Bakalım bu sorulara, Ramazan Karamanlı’nın yanıtları ne oldu…
Geçtiğimiz günlerde Teknik Küçük Sanayi Sitesi’ne (TEKSAN) yolum düştü. Bir iş yerinde çay içerken, TEKSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve AK Parti Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi Ramazan Karamanlı içeri girdi. Esnafı ziyaret ediyormuş. E, başkanı bulmuşken yakasına yapışmak gerekir öyle değil mi?
*
Hemen kısa bir söyleşi yaptım…
TEKSAN esnafının en çok şikayetçi olduğu konu…
Odalar ve politikacılarla ilişkiler…
Yerel seçim süreci…
Sorular bunlardı…
*
Bakalım bu sorulara, Ramazan Karamanlı’nın yanıtları ne oldu…
*
Başlayalım…
*
En çok iletişim kurduğunuz, iş birliği yaptığınız odalar hangileri?
R. Karamanlı: Ticaret Odası ve Sanayi Odası TEKSAN’la yakından ilgileniyor. Bizi ciddiye alıyorlar ve esnaf yerine, tüccar yerine koyuyorlar sağ olsunlar. Mesela bir bakan ya da bizleri aydınlatmak için bir profesör geldiğinde, esnaf temsilcisi olarak bizleri de davet ediyorlar.
‘ÇAĞIRILAN YERE GELİRİZ’
Ama Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinin bizimle kesinlikle bir iletişimi yok. Ancak gelin görün ki en çok üye de onun. Diyor ki Ekrem Birsen: Biz çağırılan yere geliriz. Yani böyle bir ego olabilir mi? Şu anda bize kayıtlı 772 esnaf var, aşağı yukarı 500 tanesi Esnaf Odaları Birliğinde. Gerisi Ticaret Odasında, az da olsa Sanayi Odası üyemiz var. Yani bizi hiç ziyaret etmiyor, esnafımızın yanına gelip bir hal hatır bile sormuyor.
METİN GÜLER’İN KATKISI
Biz iyi geçinelim dedik bu arkadaşımızla. Halini hatırını soralım edelim… Ama o bize Allah için bir kere dönüp bakmadı. Tabi ne yapalım, bizimle ilgilenmiyor diye ağıt mı yakalım… Biz hizmetlerimizi yaptık Teksan’a ve üyelerimize. 2014’ten bu güne bozuk olan yollarımızı yaptık. Metin Güler ve bazı siyasetçilerimizin katkılarıyla 112 ambulansı getirdik. İnşaat aşamasındaki camimizi, esnafımızın ciddi katkılarıyla bitirdik.
*
Ekrem Birsen’in üyelerinize karşı olan bu tavrının özel bir nedeni olmalı…
R. Karamanlı: Şöyle anlatayım… 2018’deki seçimle birlikte tekrar göreve getirdi üyelerimiz bizi. Tabii o sırada siyasi ortam da sıcak. Ben Volkan Doğan’la birlikte çalıştım. Zaten ‘Volkan Doğan varsa biz çalışırız’ demiştim o süreçte. Bu sırada Volkan Doğan’ın adaylığı sürüncemede kalınca, bu sefer Suat Er çıktı ortaya. O da bize yakın bir isimdi o zamanlar. Ama biz Suat Er’i desteklemedik; Çünkü bir kere Volkan Doğan’la yola çıkmıştık, yarı yolda bırakmak olur mu? Zaten daha önce Suat Er’in Emek Mahallesi’ne muhtar bile olamayacağını söylemiştim.
HERKES HADDİNİ BİLECEK
Yani İslam’ın şartı 5, haddini bilmeyen 6! Mesela benden Odunpazarı Belediye Başkanı olmaz. İnsan kendini bilecek, haddini bilecek. Bakın o dönem bana da gaz verdiler: Sen Odunpazarı’na aday olmalısın, oda başkanı bir abin de var (Adnan Karamanlı). Ama olmaz, herkes haddini bilecek. Her yere zıplamayacak. Siyaset ayrı bir şey.
