Artık şeridi bile bulunmuyor ama, daktilo kullananlar bilir...
“24 harf vardır önlerinde...”
Diğer 16 tuş önemli değil...
Tüm bağlantıları, köprüleri kurdukları halde, bir şarkının güftesini ya da bir filmin senaryosunu yazan geri kahraman gibidirler...
Hiçbir zaman başrolde görünmezler...
"A" tuşu baş aktördür...
"B" de yardımcısı...
Sonuncu harf olduğuna göre "Z"ye de direktörlük görevi verilebilir.
Diğer tuşlar, her türlü bağlantıyı yapsalar da, figüran olarak bilinir, görünmezler...
Oysa..
"Virgülsüz, noktasız mümkün mü?"
Yazımın can damarıdırlar...
"Zamanla da kanka!"
Virgül..
"Zamana kısa da olsa ara verir..."
Noktaysa..
"Anında durdurur..."
…………..
Çağdışı kaldık ya...
Ne internet, ne bilgisayar, işimiz değil!
Tatilde açıp bakmadık bile...
“Neler olmuş Eskişehir'de?”
Dönünce baktık, 24 saat bittikten sonra geçmiş gazetelere...
"Büyükerşen ve Ataç yerinde..."
“Ama Ankara yolunu açanlar olmuş!”
Milletvekili olmak isteyenler için açık listeler yapılmış...
Ahmet Ataç "Toprağı" yine iyi pişirmiş!..
Mesut Hoşcan'a "Thank you" demesini öğretmişler...
Dündar, böyle "Ünlü" olmuş...
17 ve 25 Aralık operasyonlarını dile bile getirmeyenler, yine Büyükşehir'e sarılmış!..
İşte, nokta ile virgülün birleştirilmeye çalışıldığı tek durak da burası... Paralel değil...
“Noktalı virgül!.."
Günün Sözü
Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluyorsa, orada güneş batıyordur!
Özdeyiş
Sorumluluk almış insan hesap verir!
Kıssa-dan
CHP'nin sağa kaydığı yalan...
İslamcı sağ kendisine uygun ortam hazırladığından CHP'ye kayıyor...
Gerilim
İktidar iş cinayetlerinde ölen emekçilere “şehit” diyor. Ve nedense şehitler hep yandaş şirketlerde çalışan sendikasız emekçilerin arasından çıkıyor...
Günün Balı
Boşanmayı düşünmeden evlenmek, birini savaşa orada öleceğini söylemeden göndermek gibidir.
Richard Curtis
Günün İncisi
Kadınlar, erkekleri çelik iradeli aslanlar oldukları telkiniyle güdüp, koyunlaştırırlar.
Balzac
Nasıl bildin bunu anne?
Delikanlı heyecanla annesine gelir ve aşık olduğunu söyler. Ama sadece eğlence olsun diye eve üç kız getireceğini ve annesinin evleneceği kızı tahmin etmesini ister.
Ertesi gün üç kızla gelir…
Otururlar, sohbet ederler ve bir ara delikanlı annesinin yanına gelir :
"Hangisi anne?"
Anne, hiç duraksamadan yanıt verir:
"Ortadaki kızıl saçlı."
Oğlan şaşırır ve hayretle sorar:
"Nasıl bildin anne?"
Kadın "Çok basit" der:
"Sadece ondan hoşlanmadım!.."
Karışmam bak!
Eve zamanından erken dönen Temel, karısını en iyi arkadaşlarından biriyle yakalamış ve hemen adamı vurmuş. Aynı anda yataktan şöyle bir doğrulan karısı "Karışmam bak!" demiş:
"Bu gidişle hiç arkadaşın, kalmayacak!.."
Günün Olayı
Devlet özel okula gidene 3 bin 500 lira destek verecekmiş.
Kaynak mı?
Devlet okuluna gidenlerden alınacak "kayıt parası, katkı payı, zorunlu bağış..."
Günün Biberi
Kişi başına düşen aktif yeşil alan Stockholm'de 87, New York’ta 29, Londra'da 27, İstanbul'da 2 metrekare.
İşte AKP zoru başarıyor ve bu 2 metrelik yere hem otel hem de AVM dikiyor...
Akif Kökçe
Yıldırım’a başarılar
Anadolu Ajansı’ndan 2 Eylül gazetesine geçtikten sonra yazarlığa başlayan “Cihan Yıldırım”a bir yazımızda takılmıştık:
"Ajansa sıkışıp kalmışsın, şimdiye kadar nerelerdeydin?”
Bazen bakış açımız değişik olsa da, kalemini beğenmiştik...
Cihan da, bir yazısında "Hayatta en büyük arzularımdan biri Önder Baloğlu ile film seyretmek” demişti...
Kendisine iki kanserli hastayı konu eden bir filmi önermiştik... İzlemiş ve yazmıştı...
Anadolu gazetesine yazı işleri müdürü oldu Yıldırım...
Birlikte film izlemedik ama, aynı gazetede yazmak varmış kısmette...
Başarılar diliyoruz...
Günün Şiiri
Sizin olsun
Küçük görürdünüz insanları bile
Bu şehir sizin için şehir değildi
Bu bahar, bu hayat da öyle
Sanırdınız kanatlanacak günleriniz
Saadet inecek rüya rüya
Geç ayılttı sizi
Şu toprağı diş bileyen dünya
Ben kaskatı gördüm
Çevremde buldum ne buldumsa
Daha beter şeyler düşündüm hep
Karımı süsledi, çocuklarımı büyüttü
Alnımdaki ter
Masalları sizin olsun hayatın
Bana gerçekleri yeter...
Oğuz Kazım Atok (Varlık-1955)
Atuk’un tarihsel başarısı
Ahmet Atuk dostumuz aramıştı:
"Bugün bir Haber Türk gazetesi al..."
Dedik ya, otelde yandaş gazete yoktu, Alanya'dan getirttik...
9 Eylül tarihli gazetenin 5. sayfasında manşet:
-Eskişehirli tarihçiden Sırrı Sakık'a:
"Anıt hakkındaki bilgilerin yanlış..."
Spotu da şöyleydi:
- Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık’ın "Yıkacağım" dediği Hava Şehitleri Anıtı'nın hikâyesinin farklı olduğunu belirten tarihçi Ahmet Atuk, "O anıt bombalamaya giden askerler için değil, İran’a düğüne giderken düşen uçaktaki şehitler için dikildi..."
Haber "Can Hacıoğlu"na aitti...
Okuyunca ayrıca duygulandık…
Sakık'"a yanıt Eskişehirli araştırmacı ve tarihçi "Ahmet Atuk" tan geliyor...
“Türkiye'den ses yok!”
Atuk, belgeleriyle açıklıyor olayı...
1939'daki Mısır Prensesi Fevziye ile İran Şahı'nın oğlu "Muhammed Rıza Pehlevi"nin düğününe Türkiye'den 7 uçaklı bir heyet gidiyor...
Uçaklardan 2'si dönüşte fırtına yüzünden düşüyor, İki uçağın da makinistleri atlamayı başaramayarak şehit oluyor.
Anıt bunun için dikiliyor...
Sakık'tan hala karşı bir yanıt gelmediğine göre, Atuk başka bir alanda da tarihe geçiyor
"Ahmet Abiyi kutluyoruz…"