2017’de yapılan referandumla birlikte, Parlamenter Demokratik Yönetim Sistemi sona ermiş ve başbakanlık makamının olmadığı, tüm yetkinin bir kişinin elinde bulunduğu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dönemi başlamıştı.
*
Tabi, yeni sistemin gözle görülür aksak yönleri, kısa zamanda tartışmaları da beraberinde getirdi. Türkiye’nin yüzde 50’si, zaten söz konusu sistemi onaylamıyordu. Onaylayan yüzde 50’nin ise, sistem yürürlüğe girince ve beraberinde sistemin çarpık yönleri açığa çıkınca, kafası bir hayli karışmaya başladı.
*
31 Mart yerel seçimlerinde, AK Parti’nin; İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin gibi illeri kaybetmesinin ve bununla beraber büyük bir yara almasının ardından, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ilişkin tartışmalar daha da artmaya başladı. Özellikle muhalefetin iddiası, ilk fırsatta, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden demokratik yollarla vazgeçilip, Parlamenter Demokratik Sisteme geri dönüleceği; bu fırsatın da 2023’te yakalanabileceği... Tabi bu noktada, yeni sistemle ilgili kafası karışık olan yüzde 50’nin en azından bir bölümünün ikna edilmesi için ciddi çaba harcanması gerekiyor. İşte, özellikle CHP’li İstanbul ve Ankara belediyelerinin başarılı bir biçimde yönetilmesi, ikna yolunda büyük önem taşıyor.
*
Her neyse…
*
AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’yı, 31 Mart seçimlerinin son haftasında ES TV ekranlarında ağırlamıştık. Merak edilen birçok konu hakkında açıklama yapan Avcı, Parlamenter Demokratik Sistemle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini de değerlendirmişti. Tabi, seçimin en civcivli vaktinde yapılan bir açıklama olması münasebetiyle, Avcı’nın bu önemli ve yoğun mesaj içerikli açıklamasını, kulaklar duymadı. Çünkü tüm antenler, başkan adayları üzerine çevrilmişti.
*
Seçimden sonra, Avcı’nın o açıklaması, çok daha önem kazandı. Yukarıda da vurguladığım gibi; Seçimle beraber AK Parti ciddi bir yara aldı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine oy veren yurttaşlarımız dahi, söz konusu sistemden şüphe duymaya başladı.
*
Nabi Avcı, yıllarca, Cumhuriyet’imizin kazanımlarından olan Parlamenter Demokratik Sistem içerisinde siyaset yaptı, ülkemize değerli hizmetlerde bulundu. Milli Eğitim Bakanlığı yaptı… Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptı… Milletvekilliği yaptı… Recep Tayyip Erdoğan’ı, Recep Tayyip Erdoğan yapan ekibin en önemli isimleri arasındaydı; belki de en önemli ismiydi…
*
O nedenle, Avcı’nın, tartışmalı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ilişkin değerlendirmesi, daha başka bir ehemmiyet taşıyor.
*
Uzatmayayım… İşte, Nabi Avcı’nın, tartışmalı sisteme ilişkin görüşleri… Okuyoruz…
*
ÖNCEDEN KABİNEYİ HALK BELİRLİYORDU
“Daha önceki sistemde, parlamenter rejimde, kabine-hükümet meclisten çıkıyordu. Yani halk tarafından seçilmiş siyasetçilerden çıkıyordu. Şimdi öyle değil. Tabi öyle de olabilir, ancak öyle olmak zorunda değil. Mesela şu anki hükümette de Süleyman Soylu gibi, Mevlüt Çavuşoğlu gibi, Abdülhamit Gül gibi milletvekilliğinden bakanlığa geçenler var.
