Sadi Seda yazdı
Mide rahatsızlığı nedeniyle iki günden beri Devlet Hastanesine gidiyorum. İki gün önce hastane yolunda eski bir AK Parti yöneticisi ile karşılaştık.
“Sadi Bey bende muayene için geldim. İşin bitince beni arayabilirsen seninle özel bir görüşme yapmak istiyorum” dedi.
Hastanede işim bittikten sonra telefon ettim.
Hastane çıkışında buluştuk.
Çayımızı içerken sohbete de başladık.
AK Parti Milletvekili Salih Koca’nın yapmış olduğu yanlışları Harun Karacan’ın da yapmaya başladığından yakındı.
“Kimdir bilmiyorum birileri Harun Karacan’ı yanlışa sürüklüyor” diyerek sohbete başladı.
“Sadi Bey Harun Karacan’ın milletvekili olması çok önemliydi. 7 Haziran seçimlerinde bekliyordum adaylığını. 1 Kasım’da aday gösterildi. 7 Haziran’da milletvekili sayımız 3’den 2’ye düşmüştü. Harun Karacan’ın üçüncü sıraya konulması ile ikiye düşen milletvekili sayımızı tekrar üçe çıkarmak için çok çalıştık. Harun Bey’de ciddi bir çalışma yaptı. Onun milletvekili seçilmesine kendim seçilmiş kadar sevindim. Ancak son aylarda tıpkı geçmişte Salih Koca’nın yaptığı yanlışları Harun Karacan’da yapmaya başladı. Her olaya her yaşananlara kendisini cevap vermeye sorumlu hissediyor. Tarihler veriyor. Verilen sözler gerçekleşmez ve tarihler de bitmez ise eleştirileri kendisi alacaktır. Bunu biz kendisine söylersek yanlış anlaşılma olabilir. Biz Harun Karacan’ı seviyoruz. Yıpranmasını da kesinlikle istemiyoruz. 2019’da Büyükşehir Belediye Başkanlığını düşünüyorsa biraz geri durmalı. Kendisini yıpratmamalı.”
Daha başka şeylerde söyledi.
Onlar biraz daha özele girdiği için yazmıyorum.
AK Parti’nin eski il yöneticisinin anlattıklarını aslında bazı gazeteci arkadaşlarla da zaman zaman kendi aramızda da konuşuyorduk.
Hepimiz de Harun Karacan’ın her sorunda cevap verme zorunluluğu duymasından dolayı ileride bunun zararını göreceğini düşünüyorduk.
Ancak yazar isek Harun Karacan alınır mı diye de düşünüyorduk.
Ancak AK Parti’nin eski il yöneticisinin anlattıklarını dinleyince, kendisi ve bizim gibi düşünenlerin sayısının çok olduğu kanısına vardığım için yazmayı uygun gördüm.
Bu konuyu yazmadan önce bir dostum ile de sohbet ettik.
O da şunu anlattı:
“Biliyorsun Odunpazarında irtibat bürosu açtı. Akşama kadar büroya pek çok kişi girip çıkıyor. Hepsinin istekleri farklı… Bürodaki görevliler dilekçe veren herkese konunun araştırılarak ilgili yerlere ulaştırılarak çözüme kavuşturulacağının sözünü veriyorlar. Vatandaş bürodan ayrılırken sorunun kesin çözüme kavuşturulacağı inancında ayrılıyor. Büro yeni açıldı. 5-6 ay sonra sorunlarını çözüme kavuşmayan, istekleri gerçekleşmeyen bu kez Harun Karacan’ı eleştiri yağmuruna tutmaya başlayacaklar. Yaklaşım güzel ve iyi niyetli bir başlangıç… Vatandaş olacak işi de olmayacak işi için de müracaat ediyor. Dilekçeleri alınıyor. Olmayacak duaya da bilinmeden âmin demek gibi bir şey bu. Harun Bey bu dilekçeleri tek tek incelemeli. Olması mümkün olmayanlara hemen telefonla ulaşılarak gerekçelerini anlatarak vakit geçmeden cevap vermeli”.
Bunlar dışarıda konuşulanlar.
Kendisinin yüzüne karşı da söyleyen var mı bilmiyorum.
Tabi ki bu konuda geri durup durmama kararı vermek kendisine ait…
Ben uyarı görevimi yapmak istedim.
