Küçük bir hikaye 2...

Geçtiğimiz haftalarda yarım kalmış bir hikayemiz vardı…Dünya adında bir gezegende geçen, o gezegene ve gezegene hakim insanoğlunun açtığı yaraları tamir etmeye yarayan bir teknoloji üzerine… Bu hafta da, devam edelim hikayemize, istedim…

……………………….

Hikaye bir bilgisayarın, dünyamızın birçok katmanını görüntülemek ve dünyanın kaynaklarını daha etkin kullanmak için coğrafi bilgi sistemleri ya da kısa adıyla CBS kullanılmasıyla başlar…CBS, yer ve yeri oluşturan tüm sistemleri ve yere dair tüm mekansal verileri farklı katmanlar halinde görüntülemeye, kaydetmeye, oluşturmaya ve analiz etmeye yarar…

Dünya üç ana katmandan oluşur. Çekirdek, manto ve kabuk. Çekirdek 3500 km kalınlıkta ve 4300 derece sıcaklıktadır. Manto, yarı katı kayalıktan oluşur ve yaklaşık 2500kilometre kalınlığındadır. Üst mantonun dış kısmı ise kabuk adını verdiğimiz yerküremizin tüm yüzeyini kaplayan canlı yaşamın sürdüğü tabakadır ve ortalama 5 km kalınlığa sahip, ince hareketli yüzeydir.

Bu katı bölgeler, kayarak ve çarpışarak ana karaları, okyanusları ve dağları oluşturmuşlardır ve insanlar bu kabuk üzerinde yaptıkları her türden eylemleriyle planlı ya da plansızca yerküre üzerinde kalıcı tahribata yol açmaktadır.

Nehirlerin ve okyanusların kıyısında insanlık ilk uygarlıklarını inşa etmiştir. Asya’da Yantze nehri boyunca, Ortadoğu’da Fırat, Afrika’da Nil ve Güney Amerika’da Amazon nehirleri insan ırkının ilk yaşam alanları olmuştur...

Bugün artık ışıklı şehirlerimiz bütün küreyi sarmaktadır. Özellikle son yüzyılda, bu gelişme doğal ekolojik sistemimizde çok fazla bozulmaya yol açmıştır. Bu gezegenimiz için çirkin bir lekedir, aynı zamanda ırkımızın yaşamını sürdürmeye devam edebilmesi karşında önemli bir riskdir. İnsanlığın gezegenin sağlığı için bir planı olmalıdır. Teknoloji bir fark yaratabilir. CBS gibi bir teknoloji, dünyamızın katmanlarını anlayarak, şehirde, kasabamızda, köyümüzde ya da gezegenin herhangi bir yerinde nasıl daha sağlıklı bir çevrede yaşayabileceğimize yardımcı olabilir. CBS dünyaya birçok seviyeden ve perspektiften bakmamızı sağlayan, bir teknoloji aracıdır. Çölde bile olsak bulunduğumuz yerde yaşamımızı devam ettirmeye yardımcı olan, medeniyetler inşa ederken, yenilebilir enerji kaynakları olan güneş ve rüzgarı kullanarak daha verimli ve temiz enerjiyle doğal yaşam alanlarımızı korumayı, kirlenmeyi azaltırken, geleceğimiz için tek yaşam alanımızı kurtarmada rol oynayacak bir sistemdir...

İşte bu yüzden geçtiğimiz haftalarda yazılarımda paylaştığım, yaklaşık yirmi yıllık bir çabanın ürünü olan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın tüm teknik personeline vereceğimiz coğrafi bilgi sistemleri eğitimi çok önemli. Çünkü bu kişiler, ülkemizin fiziksel planlarını, tasarımlarını, ülkeyi şekillendiren mühendislik çalışmalarını yağan, yöneten kişiler... Ve artık alacakları eğitimle, coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla bu çalışmalarını yaparken yer ve yeri oluşturan sistemleri çok daha iyi analiz edebilecek ve bu analizler doğrultusunda yere – çevreye tehdit olmaya, yerin – çevrenin, özellikle afetlerin tehdit etmediği insan yerleşimlerini ortaya koyabilecekler... Türkiye artık bölgesinde model olan bir ülke... Bu ülkede başlayan bu çalışmalar, önce bölgeye ardından dünyada pek çok ülkeye yararlanılacak başarı hikayeleri olarak ulaşacak... İşte geçen hafta yazdığım gibi, işte bu yüzden, biz bir ışık yaktık, bu ışık önce ülkemizi, ardından dünyayı saracak... İşte bu yüzden Anadolu Üniversitesi demek, eğitim demek, bilgi demek, yaşamı paylaşmak demek, cana can katmak demek... İşte bu yüzden yirmi yıldır içimde çağlayan nehir, yakında denize kavuşacak... Herkese iyi haftalar...