Çarşamba günü Murat Taşkın’ın köşesinde okuduk. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Eskişehir programında Tuncelililer Derneği’ne ziyaretin bir grup tarafından iptal edildiği ile ilgili söylentileri dile getiren Taşkın, “Umarım bu duyduklarımız dedikodudur” diyordu.
Tabi bu durum hiçbir zaman ispat edilecek bir durum değil. “Dedikodu” denilecek, “Senaryo yazanlar çok” denecek, belki İnkâr da edilecek, belki en fazla “Tesadüf” ya da “Yanlış anlaşılma” denilecek ama kazın ayağı o kadar iyimser değil.
Şu bir gerçek ki; CHP’de bir grup “Ahmet Ataç’ın takdir edileceği ya da puan kazanabileceğini düşündüğü hiçbir programı CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ziyaretine dâhil etmek istemiyor”.
Tuncelililer Derneği ziyareti de, “Ataç’a övgü gelmesin” diye allem edilip kalllem edilip engelleniyor Kılıçdaroğlu’nun programı için önerilen ve toplumun çeşitli kesimleriyle bulaşabileceği Tepebaşı bölgesindeki başka ziyaretler de...
Geçmiş dönemden gelen tavırları da bilen, yaklaşımı da bilenlere bu durumun ‘dedikodu’ olarak yansıması çok mümkün değil. Herkes böyle bir şey duyduğunda, Ataç işin içinde olduğunda, ona karşı kendi partisinin bir grubunun böyle bir takıntısının olduğunu düşünüyor ise… Orada asıl düşünmesi gerekenler bu işi organize edenlerdir. Partinin üst yönetimidir, karar vericiler ve yönlendiricilerdir.
Referandum için böyle çalışılacak ise, organize komitesinde bazı kişisel takıntılar, parti idealinin önüne geçecek ise Kılıçdaroğlu’nun gelmesinin de, ‘Hayır’ kampanyası yapmanın da anlamı yok. Hatta hiçbir şey yapılmasa daha çok puan yazar diye hissediyorum.
DDY’nin işi peyzaj yapmak mı?
AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü bugünlerde çok aktif. Referandum sürecinin hakkını veriyor dersek yanılmayız. Lakin bu aktif tempo içinde haklı söylemleri kadar haksız olduğunu düşündüğüm söylemleri de var. Bunlardan biri de Hızlı Tren hattı üstündeki alanla ilgili söylemleri.
Bu alanda sürekli gündeme gelen çöp sorunu ile ilgili Tepebaşı Belediyesi’ne suçu atan Ünlü, “e gelsin toplasınlar. Alan TCDD’nin ama çöp toplandı diye cezamı kesilecek “ minvalinde açıklamalar da bulundu.
Bu konu hakkında Ünlü’yü haklı bulanlar da vardı. Hatta “TCDD’nin işi çöp toplamak mı? Çöpü Belediye toplamalı” diye kulağa mantıklı gelen açıklamalar da.
Doğru bence de TCDD’nin görevleri arasında çöp toplamak olmamalı. Ancak ve ancak TCDD’nin görevleri arasında peyzaj düzenleme, çevre düzenlemesi de olmamalı o zaman. Ya da alanı devretme konusunda yapılan tekliflere sıcak bakmayarak, sonra o alandaki sıkıntı için topu Belediye’ye atmak mantıklı değil. Bu yüzden bu konuda Ünlü’ye katılmıyorum.
Bir de Belediye stadyumu temizliyor diye Odunpazarı Belediyesi’ne yapılan suçlamalar, “Reklam yapıyor” söylemlerinden sonra herhangi bir Belediye’nin İktidar’ın bir yatırımına destek vermesi, temizlik yapmaya kalkışması da çok kolay olmasa gerek. Bu yüzden bence ya TCDD alandan vazgeçip devretsin Belediye’ye ya da kendi göbeğini kesip, çareyi başka yerde aramasın.
Hani ağaç sevdalıları nereye kayboldu?
Yakın geçmişte Hamamyolu Projesi ile ilgili bölgedeki ağaçların oradan deplase edilmesine büyük tepki gösteren, hassas, çevreci bir grup vardı.
Bu durum, duyarlı yaklaşım bizi sevindirmiş, çevre ve gelecek adına umutlandırmıştı. Gel gelelim bu olay soğurken aynı yaklaşımı görmeyi umduğumuz yerlerde ne yazık ki bu tepkileri, bu yaklaşımı göremiyoruz.
Mesela şimdi yerine yenisi inşa edilecek Halk Kütüphanesi’nin orada akıbeti merak edilen 7,8 ağaç vardı. Vardı diyorum çünkü bir kısmı artık yok. Bildiğim kadarıyla orada yıllardır ayakta duran Sedir, Ladin ve Çam ağaçlarının proje dâhilinde tamamı yok olacak.
Zaten gövdeleri üzerine yığılan enkaz yüzünden sıkıntılı zamanlardan geçen ağaçların akıbetini sorgulamak yok mu?
Sayıları mı az? Yoksa projeyi yapan farklı olduğu için mi ses çıkaran yok.
Geçtim tepkiyi, merak eden bile olmaması düşündürücü… Oysa çok umutluyduk.