Keser döndü sap döndü

Eskişehirspor’u şike yapmakla itham eden Trabzonspor camiası, uzun müddet 400 bin Avroluk borcumuzu bahane ederek, transfer tahtasını açmamızı engelliyordu. Gerçi bizim de uçan kuşa borcumuz vardı. Trabzon tarafı imza verseydi bile transfer tahtasını kolay kolay açamazdık. Ancak mesele bu değildi. Asıl mesele Trabzonspor camiasının içinden çıkan bazı kendini bilmezlerin Eskişehir’e yaptığı hakaret ve aşağılamalardı.
Siz futbolda temiz ahlaktan bahsediyorsanız, önce dönüp de nasıl şampiyon olduğunuza bakın. Hani görücüye gidince, “Allah’ın emri, Peygamberin kavli”yle kız istenir ya. Hah! İşte o hesap, “Saray’ın emri, Futbol Federasyonu”nun kavliyle şampiyon olan Trabzonspor borç batağına saplanmış durumda.
Son olarak 10 futbolcunun menajeri, paralarını alamadıkları için Trabzonspor’u dava etmiş.
Şimdi oturup da “Oh olsun” diyecek tıynette değiliz. Bizim yaşadığımız maddi sorunları başkalarının yaşamasına üzülürüz. Ancak Trabzon camiasında da bazı kişiler, “Eskişehirspor’a oh olsun!” diyordu. En başta Trabzonspor’u bırakıp kaçıp giden başkanları Ahmet Ağaoğlu’nun tavırları bu yöndeydi.
Trabzonspor’un müteahhit başkanı Ahmet Ağaoğlu, ne zaman Eskişehirspor’un adı geçse, “Sap döner, keser döner” diyordu. İşte kader, o keserin sapını Ahmet Ağaoğlu’na doğru döndürdü.
 
Çok iyi biliyoruz ancak…
Tepebaşı Belediyesi ve Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi iş birliğinde düzenlenen söyleşinin konuğu Nasuh Mahruki oldu. Jale Nur Süllü’nün de katıldığı söyleşide deprem gerçeği masaya yatırıldı.
Türkiye, 1999 yılında genç bir dağcı olan Nasuh Mahruki’yi tanımıştı. 99 Depreminden sonra ülkemizin çok ciddi bir arama kurtarma ekip eksiği olduğunu görmüştük. O zamanlarda Mahruki ve kendisi gibi çok kıymetli olan dağcı arkadaşlarının oluşturduğu AKUT, bizler için gurur kaynağı olmuştu.
Aslında Nasuh Mahruki hepimizin bildiği gerçekleri dile getirdi. Ülkemizdeki fay hatlarının tamanının güzergahının bilindiğini belirten Mahruki, bu hatların ne boyutta ve ne sıklıkta deprem ürettiğinin de çok iyi bilindiğini söyledi.
“Bölgede de yıkıcı bir deprem olacağını biliyorduk. Çok iyi biliyorduk” diyen Mahruki’ye katılmamak olanaksız.
Gerçekten de deprem bölgesinde olduğumuzu, nerelerde kaç şiddetinde deprem olacağını çok iyi biliyoruz. Ancak bütün bunlara karşın para kazanma hırsımız baskın geliyor ve dayanıksız binalar yapıyoruz.
Maalesef millet olarak bilimi değil de hurafeleri dinlemeye eğilimliyiz. Nasuh Mahruki gibi saygın insanların uyarıları bir kulağımızdan giriyor, öbür kulağımızdan çıkıyor. Öte yandan, “Allah ile konuştum, Adıyaman’ı depremden uzak tuttum” diyen hokkabazlara inanıyoruz. Zaten başımıza ne gelirse bu tip sahtekarlar yüzünden gelmiyor mu?
 
Eskişehir dönüm maçında 
1954 Kelkit galibiyetiyle birlikte kümede kalma umutlarımız arttı. Kendi evimizde oynadığımız Karaköprü maçından sonda üç maça çıktık. 24’üncü hafta Karşıyaka’yla 1 – 1 berabere kalmıştık.. Ayrıca 23’üncü haftadaki Edirne deplasmanından da 1 – 2’lik galibiyetle ayrılmıştık. Yani 3 haftada 7 puan toplamayı başardık. Şimdi önümüzde Yomraspor maçı var. Puan tablosuna şöyle bir bakan bile söz konusu maçın ne kadar önemli olduğunu görür.