Kocaman bir köy gibiyiz

30 Mayıs 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Eskişehir'e olan tutkum, sevdam ve bu şehre dair hissettiğim aidiyeti uzun uzun anlatmama gerek yok sanırım. Zaten çoğunuz bu şehirden vazgeçmenin ve başka bir şehre uyum sağlamanın ne denli zor olduğunu tahmin ediyorsunuz. Hatta aranızda tecrübe edenler de muhakak olmuştur.

Evet Eskişehir harikulade bir şehir. Evet, Eskişehir içinde yaşayanların ondan vazgeçemeyeceği birçok alışkanlık kazandırıyor insana ve Evet, Eskişehir özgürlük ve yaşam şekli konusunda diğer illere göre biraz daha avantajlı..

Ancak tüm bunlar Eskişehir'in bazen kocaman bir köy gibi olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Buradaki köy benzetmesi şehrin fiziki yapısı, yolları, binaları, ulaşımı falan değil sakın yanlış anlaşılmasın, buradaki köy benzetmesi ruh halimiz, bakış açılarımız ve davranışlarımız ile ilgili.

Bir kere köy ve kasaba insanları gibi herkes birbirini tanıyor. Herkes az çok birbirinin ne yaptığı, siyasi görüşü, duruşu ile ilgili bilgiye sahip olabiliyor bu şehirde.

Yetmiyor köy kahvesinde köyün sorunlarını tartışır gibi işin ehli olmayanlar da dahil olmak üzere şehre dair her şey hakkında, her kişi hakkında yorum, eleştiri, tepki getirebiliyoruz.

Hal böyle olunca köyün delisi olmak da zor olmuyor, köy ağalığına soyunmak da. Üstelik köyün ileri gelenleri gibi şehrin ileri gelenlerini toplamak da pek zor değil bu şehirde.

Hani köylerde bazen babadan oğula devam eden husumetler, gruplaşmalar ve köyün 2 kahvesinde bir araya gelen birbirini sevmeyen gruplar gibi onlarca gruplaşma var bu şehirde. Üstelik her grup şehrin büyük bir kısmını temsil ettiğini söyleyerek, aslında küçük bir gruptan aldığı sinerji ile ahkam kesme hakkını kendinde bulabiliyor. Bu yüzden küçük husumetler bile kan davalarına dönüyor ne yazık ki…
Yine bu alışkanlık nedeniyle karşı tarafın yaptığı her işi kötüleme, gölgeleme, engelleme ya da ‘iş bize düşsün de yapmayayım’ hevesiyle bireysel tatminler nedeniyle gerçekleşemeyen işleri de görüyoruz sık sık.

Bir de gıybet ve dedikodu ile karışık iftira iklimi var ki, onu hiç anlayamıyorum. Kimileri gözüyle görmediklerini bile birilerine insafsızca yüklerken, kimi de masumiyetine kendi bile inanmadığı insanları körü körüne savunma derdinde…

Birbirinin arkasından bu kadar sallayan Siyasetçi, İş Adamı, Spor Adamı, Bürokrat, Gazeteci, STK , Sendika, Oda temsilcisi de bu şehrin zaafları arasında yerini alıyor.

Şehrin bir kısmına yapılan tek bir geçidin, dikilecek tek bir binanın ya da yapılacak 20 metrelik bir yolun bile herkesi ilgilendiriyor olması da, bu tespit için tesadüf olmasa gerek.

Ha, bu durumdan şikayetçi olmayan, bundan beslenen, bu durumdan feyz alanlar da vardır ve elbet olacaktır. Bu söylediklerim kimileri için gayet normal şeyler...

Ama bu şehri benim gibi fazlaca sevip, geleceğini de bu şehirde yaşamak için daha iyisini arzu edenler için, bu kayıkçı sohbetleri biraz ürkütücü olmaya başladı.

Bırakın şehir önüne gelenin ‘ben bu şehrin hakimiyim’, ‘bu şehir benim’, ‘süperman benim istediğimi yaparım’ diyemeyeceği kadar büyük ve prim yapamayacağı bir şehir olsun. Biz akvaryumda büyük balık değil, denizde sıradan, küçük bir balık olmayı deneyelim.
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi