Mustafa Elagöz Külliye’ye gitti, ama ayağa kalkmadı!

Yargıtay’dan, Eskişehir Barosuna açılış töreni davetiyesi geldiği anda, Mustafa Elagöz, resmi olarak ‘katılmayacağız’ şeklinde bir cevap vermiş. Bu noktada Eskişehir Barosu, Türkiye genelinde, belki de ‘katılmayacağız’ diyen ilk baro!

24 Ağustos 2019 10:24
A
a
Sütiş Eskişehir
Kamuoyunda bir tartışma vardı. Eskişehir Barosu, Yargıtay tarafından organize edilen ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenecek olan adli yıl açılış törenine katılacak mı, yoksa katılmayacak mı? Aslında Baro Başkanı Mustafa Elagöz, söz konusu törene baro olarak katılmayacaklarını avukatlara bildirdi, ancak herhangi bir açıklama yapmadığı için akıllarda soru işareti oluştu.
Elagöz, bu soru işaretini, ES TV ekranlarında ortadan kaldırdı!

*

Öyle ki…
Yargıtay’dan, Eskişehir Barosuna açılış töreni davetiyesi geldiği anda, Mustafa Elagöz, resmi olarak ‘katılmayacağız’ şeklinde bir cevap vermiş. Bu noktada Eskişehir Barosu, Türkiye genelinde, belki de ‘katılmayacağız’ diyen ilk baro!

*

Şimdi, Elagöz’ün, o açıklamasını okuyalım. Diyor ki Elagöz:

YARGI HÜKÜMETİ DENETLİYOR

“Davetiye geldiği itibariyle ret cevabını verdik. Davetiye bayramdan önce geldi, aynı gün katılmayacağımızı yazılı olarak Yargıtay Başkanlığına ilettik. Peki, neden gitmiyoruz? Devletin üç kurucu unsuru vardır; yasama, yürütme ve yargı. Ve bu erkler ayrı olmalıdır. Bu noktada yargı bağımsız olmak zorundadır. Bu sebeple de geleneksel hale gelen adli yıl açılış törenlerinin yargının kendi mecrasında yapılması gerekir. Yürütmenin tahakkümü altındaki ya da yürütmenin bir mekanında yapılan adli yıl açılış törenine, Eskişehir Borusunun katılmasını kimse zaten beklemesin. Bakın, yargı neyi denetliyor? Yürütmeyi denetliyor. Cumhurbaşkanı kim? Yürütmenin başındaki kişi. Cumhurbaşkanının ya da hükümetin yapmış olduğu idari tasarrufları denetleyecek olan bir merciinin, yürütmeye ait olan bir mekanda kendi adli yıl açılış törenini yapması kabul edilemez, doğru bir şey değildir.”

*

Elagöz, bu ifadeleri aktardıktan sonra, şunu da ekledi:

BAROLARIN AÇIKLAMALARINA İMZASINI ATIYOR

“Bütün baroların metinlerine aynen iştirak ediyorum. Çünkü orada yazılanların hepsi doğru. Hepsi, baro başkanları olarak, baro yönetimleri olarak ve avukatlar olarak savunulması gereken hususlardır. Aynen hepsine imza atıyorum ben. Oradaki açıklamalar gayet doğru, gayet hukuki.”

*

Peki, Anayasa Mahkemesi temsilcileri, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay temsilcileri, baro temsilcileri, Cumhurbaşkanıyla iletişim kuramazlar mı, hükümetin yönetim binalarına gidemezler mi? Elagöz’ün bu soruya olan cevabı net: “Biz düşman değiliz ki, tabii ki iletişim kuracağız, bir takım düzenlemeler yapılması gerekiyorsa tabii ki yürütme organıyla görüşeceğiz.”

*

Bu noktada Elagöz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne kendisinin de gittiğinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:

BU BİR SAYGISIZLIK DEĞİL

“Yargı reformu strateji belgesi için ben de külliyeye gittim. Bunu da kamuoyuna bildireyim buradan. Biz o törende baro başkanları olarak kalkmadık ayağa. Herkes ayaktaydı, Sayın Cumhurbaşkanı salona girdiğinde. Ama biz kalkmadık. Bakın bu, bir saygısızlık olarak kesinlikle algılanmasın. Yani yargı bağımsızdır diyoruz. Yürütme karşısında da, ona göre de eşit mesafede olması gerekir. Bununla o, aynı değil. Bir takım yasal düzenlemeleri yapabilecek yer şu anda Cumhurbaşkanlığı. Bir şeyleri düzenlemek istiyorsanız görüşmek zorundasınız. Yargı bağımsız derken, devletin diğer kurumlarıyla konuşmayacağız diye bir şey yok. Biz düşman değiliz. Elbette diyalog kurulacak. Biz bu sorunlarımızı başka bir devletin cumhurbaşkanıyla çözmeyeceğiz.”

