Sadi Seda yazdı
Günün sözü: Akıllılar dövüşmeden önce kazanırlar, cahiller kazanmak için dövüşürler. ZHUGE LİANG
Dedem diyor ki: Öğrenmenin üç kaynağı vardır; çok görmek, çok acı çekmek, çok çalışmaktır.
ESİAD’ın düzenlemiş olduğu “Yeni Anayasa’ya doğru, Kurumsal Reform ve Demokrasi Kültürünün Gelişimi Raporu” tanıtım toplantısı gerçekleştirildi…
ESİAD Başkanı Aydın Bandırma ve Yönetim Kurulu üyeleri bir haftadan beri toplantıya geniş çaplı bir katılımın sağlanması için gerekli duyuruları yaptı. Telefon ve mailler gönderilerek davetler yapıldı…
Toplantının Onur Konuşmacısı olan Cemil Çiçek 1984 yılından beri siyasetin içerisinde…
ANAP iktidarlarında Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevinde bulundu. 1998 yılında ANAP'tan istifa edip Fazilet Partisi'ne geçti. 1999 genel seçimlerinde bu partiden Ankara milletvekili seçildi. Daha sonra Adalet ve Kalkınma Partisi'ne katıldı. 3 Kasım 2002'de yapılan milletvekili seçimlerinde tekrar milletvekili olan Çiçek, 58. ve 59. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinde Adalet Bakanı olarak atandı. 59. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinde Hükümet Sözcülüğü yaptı. 60. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinde Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcılığı yaptı.
30 Haziran 2011'de AK Parti tarafından meclis başkanlığına aday gösterildi. 4 Temmuz 2011'de yapılan başkanlık seçiminin üçüncü turunda 375 milletvekilinden 322'sinin oyunu alarak TBMM'nin 25. başkanı oldu.
2013 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde ise, 30 Haziran 2013'te AK Parti tarafından meclis başkanlığı için aday gösterildi. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin adayı olan Cemil Çiçek 2 Temmuz 2013'te yapılan başkanlık seçiminin üçüncü turunda 299 oyla ikinci kez TBMM Meclis Başkanı seçildi.
Bir dönemde Anayasa Uzlaşma Komisyonu Başkanlığı da yapan Çiçek, 32 yıldır Türk siyasi yaşamının içerisinde aktif olarak yer alan bir siyasetçi…
ESİAD’ın “Yeni Anayasa’ya doğru, Kurumsal Reform ve Demokrasi Kültürünün Gelişimi Raporu” tanıtım toplantısında “Onur Konuşmacı” olan deneyimli siyasetçi Çiçek, 14.00’de başlayacak etkinliğe 14.25’de katıldı…
Salonu dolduranlar kendisini 25 dakika beklemek zorunda kaldılar…
Bir saate yakın konuştu…
Hukukçu olduğu için hitabeti son derece güçlü…
Konuşmasını tamamladıktan sonra kendisinden sonraki konuşmacıları dinlemeden, bir tek bile soru almadan, “TBMM’de Gensoru görüşmesi var. Ona yetişmem lazım” diyerek Ankara’ya döndü…
Cemil Çiçek’i dinlemek ve yeni anayasa hakkında soru sormak isteyenler hayal kırıklığı yaşadılar…
Çiçek’in “Gensoru oylamasına yetişmek zorundayım” diyerek salondan ayrılmasıyla salonda bulunan yaklaşık 150 kişiden 100’ü de gitti…
Diğer konuşmacılar Prof. Dr. Fuat Keyman ve KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır 30-40 civarında kişiye konuşmak zorunda kaldılar…
*-***
AK Parti Mecliste zaten sayısal üstünlüğe sahip…
CHP, MHP ve HDP’den fire vermeden tüm milletvekilleri gensorunun kabulü yönünde oy verseler bile, AK Parti Milletvekillerinin “hayır” oyları ile gensoru kabul edilmeyecekti…
Yani Ankara Milletvekili Cemil Çiçek, oy kullanmasa bile gensoru yine kabul edilmezdi…
Toplantıya katılanlar, “Sadece konuşmak için mi geldi?” diye Cemil Çiçek’i eleştirdiler…
“Anayasayı 33 Yıl 5 Ay 11 gündür tartışıyoruz"
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eski Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Cemil Çiçek, herkesin değişmesinden yana olduğu Anayasanın tam 33 yıl, 5 ay, 11 gündür tartışıldığını belirterek, "Ya biz tartışmayı bilmiyoruz, ya sorunu çözmeyi bilmiyoruz, ya da üslubumuzda bir sıkıntı var" dedi ve sözlerine şunları ilave etti:
“7 Kasım 1982'de Anayasa yürürlüğe girdiğinden beri, hatta ondan daha evvelden beri tartışıyoruz ama resmen yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 33 sene, 5 ay, 11 gündür bu toplum, bu Anayasayı tartışıyor. Acaba gerçekten tartışıyor muyuz? Ya da bir yerde bir sıkıntımız mı var? Yani bir ülke, bir toplum; çok önem verdiği, herkesin mutlaka değişmesi lazım dediği bir konuyu 33 yıl tartışır da bir olumlu sonuca bağlayamıyorsa, bir yerde bir eksiklik vardır demektir. Ya biz tartışmayı bilmiyoruz, ya sorunu çözmeyi bilmiyoruz, ya üslubumuzda bir sıkıntı var ya da biz bu işi bilmiyoruz demektir. Tartışmıyoruz, tartışır gibi yapıyoruz, ya da bunun üzerinden ne söyleyeceksek söylüyoruz”.
Şimdi ben buradan kendisine soruyorum.
Siz 32 yıldır siyasi yaşamınızın en az 20 yılında milletvekili idiniz. Meclis Başkanlığı yaptınız. Bugün de hala milletvekilisiniz.
Bir dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu Başkanlığı da yaptınız…
Elinizde böylesine önemli bir silah! Varken neden Anayasa’nın değişmesi yeni bir sivil Anayasa yazılması konusunda bu silahı neden kullanmadınız?
ANAP ilk yılında çok güçlü idi…
Anayasayı değiştirecek önemli bir güce sahipti…
AK Parti’nin de ilk iktidar olduğu dönemde ve ikinci döneminde de Anayasa’yı değiştirecek güce sahipti. Neden değiştirmedi?
Diyor ki,” Toplumun her kesimi yeni bir Anayasa istiyor, yeni Anayasa istemeyen bir siyasi partiye ben rastlamadım. Yeni Anayasa istemeyen bir sivil toplum örgütüne rastlamadım.
Sayın Çiçek diyor ki,” Türkiye siyaseti 33 senedir dön babam dönüyor. Onun için çıkardığımız yasalardan da doğru dürüst sizlere hayır gelmiyor, ülkeye de."
*-****
Bu Türk siyasetinin 33 yıllık döneminin son 15 yılında AK Parti iktidar…
Neden bugüne kadar TBMM’de bulunan veya bulunmayan siyasi partilerle istişareler yaparak 80 Milyon Türk vatandaşından en az 70 Milyonun beğeneceği bir anayasa yapmadınız?
Aklınıza geldi ama o da “benim istediğim Anayasayı kabul edeceksiniz. İçerisinde başkanlık sistemi var olan yeni anayasayı biz istiyoruz. Siz de ‘evet’ deyin istiyorsunuz…
Eğer yeni bir Anayasa yazılacaksa bu dayatmayla olmaz…
Tüm siyasi partilerin, tüm sivil toplum kuruluşlarının görüşleri aynı pota içerisinde harmanlanarak yapılmalı ki, 80 milyon Türk vatandaşından en az 70 Milyonunu temsil edebilsin…
Bu soruları Cemil Çiçek’in yüzüne karşı soracaktım…
Konuştu, soru almadan gitti…
Ancak kendisi TBMM’de yapılacak gensoru oylamasını gerekçe göstererek erken ayrıldığı için buradan sormak zorunda kaldım…
Eğer birileri kendisine bu sorularımı iletirse, vereceği cevap olursa da onu da yazacağıma söz vererek yazımı tamamlıyorum…
Kalın sağlıcakla…
*-*******
“Alternatif 23 Nisan kutlaması yapın”
AK Parti Hükümeti tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlamalarının stadyumlarda değil okullarda kutlanması kararı almasıyla birlikte birçok veliden tepki gelmişti…
O tepkiler bugünde devam ediyor…
Pazar günü akşamı Yenikent Mahallesinde mahalle muhtarının düzenlemiş olduğu “sorun çözme” toplantısına katılan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, “23 Nisan’a, 19 Mayıs’a sahip çıkalım. 23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiştir ve ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya başlanmıştır. Büyük önder Atatürk’ün düşüncesinde çocuklar, milletin geleceğidir. Onlara duyduğu sarsılmaz güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak, millî bayramımız olan 23 Nisan’ları çocuklara armağan etmiştir. Tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni nesillerce öğrenilmesi ve Türk Devleti’nin devamını emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisanlar, önemli birer vesiledir. Biz Odunpazarı Belediyesi olarak 23 Nisan’da alternatif kutlama yapacağız. Tüm sivil toplum kuruluşları da 23 Nisan’ı unutturmamak adına alternatif kutlamalar yapmalıdırlar” çağrısında bulundu…
Bence Kazım Kurt haklı…
Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu bayram geçmişte nasıl kutlanmış ise bugünde aynı şekilde kutlanmalı…
23 Nisan’da İlkokul, 19 Mayıs’ta Orta ve Lise öğrencilerinin stadyumda yaptıkları bir birinden güzel gösteriler hem öğrencileri hem de velilerini ayrı bir duygu yaratıyordu…
Bu duygu yaşatılmalı…
Eskişehir’deki tüm okullarındaki belirli sayıda öğrenciler bir birleriyle tanışarak kaynaşma sağlanmış oluyordu…
Okullar arası diyaloğun da temelleri atılmış oluyordu…
Ben stadyumda 23 Nisan ve 19 Mayıs Bayramı törenlerinde yaptığımız gösterileri üzerinden yıllar geçmiş olsa da hala unutamıyorum.
23 Nisan ve 19 Mayıs’lar asla unutulamaz…
*-*******
FIKRA:
Sinyal
Adamın biri köyün birinin yanından geçerken bir köylü ineğiyle beraber otostop çekiyorlarmış. Adam durmuş almış köylüyü ama ineği ne yapacakları meçhul.
Köylü: "Arka tampona bağlarız o peşimizden gelir" demiş. Düşmüşler yola, derken adam gaza asılmaya başlamış.
50 km... inekte tıs yok.
70 km... inekte tıs yok.
Köylü de: "Benim inek iyi koşar" diye şişiyormuş.
Adam takmış beşinci vitese...
Hız 120 ve inek dilini sallamaya başlamış.
Şoför “Senin inek kesildi, herhalde bak dili bir karış dışarıda” demiş.
Köylü de:
"Sen yanlış anlamışsın o seni sollayacak sinyal veriyor" demiş.