Geçtiğimiz Salı günkü gazetedeki köşemde, muhtemelen 2017 yılında yapılacak olan erken seçimde MHP Genel Merkezi’nin Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel’i yeniden Eskişehir’den aday göstermenin hesaplarını yaptığını yazmıştım…
Bu benim tahminin veya gönlümden geçen bir isim değil…
Çünkü ben MHP üyesi, MHP yöneticisi veya MHP’nin üst düzey yöneticilerinden birisi değilim…
Aday belirleme gibi bir yetkim de yok…
Bir zamanlar MHP içerisinde önemli görevler yapmış, bugün dinlenmeye çekilmiş arkadaşlarım, kardeşlerimle bir mekânda yaptığımız sohbette Ruhsar Hanımın adı gündeme geldi…
Daha doğrusu, başkanlık sistemi TBMM’den geçip halkoyuna sunulursa ben halkın ‘evet’ diyeceğini tahmin ediyorum…
Halk başkanlık sistemine ‘evet’ derse bugün cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan, 2017 yılında başkanlık seçiminin yapılmasını isteyecek…
Çünkü Erdoğan başkan olmak istiyor…
Sadece başkanlık seçimi ile halkın karşına çıkılacak olunur ise belki zorlanacak…
O nedenle Erdoğan, 2017’de genel seçimle birlikte başkanlık seçiminin yapılmasından yana…
İşte bu gerekçeden dolayı 2017’de erken seçim olma olasılığı yüksek…
MHP’li dostlarla sohbet ederken bu olasılıktan yola çıkarak, 2017’de erken seçim olması halinde milletvekili adaylarının kimler olabileceğini sordum…
Onlarda samimiyetle cevap verdiler…
“Genel Başkanımız Devlet Bahçeli yardımcısı Ruhsar Demirel’in yaptığı çalışmalardan memnun. Ruhsar Hanımı da kendisine sadık olmasından dolayı seviyor. Ruhsar Hanım Eskişehir’de seçim kaybetmesine rağmen hala yanında tutuyor. Kolay kolayda kendisinden vazgeçeceğini düşünmüyoruz. İşte bu nedenle 2017’de erken seçim olması halinde Devlet Bahçeli, Ruhsar Hanım’ı tekrar Eskişehir’de birinci sıraya aday yazar.”
Bende MHP’li dostların bu düşüncelerini köşeme taşımıştım…
Dün faceden İl Sekreteri olduğunu öğrendim Murat Avcı adındaki bir arkadaş şöyle yazmış:
“MHP’den doğru haberler yazmak istiyorsanız MHP il binasından doğru haberler alabilirsiniz. Genel Başkanımızın ya da il başkanımızın söylemediği bir yazıyı kale almıyoruz.”
Ben de kendisine;
“Dışarıdaki MHP’liler MHP ile bir şeyler konuşamazlar mı?” diye yazdım…
Cevabı şöyle oldu:
“MHP sevdalıları sadece MHP çatısı altında konuşuyoruz. Yerimiz il binası, gelin görüşelim”.