*

Okuduklarınız üzere Eskişehir Barosu, Yargıtay’ın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılacak olan adli yıl açılış törenine katılmayacak. Bu tavır, hiçbir biçimde siyasi bir tavır değil. Yani, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı geliştirilen bir tavır değil. Yargı bağımsızlığı ekseninde yapılan bir protesto sadece. Çünkü Başkan Elagöz’ün bu konudaki tavrı açık: “Bugün AK Parti iktidarda, yarın başka bir parti iktidarda olabilir, ancak hangi parti ülkeyi yönetirse yönetsin yargı bağımsızlığı tehlike altındaysa bizim tavrımız aynı olur, bizim görevimiz her koşulda yargının bağımsız olmasından yana tavır almaktır.”

*

Elagöz’ün bu cümlelerinin samimi olup olmadığını nereden anlıyoruz? Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gidip, bazı düzenlemeler için hükümetle diyalog kurma çabasından anlıyoruz. Ancak Elagöz, bunu yaparken, cübbesine düğme dikerek önünü iliklemiyor, ayağa kalkmıyor, ‘hükümetle yargının eşit zeminde olduğu inancını’ net bir tavırla ortaya koyuyor.

*

Ne diyelim? Siyasi saiklerle hareket etmeyen, tıpkı Mustafa Elagöz gibi olaylara tamamen objektif bir gözle bakan hukukçularımızın sayısının artmasını diliyorum…

Kaan Ay daha güçlü bir kadro ve daha büyük bir kaynakla geliyordu, ama…

Dün kaleme almıştım ve özetle demiştim ki: Osman Taş’la Eskişehirspor yürümez, gün geçtikçe bataklığa biraz daha saplanırız. Bu yazının üzerinden sadece bir gün geçti, dediğim oldu ve Eskişehirspor biraz daha bataklığa saplandı!
Nasıl mı? Fuat Çapa açıklama yaptı, yönetime ültimatom verdi. Yönetim ise bu ültimatom karşısında ‘sus pus’ kaldı. Yani böyle bir şey olabilir mi? Nerede görülmüş böyle skandal bir suskunluk? İşte, söz konusu vaziyet, zaten yıpranmış kulüp itibarımıza, biraz daha zarar verdi. Başka? Başkası şu…
Osman Taş çıkıyor, kafasına göre istediği yerde açıklama yapıyor. Mehmet Şimşek çıkıyor, twitter üzerinden açıklama yapıyor. Mustafa Topkaya çıkıyor, spontane açıklamalar yapıyor. Fuat Çapa çıkıyor, yönetime ayar veriyor. Kimin ne dediği belli değil! Kimse kimseden haberdar değil! Kamuoyu kimi dinleyeceğini, kime inanacağını bilmiyor. Yönetim, arasında keskin çizgilerle bölünmüş durumda. Yani bir araya gelip, kurumsal bir açıklama yapılamaz mı? Yapılabilir. Kurumsal açıklama dışında herkes ağzına fermuar çekip işine gücüne bakamaz mı? Bakabilir. Ancak olmuyor işte. Dolayısıyla, kulübün kurumsal itibarı, bu nedenle de ciddi zarar görüyor. Tüm bunlara bakarak şunu söyleyebilirim ki, Eskişehirspor’u yönetenler kim kime dum duma. Ne yaptıklarını, kendilerinin de bildiğini düşünmüyorum. Elleri ayakları birbirine dolanmış durumda. Bu noktada, taraftar organizasyonlarını yöneten isimlerin neden sustuğunu da çok merak ediyorum doğrusu.
Hatırlayın…
Kulübü başarıyla yöneten önceki başkan Kaan Ay, daha güçlü bir yönetim kadrosu ve ciddi bir kaynakla tekrar kulübü yönetmeye talipken, Kaan Ay’ı istemediler, ısrarla Osman Taş dediler. Daha ileri gittiler, Kravatlılar gitsin, kaşkollular bu takımı yönetsin dediler. Evet, kaşkollu Osman Taş’ı gördük! Umuyorum ve diliyorum, taraftar organizasyonlarını yöneten isimler de görür.

