Hani insanları artistlere benzetirler ya...
“Adama bak, Ayhan Işık gibi…”
Yereldeki bazı yazarlar da yaygındaki bazıları ile yakıştırılır...
Örneğin “Ahmet hakan gibi yazıyor” derler...
Ya da “Sadettin Teksoy..”
Olmadı..
“Hasan Pulur…”
Birini de biz yakıştıralım…
“Katibim” köşe başlığı ile son haber de yazan “İsmail Hakkı Demirci”, zaman zaman “Selahattin duman” gibi döşeniyor
Daha birlikte çalışırken bir yazısını kısaltarak uyarmıştı
“Okunmasını istiyorsan kısa yaz…”
Hemen ikinci yazısında takmıştı:
“N'olacak? Ak saçlı sünnetçi!”
Geçenlerde aynı uyarıyı bir kez daha yaptık
Sen misin uyaran?
Almış kalemi elime ve meydan okumuş bize:
“Benden daha kısa yazabilirsen bir duble rakı ısmarlarım yazamazsın rakımı içerim…”
Ve de köşesinde Bekir Coşkun'un “Çankaya kurtuldu!” başlıklı yazısını almış
Bekir ustanın son satırı şöyleydi:
Çankaya kurtuldu ya Türkiye
Üç yıldızı koymuş İsmail ve kendi çok kısa yazısını dile getirmiş
“Amin”
***
Biz de “Katibim” gibi yapıp, sonra kendi görüşümüzü aktaralım:
İnatçı ihtiyar arkadaşına takılmış
“Artık önünü bile görmüyorsun, dinle de bir gözlük al…”
Diğeri inat:
“Sen ne diyorsun bee! karşıdan gelen kediyi görmüyor musun? bak tek gözü görmüyor!”
Arkadaşı gülmüş ve “Kedi bize doğru gelmiyor” demiş:
“Arkası dönük gidiyor!”
***
Okurlar hakem olsun gelelim bizim yazımıza:
“SON”
Cumartesi öyküsü
Kim bu delikanlı biliyor musunuz
Yıl 1726
Paris’te “Sull dükü”nün konağında bir akşam yemeğindeyiz.
Soylu sınıftan birçok kimse oradadır. Aralarında yazar ve sanatçı olarak burjuvalar da var. Bir kuş sütü eksiktir sofrada. Kaliteli Fransız şaraplarının dilleri de çözdüğü bir ortam…
Parlak kültürü, ince zekası, konuma sanatındaki hünerine bakıp “kadın-erkek” soyluların nicedir bağrına bastığı bir genç, konuyu yakalamış, dakikalar hem de yüksek perdeden konuşuyor…
Çağrılılar arasında “Rohan Şövalyesi" de vardır
Bir ara söze karışır ve düşüncelerini söyler. Delikanlı mısın bu düşünceyi de acımasızca hırpalar! Şövalye de dayanamaz ve herkesin duyacağı biçimde sorar:
“Söylediklerime karşı çıkan da kimdir?”
Tanımaz olur mu? Biliyordur aslında.
Nitekim daha önce bir iki tartışması da olmuştur delikanlıyla. Amacı aşağılamaktır…
Genç adam konuşmasını hemen keser ve kendini tanıtır:
“Efendimiz cafcaflı bir ad taşımayan biridir o ama taşıdığı adı da saydırtmasını bilen bir kişi!”
Nasıl olur?
Bu haddini bilmezliktir şövalye karşısında!
Herkes donakalmıştır.
Beyzade, sofradan kalkıp terkeder toplantıyı.
Bir burjuva parçasını düelloya davet edecek değil ya!
Adamlarına emir verir. Geceleyin bir yerde kıstırıp eşek sudan gelinceye kadar dövmelerini söyler.
Ancak bir uyarıda bulunur:
“Sakın başına vurmayın daha dişe dokunur şeyler çıkabilir bu kafadan!..”
Kim bu delikanlı biliyor musunuz?
“Geleceğin ünlü voltaire'nin ta kendisi...”
Brezilya maçından önce
Vişnelik'teki iddia bayinin önünde, bir genç bir genç telefonla soruyordu:
“Türkiye - brezilya maçına ne oynayayım?”
Kulak misafiri olduk ya, “yardımcı olalım” dedik...
Genç heyecanla “Ne olur abi” dedi...
Tebessüm ettik ve uyardık:
“Bu maçı tahmin edemiyorsan, sen bu iddia işini de bırak kardeşim!.."