‘İLAN OLAYI’ DENGELERİ BOZDU
Tabii bir de ilan meselesi var. Güya Emirdağlılar Suat Er’i başkan olarak görmek istiyormuş. Bu ilandan kimsenin haberi yok ne hikmetse. Hatta abim de Suat Er’in başkan olduğu Kredi Kooperatifinden tepki olarak istifa etmişti o dönemde. Daha sonra Doğan’ın adaylığı açıklandı, benim de meclis üyeliği adaylığım açıklandı. Durum böyle olunca Suat Er’le dengelerimiz bozuldu.
EKREM BİRSEN TARAF OLDU
Abim biraz ortalığa baktı, durumun sıkıntılı olduğunu gördü, Ekrem Birsen’in başkanlığını yaptığı Esnaf Odaları Birliğinden de istifa etti. Ama bu arada Ekrem Bey, Suat Er’in emrinde, direkt taraf oldu. Bunu da herkes biliyor zaten. Bunlar pastayı paylaşıyorlar herkesin bildiği gibi.
*
Yani bir insan, başka bir insanı destekleyemez mi? Taraf olamaz mı? Bunda ne gibi bir gariplik var ki?
R. Karamanlı: Şöyle… Şu etik değil mesela. Ben burada oda başkanlığı yapıyorum. Başka bir oda başkanı veya başka bir kooperatif beni çağıracak ve diyecek ki: ‘seni yönetim ya da denetim kuruluna alıyoruz.’ Bu işin içinde rant yoksa ne var? Bu iş etik mi? Şimdi, Ekrem Birsen, Kredi Kooperatifinde denetim kurulu üyesi. Ama her toplantıda Suat Er’in yanı başında; ama sen yönetim kurulu üyesi değilsin ki. Bu işin neyi? Ben biraz araştırdım, 3 bin lira maaşı var. Şimdi 3 bin lira için bunu yapma. Şimdi hem Ekrem Birsen, hem Suat Er ciddi maaşlar alıyorlar. Akrabalarını da odalara yerleştirmiş, ciddi maaşlar veriyorlar. Yani anlayacağınız meslek edinmişler oda başkanlığını, gelir kapısı, rant kapısı olarak görüyorlar…
VERGİ NUMARALARI YOK MU?
Diyorlar ki: Milletvekili maaşı yüksek. Yahu, bu arkadaşların maaşları milletvekillerinden yüksek. Şimdi bir de Ekrem Birsen’in mesleği bile yok. Şu anda hiç vergi numarası da yok, ben araştırdım bunları. Ama yasada şu var. Bir dönem aday olduğunuzda vergi numaranızın olması gerekiyor. Bir odaya da üye olması gerekiyor başkan adayı olması için. Geçen dönem elektrikçilerden olmuş, nasıl olduysa… Bu dönem hiçbir yerden olmamış. Bir daha olursa, işte yönetim kurulu üyeliği… Neyse onu da Suat Er ayarlayıverir zaten… Ha bir de bu arkadaşlarımızın vergi numaraları varmış gibi görünüyor, ama birilerinin adına.
*
Ekrem Birsen size siyaseten cephe aldı, öyle mi?
R. Karamanlı: Yani… Hadi bunların hepsini geçtim. Herkes siyaset yapabilir. Farklı isimleri destekleyebilir. Bu demokrasidir bir yerde. Ama yani sırf Suat Er’i desteklemedik diye bütün bir Teksan esnafına böyle sırt çevrilir mi? Buyursun gelsin, bir ziyaret etsin, halimizi hatırımızı sorsun; esnafımızın beklentisinin ne olduğunu dinlesin. Gönül işi yapsın, gönül. Hepimiz bu makamlara hizmet için gelmiyor muyuz? O zaman gereğinin yapılması lazım, değil mi?
