Çocuk iletişiminde hassas bir detay vardır. Çocuklar genellikle onlara verdiğimiz komutların kök kısmını işitir ve onu yapma eğilimine girerler. Yani bir çocuğa ‘yapma’ dersek ‘yap’, ‘gitme’ dersek ‘git’, ‘duyma’ dersek ‘duy’, ‘gelme’ dersek ‘gel’ gibi söylediğimizin tam tersi bir eyleme geçmesi son derece normaldir.
Bir de yazımı aynı ama anlamı farklı olan kelamlar ve bunları işine geldiği gibi algılayan bireyler, tüzel kişilikler ve kurumlar var ki, onların yaptığını normal algılamak mümkün değil.
Mesela, farzı misal, örneğin Doğayı Koruma – Tabiat Varlıklarını Koruma – Hayvanları Koruma gibi oluşumlar duyduğumuzda aklımıza ne geliyor?
Doğal olarak bizlerin aklına ilk gelen koruma kelamının savunma, muhafaza etme anlamında kullanıldığıdır değil mi?
Ama bazıları, bazı kurumlar bu işi tersten anlıyor sanırım. Sonlarında yer alan ‘koruma’ kısmını ‘yapma, sakın koruma, muhafaza etme’ diyerek algılayabiliyor.
Niye bilmem ama bugünlerde yapılan bazı işler ve eylemlerden sonra ortaya böyle bir not bırakayım istedim. Belki birileri üstüne alır da kurumuna çeki düzen verir.
Karanlık, tümsek, OEDAŞ, UKOME?
Belki şehrin ana gündemi değil. Bu yüzden şimdi yazacaklarım kimileri için küçük sorunlar, sıkıntılar ve yazmaya değmez gibi görünebilir. Lakin bence işimizin en önemli kısımlarından biri bu ufak detaylar. Biz yazacağız ki kurumlar da gözden kaçırdıkları, eksik hizmet götürdükleri ya da sorun olan noktalara ulaşabilsinler.
Sorunların başında aydınlatma var. Uzun zamandan bu yana, gerek var olan aydınlatma direği eksikliği, gerek ise var olanlardan bazıları çalışmadığı için Yıldıztepe Mahallesi Yaylalı Sokak ve civarında vatandaş mağdur oluyor. Üstelik bu karanlığın içinde bir ilkokul ve rehberlik merkezi de var. Yani karanlık sebebiyle bu alanların bahçesini tekin olmayan, madde kullanan, alkol alan kişiler de rahatça kullanıyor. Bu sorunun en kısa zamanda giderilmesi için OEDAŞ’ı göreve davet ediyoruz.
Şikâyetlerin yoğun olduğu diğer bir adres ise Ertuğrulgazi Mahallesi Arzugül Sokak… Buradaki sorunsa araçların hızı. Burası bir sokak ama caddeden farkı yok. Acıbadem Hastanesi önünden çevre yoluna paralel akan bu yolun hemen yanında ise yaşlı ve çocukların yoğun olarak kullandığı Beşevler Parkı var. Yani insanlar sıkça yola çıkıyor. Burayı yıllardır sokak olarak kullandıkları için şimdi cadde gibi işliyor oluşunu fark edemeyenler var. ‘Henüz bir ölümlü kaza yaşanmadı, duymadık’ diyenler olabilir. Siz ciddiye almıyor olabilirsiniz ama duyarlı insanlar 1 yılda 8 kedi, 1 köpeğin Arzugül Sokak üzerinde ezildiğini ve öldüğünü gördü. Önlem alınmaz ise bu sayıda daha da acı tablolar da yaşanacağı aşikar. Bu noktada kalıcı çözüm adına araçların hızlarını azaltıcı tümsekler isteniyor. Büyükşehir Belediyesi, UKOME bu konuda duyarsız kalmamalı. ‘Bu yazıyı bir dilekçe olarak kabul etmeli ve gereğini yapmalı’ diyerek onları da göreve davet ediyorum.
Bir başka şikayet ise ESKİ’yi ilgilendiriyor. Çankaya Mahallesi Bahçekent Sitesi yanında bulunan istinat duvarından Kartopu Caddesi’ne kanalizasyon suyu olduğu düşünülen su aktığı dile getiriliyor. Üstelik bu akıntının Şelale Park çıkışındaki yoğun kullanılan bir çeşmeye karıştığı ve çoğu insanın o suyu içme suyu olarak kullandığı dile getiriliyor. Hatta yol boyunca bu su yüzünden ağaçların kuruduğu da iddia ediliyor. Bu da son derece ciddi bir konudur. Bu konuda da ESKİ’nin gereğini yapması ve mahalle sakinlerini bu dertten kurtarmasını bekliyoruz.
Umarım vatandaşın daha yaşanılır bir kentte yaşaması için hakkı olan bu sıkıntılar bir an önce çözüme kavuşur da, biz de takipçisi olduğumuz bu konuların müjdesini veririz.