Günün incisi
Her şeyi verebilecek kadar güçlü olan insan, her şeyi alabilecek kadar da güçlüdür.
Özdeyiş
İyi ve temiz bir kalbe sahip olmak ,saray tahtına sahip olmaktan daha iyidir...
Günün balı
Kişilikli olmak, kimse göremediği zaman da doğru olanı yapmaktır
J.C.Watts
Cuk
Her akılsıza hayran olacak başka akılsız bulunur…
Hanri Benazus
Gerilim
Anlatmaya gerek yok, böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz… Zaman akıp giderken “Yeni Türkiye” bize “eski Türkiye’yi” aratıyor
Hikmet Çetinkaya
Kıssa-dan
Sandık olmak için sürekli iddia ettikleri gibi “demokratik” bir gerek değil, iktidarlarını sürdürmek içinbir araç… O kadar!...
Cüneyt Arcayürek
Günün sorusu
Kamuoyunda “Ak Saray “olarak adlandırılan Cumhurbaşkanlığı binasının altında gizli geçit olduğu iddiası doğru mudur?
Sezgin Tanrıkulu (CHP milletvekili)
Babam olmuyor, boğa gerek!
Köyde 8 yaşındaki Ali, sabahleyin erkenden ineğini alıp çıkmış evden. Yolda sabah namazından dönen imamla karşılaşmış.
“Erken erken nereye böyle Ali” diye sormuş imam...
Ali, gayet ciddi bir yüzle yanıt vermiş:
“İneği boğaya çektirmeye götürüyorum imam efendi..."
İmamın kaşları çatılmış:
“Sen götürüyorsun ha! babam yok muydu evde bu işi görmek için?”
Ali biraz duraksadıktan sonra “Babam olmuyor imam efendi” demiş:
“Mutlaka boğa gerek..."
Bu sefer de babam
İki eski dost karşılaşmışlar, biri “Daha evlenmedim” diye başlamış:
“Hangi kızı anneme gönderdimse, hiçbirini gözü tutmadı. Geçen yaz turmayı gözünden vurduğumu sandım. Çünkü kız anneme benziyordu ama yine olmadı!"
Neden?
“Bu sefer de babam istemedi!"
Çözüm sürecinin yararı!
Birbirimize soruyoruz:
“Çözüm süreci hepten mi başarısız oldu?"
“Hayır” diyor Melih Aşık:
“Tayyip Erdoğan ve Öcalan bu süreçten hayli kârlı çıktılar..."
-Sağlanan geçici barış ortamı sayesinde “Erdoğan” seçimlerde huzuru sağladı, puan aldı.
"Öcalan"a gelince… İmralı mahkûmu çözüm süreci sayesinde dirildi, Kürt hareketinin lideri olarak kendisini kabul ettirdi. Bu süreçte HDP ve kandilde epey itibar ve önem kazandılar.
PKK, Türk devleti'nin karşısında “Taraf” unvanını kavuştu.
"Olan kime mi oldu?"
Türkiye’ye... Terör tehdide arttı. Ülke bölünme eşiğine geldi. Güneydoğu el den çıkmak üzere...
Günün olayı
AKP hükümeti Suriye'den gelenlere iş bulacakmış!
Böyle bir becerileri varsa milyonlarca Türk gencini yıllardır iş diye kıvrandırıyorlar...
Akif Kökçe
Günün biberi
Erdoğan "Ciklet alır gibi cep telefonu alıyorlar" diye vatandaşı eleştiriyor.
Vatandaş ciklet alır gibi “villa, saray, uçak, gemicik” alan siyasileri kendisine örnek alıyor demek...
Günün Sözü
Dünyada iki büyük facia vardır.
Birincisi insanın istediğini elde edememesi, diğeri de etmesidir...
Günün şiiri
Kapalı çarşı
Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin
Sandık odalarında
Senin de dükkanın öyle kokar işte
Ablamı tanımazsın
Hünriyette gelin olacaktı, yaşasaydı
Bu teller onun telleri
Bu duvak onun duvağı işte
Yap bu camlardaki kadınlar?
Bu mavi mavi
Bu yeşil yeşil fistanlı
Geceleri de ayakta mı duruyorlar böyle
Ya şu pembezar gömlek?
Onun da bir hikayesi yok mu?
Kapalı çarşı deyip de geçme
Kapalı çarşı, kapalı kutu...
Orhan Veli (Varlık 1947)
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...