İnsanlığın fotoğrafı​

Önceki günlerde, Eskişehir çevre yolunda, son yılların en büyük kazalarından biri yaşandı. Ankara plakalı bir otomobilin fren yapmasıyla beraber gerçekleşen zincirleme trafik kazasında; 2 otomobil, 3 tır ve bir kamyon birbirine girdi. Neyse ki can kaybı yaşanmadı.
Bu kazayla birlikte Eskişehir’de aslında bir çevre yolu olmadığı, çevre yolu denen yerin ancak bulvar olarak adlandırılabileceği gerçeği bir kez daha gündeme geldi ve Güney-Kuzey çevre yollarının bir an önce yapılması gerekliliği tescillendi. Aslında AK Parti hükümetinin yaptığı en iyi işlerinden bir tanesi yol, ancak gelin görün ki güneykuzey çevre yolu için deyim yerindeyse gözünü kapatmış durumda.
Neyse…
Söz konusu kazanın fotoğraflarını incelerken, dikkatimi bir şey çekti. Üstat Ali Baş da olay yerindeydi! Ancak mesleği gereği mikrofonu kapıp olayı aktarması gerekirken, o, kamyonun içinde sıkışan bir kazazedeyi kurtarma çalışmalarına yardım etmekle meşguldü! Görüldüğü üzere kamyonun kapısını açmaya çalışıyor, Ali Baş. Tabii yaralı kurtarıldıktan sonra, olayı anlatmak üzere kamera karşısına geçmeyi de ihmal etmiyor. Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz?
İnsanlığı…
Baş, tamamen gazetecilik refleksiyle direkt yayına da girebilirdi; ancak o, vicdanının sesini dinleyerek yaralı bir şoföre yardım etmeyi tercih etti!
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
saygısızca hadi oradan diyor, ha ! 25 Ağustos 2019 00:43

Ali diye bir zat var. Belli ki biat kültüründen gelmiş, millete geçememiş bir ümmet. Ağababaları da ümmet demiyor mu ? Cüppenin düğmesiz olduğunu anlamakta neden aciz kalıyor ki bu ümmet ? Son ifadeleri de hiç yabancı değil. Kime hizmet ettiğini bilir o ümmet. En yüksek mahkeme olan AYM nin daha önceleri verdiği bir karar için ağababası ne demişti ? " Bu mahkemenin verdiği kararı tanımıyorum " değil mi ? ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR. Kişilerin değil. Senin de yolun düşecektir barocu dediğin o kişiye. Eğilecekmisin, bükülecekmisin,ayağa kalkacakmısın, kızaracakmısın ?

1 4 Cevap Yaz
Elitçiiiiiiiiiiiii..................... 24 Ağustos 2019 14:22

Elagözlü kardeş bağımsızlık önce insanın zihninde olur , siz önce zihin dünyanızı düzenleyin. Mesela sol görüşlü bir cumhurbaşkanı olsaydı ve çağrılsaydınız yine gitmezmiydiniz ? Lütfen bunun cevabını kendi iç dünyanızda dürüstçe verin !

10 4 Cevap Yaz
cahil troller 24 Ağustos 2019 11:45

cahil troller bilmez ama yargı herkese eşit mesafededir. o yüzden nasıl chp genel başkanı çağırınca gitmemesi gerekiyorsa akp başkanı çağırınca da gitmemeli. denetlediği yere gidip karşısında eğilirse o yargıya güven kalır mı? zaten adam sebebini insan gibi açıklamış ama aktrollerin okuma alışkanlığı olmadığı için ellerine verileni yazarlar.

5 8 Cevap Yaz
Ali 24 Ağustos 2019 11:16

Barocu Elagoz kendini ne zannediyorsun...bizim gozumuzdede sen bir hicsin sakın bu sözümüz saygısızlık olarak anlaşılmasın. ZirA milletin oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı nı görünce ayağa kalkmiyorsan o senin bu millette saygisizligindir.hadi oradan yallah

14 7 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi