Her yıl pancar ekicileri Şeker Şirketi ile kota anlaşması yapar. ‘Ne kadar pancar ekecek ve ne kadar pancar üretecek’.
2015 yılında pancar üreticisi beklenen daha doğrusu Şeker Şirketi’ne taahhüt ettiği kotayı dolduramadı.
Çiftçilerin Şeker Şirketi’ne belirtilen kotanın altında pancar üretmesi nedeniyle cezalandırıldılar.
Kotanın düşük olması üreticilerin bilerek veya isteyerek yaptığı bir neden değil. Geçen yıl yaşanan hava şartları ile hastalıktan kaynaklanıyor.
AYRICALIK KALDIRILMALI
Devlet pancar ekicilerine eksik kotadan dolayı ceza yazıyor. Özelleşen Şeker Fabrikaları Konya, Kayseri, Adapazarı, Kütahya devletin yazdığı cezaları kaldırabiliyor.
Bunu da Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Halil Ünal’ın açıklamasında okudum.
Özel Şeker Fabrikaları cezayı kaldırabiliyorsa devlette kaldırmalı.
Üretici zaten beklediği miktarda pancar alamamış.
Bundan dolayı bir zararları söz konusu, birde devlet ‘eksik kota’dan dolayı yazdığı cezayı kaldırmaz ise pancar üreticisi 2015 yılında ekmiş olduğu mahsulden para kazanmadığı gibi birde zarar edecek.
Bu sadece Eskişehir’in sorunu değil.
Pancar mahsulü ekilen tüm illerde de üreticiler mağdur.
Ama “Pancar” denilince ilk akla Eskişehir geliyor.
Son yıllarda oran değişmiş olsa da, 7-8 yıl öncesine kadar Eskişehir’de üretilen pancarı polar (şeker) oranı 16-17’lilerde idi. Bu rakam son yıllarda çok düştü.
Düşmenin nedenlerini sorduğumda geçmişteki gibi kaliteli pancar tohumu bulunamaması, tarlaların her yıl aynı ürünün ekilmesi nedeniyle yorulduğu gerekçe gösteriliyor.
Ben Eskişehir Milletvekillerimiz Harun Karacan ve Emine Nur Günay’dan pancar üreticilerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için Şeker Şirketi yöneticileri ile görüşme yapmalarını bekliyorum.
Eğer ilgilenir ve mağduriyetlerin giderilmesi için formül aranılacak olunur ise sadece Eskişehirli değil Türkiye’nin birçok ilinde kotadan dolayı cezalandırılmış olunan üreticilere çok büyük hayır yapılmış olunur.
*-*****
İki koltukta 4 karpuz
Emine Nur Günay yaklaşık 15 ay öncesine kadar Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi idi. Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu 2014 yılının Kasım ayında Emine Hoca’yı Ekonomi Başdanışmanı yaptı.
Emine Nur Günay 2011 yılında Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon ve Rekabet Odaklı Kalkınma Çalışmaları Araştırma Merkezini kurdu ve 2015 yılına kadar kurucu müdürü olarak görev yaptı.
7 Haziran 2015 seçimleri öncesi de AK Parti’den Eskişehir Milletvekili adayı olunca bu görevinden istifa etmişti.
7 Haziran’da milletvekili seçilemeyen Emine Hoca, 1 Kasım 2015 seçimlerinde bu kez milletvekili seçilerek parlamentoya ayakbastı.
Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Milletvekili olduktan sonra Emine Hoca’ya Ekonomi Başdanışmanlığı görevinin dışında önemli görevlerde verdi.
Prof. Dr. Emine Nur Günay, Ekonomi Başdanışmanlığı görevinin haricinde Eskişehir Milletvekili, TBMM Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi i TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Divan Kurulu Üyesi, AK Parti Ekonomi İşleri Başkan Yardımcılığı görevlerini de yapıyor.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi yıllık olağan toplantısı için Fransa’nın Strazburg kentine gitti. Burada Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin konuşan Günay, Türkiye'nin AB katılım müzakereleri, Müzakere Çerçeve Belgesi kapsamında 35 fasıl üzerinden yürütülmekte ve toplumsal yaşamın hemen her alanını kapsamaktadır. An itibariyle bu 35 fasıldan 15 tanesi müzakereye açılmış, geri kalanlardan 14 tanesi ise maalesef bazı üye ülkelerin önyargıları ve Türkiye'nin AB perspektifini iç siyaset malzemesi yapan siyasilerin tutumları nedeniyle bloke edildiğini vurguladı.
Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davuoğlu Emine Nur Günay’ı ‘laf olsun’ diye yanına almadığını vermiş olduğu önemli görevler gösteriyor.
Emine Hoca’nın böylesine zor görevlerinin altından başarı ile kalktığını gördüğümüzde Eskişehir adına gururlanıyoruz ve kendisine kolay gelsin dileklerimizi bu şekilde ifade ediyorum.
*-*******
Size hizmet edenleri hep hatırlayın..
Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi.
Garson kız hemen koştu.. Çocuk sordu: "Çukulatalı pasta kaç para?.." "50 cent!.."
Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu: "Peki dondurma ne kadar.." "35 cent" dedi garson kız sabırsızlıkla..
Dükkanda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu.
Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki.. Çocuk parasını bir daha saydı ve
"Bir dondurma alabilir miyim lütfen" dedi. Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve
oteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu birden. Masayı sanki akan yaşlar temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 cent duruyordu..
(Alıntı)