EN FAZLA ÜÇ DÖNEM YAPILMALI
Şimdi artık bu arkadaşlarımız uzmanlaştı işlerinde. Hani Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan diyor ya; çıraklık, kalfalık, ustalık… Ama bu isimlerin o dönemleri de bitti. Bu isimler eğitici ustalığı aldı; doçentlik, profesörlük falan aldı. Bu arkadaşların artık buralardan gitmeleri lazım, değişmeleri lazım. Esnaf, artık bunun farkında. Ben şu görüşteyim. Üç dönem bu işin en uygunu; çıraklık, kalfalık, ustalık… Nasip olur da üyelerimiz üçüncü kez seçerse, ben böyle yapacağım, bir daha aday olmayacağım, buna söz veriyorum.
*
Ekrem Birsen meselesini anladık, o tamam… Peki, Suat Er’in TEKSAN’a yaklaşımı nasıl?
R. Karamanlı: Son yerel seçimlerden sonra oda başkanları arasında ciddi bir ayrışma oldu. Bu nedenle şimdi, bizim Teksan esnafımız, Kredi Kooperatifinden kredi çekemiyor. Sebebi, ben şimdi Teksan’ın başkanıyım ve Odunpazarı Belediyesi meclis üyesiyim. Seçimlerde Suat Er’i desteklemedim diye, TEKSAN’dan ve abimin yönettiği Torna Tamirciler Odasından giden arkadaşlarımıza ayrımcılık yapılıyor. Tabii bunu yaparken, ‘siz oranın üyesisiniz, size kredi vermiyoruz’ demiyorlar. Şöyle yapıyorlar: ‘Şu anda paramız yok, size yılbaşında sıra gelir, dosyanızı bırakmanıza gerek yok’ diyorlar. Yahu böyle bir şey yok. Başvuru dosyasını niye almak istemiyorsun? Ama bizim üyelerimizden sonra gidip kredi isteyenlerin başvurularını hemen kabul ediyorlar. Ama bizim üyelerimize gelince para yok, öyle mi? Başvuru evrakını alırsın, belki devlet iki ay sonra para gönderecek… Ama kibarca, ‘evrakını teslim etme’ diyorlar, bizim üyelerimize.
YENİ BİR KREDİ KOOPERATİFİ GİRİŞİMİ
Artık bu Kredi Kooperatifi taraf oldu. Biz diyoruz ki bu bölgeye, bir kredi kooperatifi daha açılsın. Bir tanesi Tepebaşı’nda. Bir tanesi merkez de, Suat Er’in olduğu yer. Bir tane de buraya açılsın. Çünkü Odunpazarı bölgesi sanayi bölgesi. 3 bin 800 tane esnaf var, yanında çalışanlar hariç. Yani böylece, devletin gönderdiği para, üç kooperatife bölüştürülür. Tekelleşme ortadan kalkar. Rekabet artar. Rekabet, denetim ve başarı getirir. Ve buradaki binlerce esnafa, yakın bir konumda olması büyük avantaj olur. Mesela noter yoktu, noter getirdik bu bölgeye; işimizi çok kolaylaştırdı, inanın. Buraya açılacak bir kredi kooperatifi de esnafın işlerini çok kolaylaştıracaktır. Biz şu an bu iş için çalışmalara başladık, onu da söyleyeyim. Birçok oda başkanı arkadaşımız ve üyemizle, sanayi bölgemize kredi kooperatifi getirmek için gayret gösteriyoruz.
*
Son sözlerinizi alayım…
R. Karamanlı: Bu arkadaşlarımız artık esnafla muhatap olmuyorlar. İşi ticarete dökmüşler maalesef. Dert hizmet değil, ticaret. Yahu bakın, 25-30 yıl… Olur mu böyle şey? Bunları esnafımız biliyor, ancak kamuoyunun da artık bilmesi lazım. Bakın belirli bir zaman geçince, sahiplenme içgüdüsü ortaya çıkıyor. Yahu öyle ki, adamlar odaya girdikleri zaman, tövbe haşa Cumhurbaşkanı girmiş gibi oluyor. İşte ikinci başkan ayağa kalkıyor, asansöre kadar el pençe uğurluyorlar. Yahu neler neler anlatılır da, neyse… Yahu odanın parasıyla düğünlerde altın takıyorlar. Kendi düğünleri olduğunda her taraftan altın yağıyor bunlara. Burada adalet var mı? Daire aldılar bu takılarla çocuklarına. Neyse…