*-*******
Alpu uçmayı bekliyor
Eskişehir’de yıllarca konuşulan, son iki yıldan beri iyice dillendirilen, yoğrularak hazır hale getirilen, “Raylı Sistemler Test Merkezi’ temel atma aşamasına geldi. Alpu ilçemize kurulacak bu merkez, hem Eskişehir’i hem de Alpu’yu ihya edecek dersek abartmış olmayız” diyorduk.
Tarihi yanlış hatırlamıyor isem geçen yılın başlarıydı. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan ile yaptığımız sohbete, çok büyük bir aksilik olmazsa 6 ay içerisinde kazma vurulacağını söylemişti.
Daha sonra kamulaştırmalar nedeniyle bazı sorunlar çıktı gerekçesiyle askıya alındığı açıklandı.
Alpu’da 700 dönümlük alanın 351 dönümüne yapılacak olan ‘Raylı Sistemler Test Merkezi’ tamamlandığında başta Alpu ilçesinin çehresi değişecek bir proje.
Raylı Sistemler Test Merkezi Alpu’ya yapılacak söylentileri bile Alpu’daki bırakın imarlı arsaları, tarlaların fiyatları bile yüzde 200-300 arttırdı. Test Merkezi gerçekleştiğin de ise Alpu ilçesine adeta Milli Piyangonun en büyük ikramiyesi çıkmış gibi olacak.
PROJENİN İÇERİSİNDE
TÜLOMSAŞ’TA VAR
Raylı Sistemler Test Merkezi Projesinin içerisinde TÜLOMSAŞ’da var. TÜLOMSAŞ İlk yerli hızlı treni yapmak için şimdiden kolları sıvadı. Gerekli alt yapı çalışmaları sürdüğünü öğrendim. Zaten Yüksek Hızlı Tren Mükemmeliyet Merkezi’nin açılışında dönemin başbakanı cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da ilk müjdeyi vermişti.
TÜLOMSAŞ’ın projenin hangi safhada yer alacağını merak etmiştik. Sorduk, soruşturduk.
“Onlar hızlı treni yapacak biz de test edeceğiz” dediler.
Ertelenen Raylı Sistemler Test Merkezi’nin son durumu hakkında bir açıklama yapılmadı. Daha doğrusu yapım çalışmalarına ne zaman başlanacağı konusunda tarih vermiyorlar.
Sözde 2018’de mükemmel bir raylı sistemler test merkezi kurulmuş olacaktı. Yurt dışında 20 akademisyenin eğitim aldığı söyleniyordu.
İstanbul’dan çok büyük bir firma Alpu’ya lokomotif ve vagon fabrikası kurmak istediği müjdesi de verilmişti. Siemens gibi ünlü bir firmanın da tesisleri kullanmak istediği söylenmişti.
Hem Eskişehir’in katma değerine, hem şehrin kalkınmasına, işsizlik oranın belki de sıfırlanmasına katkı verecek Raylı Sistemler Test Merkezi ne durumda?
İstim laklar tamamlandı mı?
Temeli ne zaman atılacak?
Ne zaman hizmete girecek?
Bu konu da hakkında özellikle Alpular kendilerinin bilgilendirilmesini talep ediyorlar.
Tabi ki sadece Alpu İlçesinde yaşayanlar değil Eskişehirliler de merak ediyor.
Eğer bu konuda kendisini sorumlu görüp birisi açıklama gönderirse kamu oyunu da bilgilendirmiş olurlar.
-********
FIKRA:
Bir rahip, bir doktor ve bir filozof golf oynamak maksadıyla golf sahasına gittiklerinde görürler ki saha doludur. Fakat o sırada oyun oynamakta olan dört adam oldukça kötü oynamaktadırlar. Sonunda dayanamayıp yetkiliye şikâyet ederler:
-Tamam, anladık, kabul ediyoruz, sıra onların. Fakat siz çok iyi bir golf kulübüsünüz. Bu kadar kötü bir oyunun oynanmasına nasıl seyirci kalabiliyorsunuz?
Bunun üzerine yetkili, o kişilerin kulübün ortakları olduklarını ve hepsinin kör olduğunu, bu yüzden o kadar kötü oynadıklarını söyleyince papaz pişmanlık ve mahcubiyet içerisinde:
- Ben papazım, lütfen herhangi bir ihtiyaçlarında beni kilisede bulsunlar, diyerek oradan ayrılır.
Doktor aynı şekilde;
- Ben dünyanın en ünlü göz doktorlarından biriyim. Herhangi bir şikayetlerinde onlara yardım etmeyi çok isterim; der ve gider.
Filozof ise gayet soğukkanlı bir şekilde sorar:
-İyi de niye gece oynamıyorlar ki?