Ne İsa’ya ne Musa’ya yarandık  

Asgari Ücret tespit komisyonu nihayet yeni tarifeyi açıkladı. Bundan böyle asgari ücretlinin eline net olarak 11 bin 402 lira geçecek. Yeni asgari ücret 1 Ocak tarihine kadar geçerli olacak. Öncelikle hayırlı olmasını dileyelim.
Gelelim eleştirilerimize…
Bir kere yüzde 34 artırılarak, 11 bin 402 liraya ulaşan asgari ücret, ilk etapta işçinin hoşuna gidecektir. Ancak enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir ortamda maaşlara zam yapmak, fiyatların daha da artmasına neden oluyor. Bunu defalarca denedik ve işçinin artan maaşlara sevinemediğini gördük.
Belli ki hükûmet mali disiplin uygulama işini 9 ay sonraki yerel seçimlerin arkasına atıyor. Ancak artık Türk ekonomisinin böylesi bir israf ekonomisine dayanma ihtimali kalmadı.
Bu arada işe sadece işçi penceresinden bakmamak lazım. Bir de o asgari ücreti verecek işadamlarının durumunu düşünmeliyiz. Şimdiye kadar Merkez Bankası’nda basılan paralar bankalar vasıtasıyla ve düşük faizli kredi olarak orta ve küçük işletmelere verilmişti. İşletmeler Türkiye’de kredi alarak ayakta duruyor.
İyi de nereye kadar?
Öyle bir asgari ücret açıkladık ki evlere şenlik.
1’incisi “Dar gelirli rahatlar” diyemiyoruz. Çünkü hepimiz biliyoruz ki enflasyon daha da artacak.
2’incisi “İşçi biraz sıkıntı çeker. Ancak 5 – 6 ay sonra enflasyon düşer” de diyemiyoruz. Çünkü 6 aylık ve yüzde 34’ü bulan ücret artışı enflasyonu körükleyecektir.
3’üncüsü “İşveren bu parayı rahat verir” de diyemiyoruz. Çünkü işçi başına toplam 15 bin 762 lirayı işveren çok zor öder. İşveren bu parayı çıkartmak için mecburen ürün veya mallarına zam yapacaktır. Bu da enflasyonu iyice körükleyecektir.
Sonuç olarak öyle bir enflasyon artışı yaptık ki, ne İsa’ya yaranabildik, ne Musa’ya…
 
#SahipsizEskişehir 
Eskişehirspor amatör kümeye düştükten sonra taraftar sosyal medyada #SahipsizEskişehir diye bir tag açtı.
Bilerek mi yaptılar; emin değilim. Fakat sahipsiz Eskişehirspor değil de sahipsiz Eskişehir diye tag açmaları çok isabetli olmuş. Çünkü bizim sadece futbol takımımız değil, hiçbir şeyimize sahip çıkan yok. Çevre yollarını yapmaya tenezzül eden yok. Alpu Yolu yılan hikayesine döndü. Biz bu kafayla Kızılinler sıcak sularında yumurta bile haşlayamayız.
Eskişehirspor aslında bir sembol, bu kentin hiçbir şeyine sahip çıkılmıyor. Gerçekten sahipsiz gibi hissediyoruz bazen kendimizi.