sahnesindeki yerini almak istiyor.
Volkan Doğan ve İbrahim Yılmaz Kaynarca, AK Parti Genel Merkezinin onayıyla ilçe başkanlığı görevlerinden istifa ettiler. Neden istifa ettiklerini biliyoruz; Doğan Odunpazarı Belediye Başkan Adayı, Kaynarca da Tepebaşı Belediye Başkan Adayı olmak istiyor. Bu noktada her iki isim; rakipleri, muhalifleri ve olası ittifakla canhıraş mücadele ediyor; AK Parti’nin adayı olarak yerel seçim sahnesindeki yerini almak istiyor.
*
Dün, her iki isim, bağlı bulundukları teşkilat üyeleriyle ‘helalleşme’ toplantısı gerçekleştirdi. Öyle alelade bir toplantı değil, miting havasında geçen bir gösteri denebilir. Bu noktada her iki ismin de ‘helalleşme’ toplantısıyla beraber; teşkilata, Genel Merkeze ve Eskişehir kamuoyuna ‘biz güçlüyüz’ mesajı vermeyi amaçladıklarını düşünüyorum.
*
Söz konusu toplantıların detayına girmeyeceğim, genel anlamda iyi organize edilmiş toplantılar olduğunu söylemek mümkün. Eleştirilecek yanı ise, Yunus Emre Caddesi gibi trafiğin yoğun olarak aktığı bir yolun kapatılarak söz konusu toplantıların gerçekleştirilmesi. Bence yol kapatılmamalıydı, büyükçe bir salonda ya da trafik akışının olmadığı açık bir alanda pekala söz konusu toplantılar yapılabilirdi.
*
Her neyse…
Volkan Doğan’ın toplantısı sırasında bir şarkı çalıyordu. AK Parti’nin klasik şarkılarından değildi. Özellikle sözleri, oldukça dikkatimi çekti. Biraz sorup soruşturduktan sonra ‘Odunpazarı Marşı’ olarak hazırlandığını öğrendim.
*
Şimdi, o marşın içerisinde yer alan dikkat çekici kelimeleri ve bazı ifadeleri sizlerle paylaşmak istiyorum…
*
Tarihi OdunpazarıOsmanlı Evleri Kurşunlu Külliyesi Hamamyolu Köprübaşı Şahin Tepesi Kalabak Suyu Porsuk Çayı Adalar Met Helvası Çibörek Cam sanatı Lületaşı Hamam Yunus Emre Sücaeddin Veli Seyit Battal Gazi Önce insan Kardeşliğin kalesi Anadolu’nun incisi, Eskişehir’in gözdesi
*
Yukarıdaki kelime ve ifadelerden de görülüyor ki Odunpazarı Marşı’yla, Odunpazarı’nın değerleri harmanlanmış. Tabi bu noktada bir öneri sunmak istiyorum. Merkezi her ne kadar Sivrihisar olsa da, Nasrettin Hoca’da bu marşta yer almalı. Osmangazi Üniversitesi’ni de unutmamak gerekiyor…
Hoca’nın seçime yüklediği anlam
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, CHP’nin ‘Pazar’ toplantısında yaptığı konuşmada, 31 Mart 2019 yerel seçimlerine dikkat çeken bir anlam yükledi. Dedi ki Büyükerşen: “Bu seçimler bir fikir, bir ideal, bir inanç savaşıdır. Yerel seçimlere, memleketimizin bütün fertlerinin yeniden başı dik bir ülke ferdi olması adına verilen bir mücadele olarak bakmak gerekiyor.” Yani diyor ki Büyükerşen: 1923 ruhuyla sandığa gidelim, millet olarak omuz omuza vererek ve yaşam biçimimizi düşünerek sandığa gidelim, parlamenter demokratik sisteme geri dönebilme şansını elde edebilmek amacıyla sandığa gidelim ve bu kriterler ölçüsünde oy kullanalım.
Siyasi ayağı araştırılmalı!
Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülen 237 sanıklı Ergenekon davası, Savcı’nın açıkladığı mütalaa ile resmi olarak çöktü! Ancak verilen mütalaa ne bu kumpasın açtığı yaraları sardı, ne de mağdurların acısını hafifletti. Söz konusu dava süreci, hem ülkemiz hem de yurttaşlarımız üzerinde tamir edilmesi güç yaralar açtı. Ali Tatar, Türkan Saylan, Murat Özenalp ve Kuddusi Okkır gibi birçok bilim insanı, asker, sanatçı ve gazeteci, Ergenekon davasının yaptığı yıkımda yaşamını yitirdiler. Bizler, bu davanın siyasi bir kumpas davası olduğunu 11 yıl boyunca dile getirdik. O halde şimdi, net bir adım atılmalı, Ergenekon’un siyasi ayağı araştırılmalı!
Eyvah!
Bir dönem Eskişehir Valisi olan, daha sonra Şanlıurfa Valisi olarak atanan ve şu anda Merkez Valisi olarak görev yapan Güngör Azim Tuna, kişisel Twitter hesabından Eskişehirspor’la ilgili ifadelerin yer aldığı bir paylaşıma imza attı. Tuna, şu ifadelere yer verdi: “ESES yaz 7979’a gönder. Dikkat, göndermeyenleri tespit etmek çok kolay. Gönlümüzdesin ESES.” Tuna’nın bu ifadelerini okuyunca Eskişehir’de valilik yaptığı günler aklıma geldi ve dedim ki: “Eyvah ki ne eyvah!”
Gezi ve Sarı Yelek
Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a karşı başlayan ‘Sarı Yelek’ eylemleriyle birlikte, ‘Gezi Olayları’ tekrar gündeme geldi. Ben, her iki eylemin birbiriyle olan ilişkisini şöyle değerlendiriyorum: “Türkiye Gezi-Fransa Sarı Yelek eylemlerinin ortak özelliği, halkın insan onuruna yakışır yaşama isteği. Bir diğer ortak özelliği ise, emperyalist güçlerin haklı protesto gösterilerini haksız gösterme çabası ve halkın içine sızdırdığı provokatörler!”