Soner Yüksel yazdı
Termik santralle ilgili haftalardır bir yerlerimizi yırtıyoruz. Sadece benim belki de konuyla ilgili 10’dan fazla yazım oldu. Birçok meslektaşım ve medya organı tepkisini, yaşanacakları dile getirdi. AK Parti’ye yakın diye bilinen TÜKDES bile çıktı konuya dair en azından bir öneri getirdi. Sessiz kalmadı.
Peki, STK’lar şehri denilen Eskişehir’de neden aslen konuşması gerekenlerin tek satır seslerini duyamıyoruz. Neden Bilim insanları, akademisyenler, dernekler, odalar, sendikalar, bürokratlar yani konu hakkında duymaya ihtiyacımız olan isimlerden tık yok…
Üniversitelerin bu santralle ilgili tek bir fikri yok mu?
Tarımla ilgili meslek komiteleri, odalar, Ticaret Borsası, Tarım İl Müdürlüğü dut mu yedi?
Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nde aradığımız kişiye şu an ulaşılamıyor mu?
Bu santral iyi ya da kötü şehrin iş insanlarına, esnafa, sanayiciye etki yapmayacak mı?
Sanayi Odası, Ticaret Odası, esnaf odalarının temsil edenlerin hiç mi fikri yok?
Hemen her konuda fikri olan bazı sendikalar, biz şöyle güçlüyüz diye açıklamalar yapan dernek, oda ya da diğer sivil toplum kuruluşlarının ağızlarını tutan mı var?
Nerede yaşıyoruz biz? Farklı şehirlerde mi?
Farklı bir hava mı soluyoruz, ben mi bilmiyorum?
Aslında biliyorum. Kimileri sanıldığı kadar etkili değil, söylediği kadar güçlü değil
Kimileri de konuşursa itiraz etmek gerektiği için bu cesareti gösteremiyor. O yüzden şimdi susanlar yarın öbür gün başka meseleler karşılarına çıkınca konuşmasın. Zaten Cesurlar bir kere korkaklar her gün ölürler.
Bir de birkaç ağaç için kendini benzin döküp yakmaya kalkanlar tüm çevre mahvolacağında sessiz kalıyorsa bu samimiyetinde sağlamasını yapmış oluyoruz ziyadesiyle.
Belki de bu işi sadece CHP karşı çıkıyor mantığıyla halletmeye çalışarak işi siyasete çekilsin diye bekleyenlerde vardır pusuda farkındayım.
Ancak laf olsun falan diye değil. Konu gerçekten hayat memat meselesi ve görünen o ki birileri siyasi güç karşısında hayatını bile önemseyemeyecek kadar acz içindeymiş.
Tepebaşı Kongresi çatırtılı geçecek
CHP Tepebaşı İlçe Başkan adayı Yalçın Komşu’nun toplantısındaydım dün. Basın mensuplarına neden aday olduğunu, ne yapmak istediğini, örgütü, projelerini ve seçim sürecindeki rahatsızlıklarını net bir dille, hiç eveleme geveleme yapmadan anlattı.
Birilerinin kongre 2 adaylı olunca Komşu’nun Tepebaşı Belediye karşıtıymış gibi algı yaratma çabasından bahsetti. Rakip adayı destekleyenlerin Ataç’ın selamıyla oy isteyerek Başkan Ataç’ı da zor durumda bıraktığından ve sonuçlar ne olursa olsun geçmişte olduğu gibi yarında Ahmet Ataç’ı desteklemek için elinden ne geliyorsa yapacağını söyleyerek kafasında soru işaretleri olanları da aydınlattı.
Seçime sayılı gün kala Komşu’nun yerinde ve önemli bir açıklama yaptığına inanıyorum. Aynı zamanda günlerdir dile getirilen Tepebaşı örgütü içindeki rahatsızlığında boyutlarını yansıttığını düşünüyorum bu açıklamanın. Delegelerin eskiden kendi aralarında konuştuğu bazı rahatsızlıkların artık yüksek sesle dile geldiği ve kendi aralarında kalmadığı ortada. Ahmet Ataç’a koşulsuz destek verenlerin Ataç’ın adını kullanarak partiyi dizayn etme amacında olanlara tepkisi olduğu net.
Vural Yörük’ün gitmesine Yörük dışında tepki gösteren, aday belirleme sürecinde kendilerine tek satır danışılmamasından ve kendilerinin yok sayılmasından rahatsız olanlarda cabası.
Sonuç ne olur, yaşananlar sandığa nasıl sirayet eder bilemeyiz, ancak Kongre’nin çok çatırtılı, çekişmeli geçeceği ortada. Bu arada sonuç ne olursa olsun Komşu’nun CHP adına ilerleyen süreçte de parti için kazanılmış bir isim olduğunu notlarımıza ekleyelim. Eminim adını ilerleyen yıllarda daha sık duyacağız.