Ben MHP İl binasına hiç adım atmamış bir gazeteci değilim…
Faal habercilik yaptığım yıllarda belki de en çok ziyaret ettiğim parti MHP idi…
MHP’li çok sayıda dostum, arkadaşım, kardeşim ve ağabeyim var…
Onların hepsi ile halada samimiyetimiz sürüyor…
Zaman zamanda bir araya gelip ülke siyasetini konuşuyoruz…
Bu dostlarımın samimi düşüncesi idi yazdıklarım…
O yazımda da özellikle belirttim…
Bir partinin iç işlerine karışmak haddim de görevim de değil…
Ruhsar Hanım Eskişehir’den aday olmuş veya olmamış beni ilgilendiren bir mesele de değil…
Murat Avcı ile facebookta arkadaşız…
Kendisiyle yüz yüze geldiğimizi hatırlamıyorum…
Kendisinin MHP’deki görevini de bilmiyorum…
Türk Sağlık-Sen Şube Başkanı sevgili kardeşim Hüseyin Kararman’a telefon ederek, kim olduğunu bilip bilmediğini sordum…
O da MHP İl Başkanı Kadir Bıyık’ı arayarak görevini sormuş…
Kadir Bıyık, bana telefon ederek Murat Avcı ile bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığımı sordu…
Bende facebook özelden yazdıklarını söyledim…
“Abi biz seni biliyoruz. Sıkıntı yok. Murat ağabey yanlış yapmaz. Seni bilgilendirmek amacıyla yazmıştır. Henüz erken seçim kararı falan alınmış değil. Eğer erken seçim kararı meclisten çıkarsa bizde genel başkanımıza Eskişehir ile ilgili bilgi veririz. Onun için bugünden adayların kimler olacağı tartışması yapmak doğru değil. Seninle görüşen arkadaşların da art niyetli olduklarını düşünmüyorum. Bu ağabeylerim, kardeşlerim, arkadaşlar parti içi meseleleri partide bizimle paylaşırlar ise daha faydalı olacağını düşünüyorum” dedi…
Parti içi meseleler sadece parti içerisinde konuşulmasından yanayım…
Ancak dışarıda konuşanların da ağızlarını bağlayamazsınız…
Bir parti içerisinde yaşananlar dışarıda da konuşuluyor ise, ben o partinin canlı olduğunu düşünüyorum…
*-******
Mekânın cennet olsun Önder abi
Gazetecilik mesleğine 1975 yılında daha 20 yaşında delikanlıyken başladım…
Türkiye’nin ilk kurulan özel haber ajansı olan Türk Haberler Ajansı’nda mesleğe ‘merhaba’ demiştim…
Burada stajımı ve kalfalık dönemimi tamamladıktan sonra Milli İrade Gazetesine muhabir olarak transfer oldum…
Önder Baloğlu’da o yıllarda Sakarya Gazetesi’nde Yazı İşleri Müdürlüğü yapıyordu…
Gazeteye bir gün muhabir olarak çalışan arkadaşlarımı ziyarete gittiğimde tanışmıştım kendisiyle…
Öğleden sonra saat 16.00 sularıydı…
Birinci sayfanın çizimini yapıyordu…
“Hoş geldin genç” diyerek başımı okşadı…
“Çok önemli bir meslek seçmişsin. Müsait bir zamanda gel de seninle biraz sohbet edelim” demişti…
Müsait bir zaman buldum ve gazeteye telefon ederek ziyaretine gelmek istediğimi söyledim…
“Gel bekliyorum” dedi…
Kendisiyle bir saate yakın sohbet ettik…
Mesleğin püf noktalarını anlattı…
Görüşmeden ayrılırken kendisine verdiği önemli bilgilerden dolayı teşekkür ettim…
Önder Baloğlu’nun anlattığı mesleki bilgiler bugün hala kulağımda…
Son bir yılın yarısını hastanelerde geçirdi…
O günkü adı ile Hava Hastanesinde yatarken iki kez ziyaretine gittim…
Son bir ay içerisinde ise üç kez telefon ettim…
İkisine cevap veren olmadı…
İlk telefonuma kızı çıktı…
Biraz sıkıntılar yaşadıklarını, ancak her geçen gün daha iyiye gittiğini söylemişti…
Ama hastaneden çıkamıyordu…
Son bir aydır da önemli sıkıntılar yaşadığını, ziyaretçi kabul etmediklerini öğrendim…
Dün sabah cep telefonuma gelen mesajla adeta yıkıldım…
“Önder Baloğlu’nu kaybettik. Cenazesi Sami Ramazanoğlu Camiinden öğle namazı sonrası kaldırılacak.”
Mesajı okur okumaz gözümün önüne kendisiyle ilk görüşmemiz geldi…
40 yıllık meslek hayatımda kendisiyle bir defa dahi tartışmadım…
Bir gün dahi ağzından beni üzecek, kıracak bir söz çıkmadı…
Kendisini belki gerçek ağabeyim olsa o kadar sevmezdim…
Güle güle üstat…
Eskişehirli meslektaşların inanıyorum ki seni hiçbir zaman unutmayacaklar…
Allah gani gani rahmet eylesin…
Mekânın cennet olsun Önder ağabeyim…