Sadi Seda yazdı
Yıllardır Emirdağlılar Sosyal Dayanışma Kültür Eğitim ve Eğitim Vakfı’nın olağan kongresi bugün yapılacak.
11 yıldır aralıksız Vakıf Başkanlığı yapan Orhan Özkır ile birlikte Olcay Yılmaz ve Murat Kâhya başkanlık için yarışacaklar.
Yıllardır tek adayın çıkması yarış bugünkü gibi heyecanlı değildi.
Vakıf üyeleri başkanlık veya yönetim kurulu üyeliğini bir angarya olarak görerek aday olmazlardı.
Yıllar sonra ilk kez Emirdağlılar Sosyal Dayanışma Kültür Eğitim ve Eğitim Vakfı’nın olağan kongresi bugün üç adaylı yapılacak.
Baktığımızda Emirdağlılar adına bu durum sevindirici…
En azından Vakfa sahip çıktıklarının ve daha aktif bir hale getirmek istediklerinin göstergesi…
Ancak bazen çok adaylı kongreler, özellikle hemşeri dernekleri gibi kuruluşlarda kırgınlıklarda yaratabiliyor…
Geçmişte bunun örneklerini gördük.
Kaybedenler bir dahaki seçime kadar derneklerine adım atmadılar…
Elbette ki bu davranış doğru değil.
O dernek veya vakıf kimsenin babasının tapulu malı değil…
Kişiler gönüllülük esasına göre görev yapıyorlar…
Oda veya profesyonel olarak görev yapan sendika başkanları gibi maaş veya herhangi bir ücret almıyorlar…
Ücret almadıkları gibi görev sırasında yaptıkları pek çok harcamayı da ceplerinden karşılıyorlar…
İşte buna rağmen Emirdağlılar Sosyal Dayanışma Kültür Eğitim ve Eğitim Vakfı’nın olağan kongresinde üç başkan adayını seçimi kazanmak için kıyasıya bir yarış içerisine girmelerinden dolayı kutluyorum…
Ben Emirdağlı değilim…
Yıllarca Emirdağlılarının içinde bulundum…
Ekmeklerini yedim, sularını içtim…
Aynı havayı soluduk, aynı tasa kaşık salladım…
Çeyrek bile olmasa da Emirdağlı sayılırım!
Bu nedenle bu seçimde benim gönlümden geçen isim Murat Kâhya.
Kendisini çok yakın tanımıyorum…
Bir gün olsun aynı masada oturmadık…
Bir bardak çayını da içmiş değilim…
“Peki, tanımadığın kişinin neden kazanmasını istiyorsun?” diye soracaksınız…
Haklısınız…
Diğer adaylar Orhan Özkırış ve Olcay Yılmaz ile de samimiyetim yok…
Onlarla da bir masa etrafına oturup birlikte çay bile içmiş değilim…
Ancak çok yakın tanıdığım, aileden birileri diye saydığım Emirdağlı dostlarımın pek çoğunun gönlünden geçirdiği aday olduğu için belki de.
Gönlümden geçmesinin birinci nedeni bu…
İkinci nedeni ise ki bende daha ağır bastı.
Birçok derneğin veya vakfın gelir yetersizliği nedeniyle kiralarını bile ödemekte sıkıntılar çektiklerini biliyorum.
“Bir dönem için aday olacağım. Bu dönem içerisinde hemşerilerimin Vakfın kapısının açık olduğu saatlerde bir araya gelerek sohbet edecekleri, bir birleriyle daha yakından kaynaşacakları, kültür ve sanat etkinliklerinin de gerçekleşebileceği 2-3 katlı bir bina yaparak Vakfa bağışlayacağım.”
Her ne kadar Emirdağlı değilsem de…
Bugünkü Vakıf binasına bir gün dahi adım atmasam da, bir başkan adayının “bir dönem için aday olmak istiyorum”,”Vakfa 2-3 katlı bina kazandıracağım” demesi önemli…
Bu yazıyı yazarken tamda sonunu bağlayacağım sırada Emirdağlıların önemli bir ismi telefon etti:
“Sadiciğim birkaç gün önceki yazını okudum. Adayların bir isim üzerinde birleşmelerini önermişsin. Bende diyorum ki bu isim neden Orhan Özkır değil. 11 yıldır başkanlık yapıyor. Herkesin sevdiği saydığı bir isim. Bugüne kadar da kimseyi kırmış değil. Hemşerilerinin gerek şehir içerisinde gerekse şehir dışında olsun işlerinin çözüme kavuşmasında hep yardımcı olmuştur. Bende Murat Bey ile Olcay Beyi Orhan Bey’in listesinde birleşmeye davet ediyorum” dedi.
“Bunu yazmaz isen Emirdağlıların gözünde, yüreğinde, beynin de sen tarafsız değil, Murat Bey’e şartlanmış bir gazeteci olarak kalırsın” diye de mesaj verdi.
Vakıf başkanı kim olursa olsun beni çok ilgilendirmiyor…
Yukarıda da belirttim.
Önce Emirdağlı değilim…
İkincisi ise Vakfa üye kaydım yok.
Bu nedenle oy hakkımda yok.
Ben sadece dışarıdan baktığımda gördüğümü yazdım.
*-********
Eskişehirspor ve Samet Hoca
Akhisar beraberliğiyle Eskişehirspor’un ligde kalma umutları da azalmıştı.
Yine de “bir umut daha var” diyerek Kayserispor ile deplasmanda oynanacak maçın sonucunu beklemeye başlamıştık.
“Deplasmanda Kayserispor’u yenip üç puan alırsak daha sonraki maçlara daha moralli çıkar ve bu moralle de bir galibiyet serisini yakalayabiliriz” diyorduk.
Ama beklentimiz, umutlarımız maalesef suya düştü…
Kötü Kayserispor karşısında korkak ve ondan daha kötü futbol sergileyen Eskişehirspor 0-0 berabere kalarak ligde kalma umutlarını iyice tüketti…
Teknik Direktör Samet Aybaba, Akhisar maçında olduğu gibi Kayserispor maçında da rakibi iyi etüt edemedi…
Akhisarspor karşılaşmasında olduğu gibi, Kayserispor deplasmanında da gol atacak ve takımı ayakta tutacak futbolcuları tek tek yedek kulübesine çekti…
Oyuna giren futbolcular, çıkanlardan daha üstün bir futbol ortaya koyamayınca belki de bir şans golüyle de olsa kazanabilinecek maç berabere bitti.
Bir sezonda üç teknik adam ile 26 yeni futbolcu geldi Eskişehirspor’a…
Bu rakamlara baktığımızda Eskişehirspor Kulübü tarihinde yaşanan tarihi bir rekor!
Bu rekoru yaşatan Eskişehirspor Kulübü Başkanı Bay Mesut Hoşcan’a çok teşekkür ediyorum!
İnanıyorum ki bundan sonra bu rekoru kırmak kolay olmayacak…
“Halil Ünal’dan bu kulübü daha iyi yöneteceğim” diyerek Eskişehirspor’un başına gelen Bay Mesut Hoşcan bugün yaşattıklarından dolayı nasıl eleştiriliyorsa, bu eleştirilerin aynısı ona destek veren, ona inananlara da yapılıyor…
Kasımpaşa karşısında alınan mağlubiyetten sonra hem Teknik Direktör Samet Aybaba hem de Bay Mesut Hoşcan,”artık bundan sonra puan kaybına tahammülümüz yok. Her maç bizim için final. Her maça üç puan kazanmak için çıkacağız. Eskişehirspor ligden düşmeyecek” türküsü söylemişlerdi.
Son iki maçtan sonra bu türküyü bile söyleyemez oldular.
Artık onlarda Eskişehirspor’un ligden düştüğüne inanıyorlar…
Galatasaray karşısında alınacak beraberlik dahi Eskişehirspor’un işine yaramaz.
Mutlak ama mutlak üç puana ihtiyaç var.
Can çekişmekte olan Eskişehirspor’u belki hayatta kalmasına çare olabilir.
Sarı-Kırmızılı takım şampiyonluktan koptu…
Ancak UEFA tarafından “bir yıl Avrupa yasağı” konulduğundan cezayı bu sezon en kötü şartlarda ligi dördüncü olarak tamamlayarak çekmek istiyor…
Gelecek yıl lig şampiyonu olarak tekrar Avrupa Şampiyonasına gitmenin hesapları yapılıyor..
Bu nedenle her ne kadar kötü futbol oynasa da, moralsiz de olsalar Galatasaraylı futbolculara baktığımızda Eskişehirspor’dan çok daha üstün ve yetenekliler…
Son haftalarda almış olduğu başarısız sonuçlarla lige kalma umutları giderek tükenen Eskişehirsporlu futbolcuların, Galatasaray takımını Eskişehir’den puansız göndermesi zor…
Elbette hiçbir maç oynanmadan ne kazanılır ne de kaybedilir…
Ancak kâğıt üzerinde Sarı-Kırmızılı takım galibiyete daha yakın gözüküyor…
Kazanılması halinde Siyah-Kırmızılı kulüp halkaların sonuncusunun ucundan zar zorda olsa tutmaya devam edecek…
Ama son iki haftadır ortaya konulan futbol Galatasaray maçı öncesi bana galibiyet umudu vermiyor.
İnşallah ben yanılırım.
Yanılmayı da çok istiyorum.