Anadolu Üniversitesi kampüsünde sonbahar temizliği… Eskişehir parkındaki dubalar tepki çekti Eskişehir’de "Köpekli Park" hayvan dostu heykeller… Eskişehir İsmet İnönü Caddesi’nde futbol efsaneler… Eskişehir’in simgesi köprü, yılbaşı için hazırlanı… Eskişehir'in arka sokaklarında park sorunu büyüyor… Tepebaşı Belediyesi'nden çevre dostu atık getirme … Bitkilere Şekerli Su Vermek: Faydaları ve Zararlar… Eskişehir’de ilçe yollarına dev yatırım: 124 milyo… Akaryakıt istasyonu yanında yangın paniği! Eskişehir'in gözde ilçesinde yatırımcılara yeni fı… Eskişehir’de kamu yatırımlarına 6,5 milyar TL öden… Eskişehir’de uyuşturucu operasyonları hız kazanıyo… Trendyol 1. Lig 2024-2025 sezonu fikstürü ve puan … Trendyol Süper Lig 2024-2025 sezonu 13. hafta maçl… Bölgesel Amatör Lig 6. Grup 8. Hafta Puan Durumu v…

Üye Girişi

Üye Ol

Eskişehir

Alpu

Spor

Gündem

Eskişehir Hava Durumu

Resmi İlanlar

Eskişehir Nöbetçi Eczaneler

Afyon

Bilecik

Eskişehir Gezi Rehberi

Eskişehir Parkları Eskişehir Müzeleri Eskişehir Yemekleri Eskişehir Camileri, Külliyeleri ve Anıtları Eskişehir Alışveriş Merkezleri Eskişehir Restoranları (Yeme İçme) Eskişehir Gece Hayatı

Magazin

DİĞER

Kütahya Ekonomi Eskişehir etkinlik Kültür Sanat Dünya Sağlık Teknoloji Eğitim Röportaj Biyografi Eskişehir Siyasetçileri Yaşam Ramazan

Eskişehir Videoları Foto Galeri Yazarlar Eskişehir İş İlanları Seri İlanlar İletişim

23.11.2024 - Cumartesi

Ömer Duru

Tüm Yazıları Diğer Yazarlar

Öç almanın tanımı

3 Ekim 2014 19:52

Yıllarca şehirde yaşayıp, evlenemeyen son derece çirkin bir kız, şehri bırakıp köye yerleşmeye karar vermiş.
İlk işi köy evinin bahçesine bir kümes yaptırmak olmuş.
Ardından da kümese;
“Bir tavuk ile on dokuz horoz koymuş.”
--//--
İlginç bir olay değil mi?
Bir tavuk…
On dokuz horoz…
Daracık bir kümeste...
Gelinde tavuğun başına gelenleri düşünün.
----//--
Dün Sözcü’de Emin Çölaşan’ın köşesinde okudum.
Rehinelerin serbestliğini Sayın Çölaşan yapılan anlaşmaya bağlamış.
Diyor ki:
“Son kararın alınmasının nedeni IŞİD’la yapılan pazarlıklar.
49 rehineyi bırakmak için IŞİD’in koşulları vardı.
Bizim aymazlardan belli miktarda silah cephane ve gıda yardımı kopardı.
Ama bir şey daha vardı.
Ahmet’e ortaokul ve liselerde sıkma baş yasağını kaldırtıp turnayı gözünden vurmak.
Şeriat düzeninin gelmesi için en büyük adımlardan birini küçük çocukların sırtından attırtmak
Örtünmeyen kız çocuklarını ve onların velilerini bu yolla baskı altına alıp susturmak.
Rastlantıya bakın ki aynı gün rehineler bırakıldı ve bu karar alındı.”
--//--
İlginç değil mi?
Bir kümeste tek tavuk...
On dokuz horoz.
Gelinde çıkın işin içinden.
--//--
Dün komşunun orta sona giden oğluna sordum:
“Sınıfınızda türban takan öğrenci var mı?”
”Yok” dedi gülerek:
“İki kız vardı. Onlar da utanıp çıkardılar”
Ardından da ekledi:
“Bazı sınıflarda seyrek olarak türban takan var. Onlar da bir kenara utanarak çekiliyorlar. Bana kalırsa yakında onlar da çıkarırlar. Çünkü “utanıyorlar”
Aynı okulda çalışan tanıdık öğretmenle konuştuk.
Dedi ki:
”Birkaç öğretmen fırsat kolluyor. Ama bizler onlara uymuyoruz. Onun için sesleri çıkmıyor“
Ve öğretmen arkadaş şöyle bağladı sözünü
“Zorla olmaz” Küçük sınıftaki öğrenciler bile işin farkında”
--//--
Ne diyorduk.
Bir tavuk…
On dokuz horoz…
Yeter mi?
Günlerin getirdiği
--Kurban öncesi---
Önceki gün eşimle birlikte Muttalıp’taki hayvan pazarına gittik. Kalabalıktı. Niyetimiz uygun olursa ”bir kurbanlık” almaktı. Şöyle bir dolaştık. Pazara gelenlerin hepsi bizim gibi, kurbanlık bakıyordu. Bir koyun kümesine yaklaşıp koyunlara bakıyorduk ki orta yaşlı bir bey gelip sordu; Kurbanlık bakıyorsunuz galiba…
Eşim “evet, uygun olursa bir tane alacağız da şöyle bakıyoruz” dedi. Hayvanların sahibi olan bey, koyunları tutup kaldırmaya başladı. Gösteriyordu. Karagözlü bir koyunun fiyatını sorduk. Sekiz yüz lira dedi, gülerek ”isterseniz kilo ile alın” Fiyatına sekiz yüz lira dediği koyunun kilo ile olursa kilosu 12 liradan olurmuş. Kaç kilo geleceğini sorduğumda ”en az 80 kilo” dedi. Eşim şaşkın kolumu çekti ve dolaşalım biraz daha dedi. Sonunda kurban pazarından çıktık. Bir çay ocağında çayımızı içerken tanıdıklar anlattı. Vatandaş küçükbaş yerine, büyükbaşı tercih ediyormuş. Bin lira dolayında büyükbaşa giren vatandaşın eline hem fazla et geçiyormuş hem de kalite farkı varmış. Komşulardan bazıları “köylere gidelim” dedi. Merkez köylerinde besi yapanlar varmış. Dahası aldığınızda kurbanı hem kesip temizliyorlar hem de eti kısım kısım ayırıyorlarmış. Biz de öyle yapacağız galiba. Köye gidip, kurbanlık bakacağız. Olmazsa Belediye aşevine bağış yapacağız.
--- Duydum da inanamadım—
Kalp-damar cerrahı Dr. Muharrem Şenel hakkında soruşturma açıldığını duyunca nasıl şaşırdım bilseniz. Muharrem Şenel’in tedavisini yapmaya devam ettiği hastalardan biriyim. Halen ayda bir kez gider kontrolden geçerim. Merak ettim de öğrendim. Şenel hakkındaki soruşturma ”Berkin Elvan’ın” ölümü ile ilgili mi neymiş. Şenel bu konuda düzenlenen toplantıya katılmış. Örgütlü çalışmalara destek vermiş. Türk-İş İl Temsilcisi. Necat Kılıç diyor ki ”Muharrem Şenel başarılı bir hekimdir. Hastalarını hiçbir zaman siyasi görüşüne göre ayırdığını duymadık. Kaldı ki, benzeri eylemler için şimdiye kadar soruşturma açıldığı görülmemiştir. Hekimlerin eylemini suç sayan yasal bir madde yoktur. Onun için bu soruşturmanın derhal durdurulmasını istiyoruz.
Dr. Muharrem Şenel, Devlet Hastanesinde kalmışsa, görevini hiç aksatmadan yapıyorsa, hastaneye giden insanlar kendisini arıyorsa... Bu suç mudur? Soruşturmayı kim açmış? Kim yönetiyor bilmiyoruz. Ama şu gerçek görülmeli” Dr. Şenel işini seven ve başarı ile yapan bir hekimdir. İşinin temelinde ise insan vardır. Öyleyse soruşturma açanlar bu gerçeği görmeli artık. Görmeli ki böyle bir değer kaybolmamalı. İşinden soğutulmamalı. Yazımın başlığına dönüyorum yeniden.
Dr. Muharrem Şenel hakkında soruşturma açıldığını duyduğumda inanamadım. Şenel hırsızlık mı yapmış? Sahtekârlık mı yapmış? Yalan mı söylemiş? Hayır, Şener insanla ilgilenmiş. Bir hekimin insanla ilgilenmesi ne zamandan beri suç sayılıyor anlamış değilim. Eskişehir’de sivil toplum örgütlerinin bu konudaki duyarlılığını takdirle karşılıyorum. Bakalım bu seslere kulak veren çıkacak mı?

Not: Bütün okurlarımın bayramlarını kutluyor, gönüllerince aydınlık günler diliyorum.