YILMAZ BÜYÜKERŞEN’İ ÖRNEK VERDİ
Her sistemi, artıları ve eksileriyle değerlendirmek lazım. Yani daha önceki sistemde hükümet parlamentodan çıkarken de, parti genel başkanı, milletvekillerini de, kabineyi de belirliyordu. Bugün de öyle aslında. Yani bu sadece AK Parti için geçerli değil. Hatta bakın, CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Eskişehir’e geldiğinde Yılmaz Büyükerşen’e ne dedi? ‘Eskişehir sana teslim’ dedi. Yani, ‘sen istediğin adamı getir yap’ dedi. Şimdi bunu genel başkan dedi. Genel başkanların böyle bir şeyi var Türkiye’de. Tabi seçim sistemi de ona çok müsait. Genel başkan tarafından aday gösterildiğiniz zaman, milletvekili oluyorsunuz. Her partide bu böyle.
HALKIN DEĞİL BAŞKANIN KABİNESİ
Bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, daha uzmanlaşmaya yönelik hükümet kavramı var. Yani her konunun kendince en uzmanı olan kişiler, bu işi yapsınlar mantığı var. Bir tür Amerika’daki devlet sekreteri (bakan) gibi. Yani başbakan olmadığı için, başkan ve onun yardımcıları, başkan ve onun kabinesi var. Yani, doğrudan başkanla bu tür ilişki içinde çalışan bir kabine var. Bunun artıları da var, eksileri de olur.
‘İNŞALLAH ARTILARI DAHA FAZLA OLUR’
Tabi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin rahatsızlık veren yanları varsa, onun büyük bir kısmı muhtemelen sistemin çok yeni olmasından. Çünkü çok ciddi bir değişiklik oldu. Yönetim sistemi, çok köklü bir değişime uğradı ve henüz bütün aktörler, bu değişimi içselleştirebilmiş değil. Şimdi, yeni bakan arkadaşlar, siyasetin içerisinden, parlamentonun içerisinden gelmiş değiller. Ama bakanlıkların da, kendine göre bir kurumsal kültürü var. Onun da etkisindeler, bakan arkadaşlar. Dolayısıyla bu sistem, zaman içerisinde oturacak. İnşallah artıları, eksilerinden fazla olur.
HALKA HESAP VEREN BAKANLAR VARDI
Bazı bakımlardan, ben eski yönetim sistemini tercih ederdim. Bakan olarak, aynı zamanda milletvekili de olduğunuz için, yaptığınız her icraatın hesabını, sadece başbakana veya kabine arkadaşlarınıza değil, aynı zamanda temsil ettiğiniz şehre de vereceksiniz; temsil ettiğiniz vatandaşlara da vereceksiniz, kendi seçmeninize de vereceksiniz.
MECLİS, BAKANLARI DENETLEYEMİYOR
Şimdi bugünkü bakanlar, böyle bir seçmen baskısı altında değiller. Ama tabi bu sistem onların, daha rahat karar almalarına, daha objektif karar almalarına da yol açabilir. Siyasi ikbal dertleri yok çünkü. Yine meclis denetimleri konusunda daha rahat, şimdiki bakanlarımız. Tabi o, iyi midir, kötü müdür, onu zaman gösterecek. Yani artıları da var, eksileri de var. Bu artıları ve eksileri tam konuşabilmemiz için biraz daha zaman geçmesi lazım. Yani uygulamada aksayan yönler olur mu, olur tabii. Onları da düzeltmek gerekir.”
*
Evet…
Nabi Avcı’nın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişkin açıklamalarını okudunuz.
Bu ifadelerden yolu çıkarak, Avcı’nın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine temkinli yaklaştığını söylemek mümkün. ‘İyi bir sistem’ demiyor. ‘Kötü bir sistem’ de demiyor. Faydalı veya zararlı olduğu konusunda net bir görüşü yok. ‘Zamanla göreceğiz’ demeyi tercih ediyor.
*
Ancak Cumhuriyet’imizin kazanımlarından olan Parlamenter Demokratik Sistem için, “Bazı bakımlardan, ben eski yönetim sistemini tercih ederdim” demeyi de ihmal etmiyor.
*
Ne diyelim? Parlamenter Demokratik Sistemin tekrar hayata geçme olasılığı, her geçen gün artıyor…