Kaybedenler Kulübü

Soner Yüksel yazdı

29 Eylül 2017 10:07
A
a
Sütiş Eskişehir
Kimse kimseyi dinlemese de dinlermiş gibi gözüküyor. Bu yüzden kimse kimsenin dediğine bakmıyor. Anlamaya çalışmıyor, ikna olmak gibi bir güdüsü de, hevesi de yok ve ne yazık ki olmayacakta.
Eskişehir’de öyle bir iklim yaratmışız ki bizler, medya, spor, siyaset, stk, bürokrasi diye uzanıp giden belli bir sarmal içinde şehrin yüzde 5’i kadar bile değilken tüm şehrin bize odaklandığını düşünür hale gelmişiz.
Bu aura o kadar güçlü bir ego oluşturmuş ki kimilerinde, ağzından çıkan her sözün tek doğru, başkalarının söylediği her şey ise külliyen yanlış gibi hissettiriyor kimilerine..
Ayağı bir kere Yeşiltepe ya da Gökmeydan sokaklarına değmeden tüm şehrin onun peşinden gittiğini düşünenler mi dersin, yoksa 1 sene öncesini unutup 1 sene sonrasında ne olacağını aklına getirmeyenler mi?
Ben yaptım oldu diye başkasının dostane tavsiyelerini düşmanca algılayan mı ararsın? Yoksa dinlemeye bile gerek duymadan hatta herhangi bir durumda neden diye sormadan bakarız, hallederiz diyeni mi?
Demem o ki biz Bursa ile kıyaslandığımız yıllardan Kütahya ile yarışır hale neden geldik diye sormadığımız gibi yarın öbür gün bu küçük, kişisel hesaplarla hareket etmenin ve sürekli kan davasına dönüştüğünü de unutuyoruz. Bu işlerin rövanşları nedeniyle genel anlamda birbirimizi değil şehri, şehrin önemli kurumlarını, odalarını, derneklerini vs. itibardan yoksun bırakıp sıradanlaştırıyoruz.
İş yapanlar birbirinden nefret ediyor, birbirinden alışveriş yapmamak için daha fazlasını dışarıdan temin edecek kadar amatör. Yöneticiler kendinden sonra başkası geleceği ve geleneğe uyacağını unutarak hep öncesinden şikâyetçi. Siyaset zaten bitik, yitik ve kendi içinde bile saklayamayacak kadar gereksiz sosyal demokrat, ya da ses çıkartamayacak kadar gereksiz biat nedeniyle arızalı.
Önemli isimlerin etrafıysa yanlışı söylemek ve düzelttirmek yerine yanlışı savunup suç ortağı olarak nemalanmayı tercih eden bir sisteme dönüşmüş. İtiraz edenin aforoz olduğu bir sisteme hem de.  
Liyakat sadece en büyük klişemiz değil en büyük gerçeğimiz. Yetenek bile geçerli akçe değil bu şehirde. Bir şaire defter verip hadi akşama kadar buna 40 tane şiir yaz diye bekleyenler var.
Şehirde 10 firma sayamayanların Sanayi analizi, 2 soru soramayanların gerçeğin peşinde, 3 kitap okumamışın devrim yaptığını zannedenlerle bu iş olmayacak. Çok partili süreçten bu yana siyasi eğilimleri bilmeyenlerin siyasi sentez yapmaya çalışması, sürekli bütün yerine tekil üzerinden gidip herhangi bir ismi kısa süreli kahraman yapma hevesi ve kısa süre sonra kötü adam yapma hızı ile bizden bir ŞEY olmaz.
Peki, bu kadar birbirini dinlemeyen, hakir gören, amaann diye geçiştiren insan arasında bunları yazmanın ne faydası var diye düşünebilirsiniz. Haklısınız da henüz bir faydasını görmedik ama sorunun çözümünü dinlemeyenlere en azından sorun tespitini yapmak da bir mesleki sorumluluk değil mi?
Kimse değilken bizim ulaştığımız Büyükşehir mertebesine bugünlerde bu şehre dar gelmeye başladıysa biraz eşelemek lazım vicdanı. Yoksa  Kaybedenler Kulübü’nün 1 milyonluk en büyük namzeti olacağız bu gidişle.
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
hasan gul 30 Eylül 2017 03:14

onu 18 yildir sehre civi cakmayip hazir tarlayi park yapmayi proje diye yutturanlara sor.elalem once tirilyonlar harcayip tarla elde ediyor ve park yapiyor hic bir yerdede reklamini yapmiyor.cunku park proje degildir.kasabalar bile yapiyor.biraz gezin ve gorun halimizi

0 1 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi