Kalabak suyunun suçu ne?

Sadi Seda yazdı

1 Mayıs 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Günün Sözü: Tarih insanların, düşlerin en aydınlık olanların gerçekleştirmek için giriştikleri umutsuz bir çabadan başka bir şey değildir. ALBERT CAMUS
Dedem diyor ki: Her insanın düşündüğünü söylemeye, her dinleyenin de ona karşı çıkmaya hakkı vardır.
 
Dün cep telefonum uzun uzun çalmış. Sessize aldığım için duyamadım. Ancak 5’nci aramada fark ettim. Arayan kişi köşemizin sürekli okurlarından G.Ç. idi. Son derece asabi, hızlı ve yüksek sesle konuşmaya başladı. Önce pek anlayamadım. Yavaş ve sakin konuşmasını rica ettim…
O da bu kez yavaş yavaş anlatmaya başladı. Birkaç gün önce İstanbul’dan konukları gelmiş. GÇ’de onları önce Odunpazarı evlerine götürmüş. Ardından tatar mutfağının popüler yemeği olan çibörek ziyafeti çekmiş.  Eskişehir’e gelinir de hiç kaplıcalara gidilmez mi?
Alır konuklarını önce güzel bir hamama götürür. Havuz, kese, masaj derken konuklar bitkin ve relaks olarak dinlenme salonuna geçer…
 Ee çiböreği ye ardından uzun bir hamam sefası yap. Hararet doğal olarak tavan yapar.  Konuklar havlulara sarındıktan sonra limonlu çay ve acilen su siparişinde bulunur. Ancak GÇ gelen suların Kalabak Suyu olmadığını görünce “Götür kardeşim bunları, bize Kalabak Suyu getir” diyerek şiddetli bir tepki koyar…
Ancak  “Biz burada Kalabak Suyu satmıyoruz” cevabı GÇ’yi daha da sinirlendirir.  Konukları gelen çayları yudumlarken hızla kurulanarak bir koşuda en yakın bayiden Kalabak Suyunu alır ve konuklarının hararetini giderir…
Bunları anlatan GÇ sözlerini şöyle bitirir; Sadi’cim bu kentte doğdum ve büyüdüm 65 yıllık Eskişehirliyim. Yalnızca Eskişehirli değil, aynı zamanda bu şehrin milliyetçisiyim. Eskişehir’in de önemli markaları, değerleri var. “ESES, ETİ, SARAR, ODUNPAZARI, PORSUK, YUNUSEMRE, YILMAZ BÜYÜKERŞEN, LÜLETAŞI, KALABAK SUYU” bunlardan ilk aklıma gelenler. Bu değerlerimize her koşulda sahip çıkmak bizim kentlilik borcumuz değil mi?  Mesela bana Eti Bisküvitinin satıldığı yerde bir Allahın kulu ÜLKER aldıramaz. Peki, en önemli ürünümüz “Kalabak Suyunun suçu ne”, bu insanlar, bu esnaflar neden satmazlar dünyanın en güzel suyunu?
“Sadi’cim bu konulara en duyarlı gazeteci sensin, halkın sorunlarını köşende sürekli dile getiriyorsun, lütfen bu konulara da değin, saygılarımla” diyerek konuşmasını noktaladı.
Sevgili Anadolu okurları GÇ adlı vatandaşımızın bu çığlığı yeterince duyulur mu bilemem, ancak yürekten katıldığımı belirterek köşeme alıyorum…
 
*-*********
 
Yılmaz Hoca el atmış

Geçtiğimiz Perşembe günü, demiryolunun yeraltına alınması ve İstasyon Köprüsünün yıkılması ile bölgede oluşturulan döner kavşakta yayalar için bir yaya geçidinin bulunmaması tehlikeye davetiye çıkardığını yazmıştım…
Yazımın kısa özeti şöyle:
“Yayalar Espark önünde tramvaydan inip İstasyon yönüne gidecek ama gidemiyor!
İstasyon Köprüsü yıkılıp Büyükşehir Belediyesi tarafından meydan düzenlemesi yapılırken yayaların karşıdan karşıya nasıl geçecekleri düşünülmemiş…
Veya “buradan yayalar karşıya geçemezler” demişler herhalde!
Yaya geçidi yok…
İstasyon Köprüsü’nün yıkılmasının ardından oluşturulan döner kavşakta trafik sorunu bir türlü düzene girmedi…
Yayalar için karşıdan karşıya geçiş yerinin olmadığı caddede, vatandaşlar zor anlar yaşıyor…
İstasyon tarafından gelenlerle Espark durağında tramvaydan inenler ve AVM’den alışveriş yapanlar yaya geçidi olmadığı için karşıya geçmek için canlarını tehlikeye atıyorlar...
Yaya geçidi olmadığı için ister istemez yoğun trafikte araçlar arasında adeta cambazlık yapıyorlar…
Trafik ışıklandırmasının da olmadığı işlek caddede, vatandaşlar tretuvarların üzerinden atlayarak karşıya geçmek zorunda kalıyor…
Meydanın açıldığı günden beri sorun devamlı gündeme getiriliyor…
Ancak maalesef şehrin trafiğinin düzenlenmesinden sorumlu UKOME yazılanlara, konuşulanlara kulağını tıkıyor, duymazdan geliyor…”
Bu yazımım yayımlandığı gün Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen yurt dışında idi…
Cuma günü belediye gelen Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, yazımı okumuş veya birileri yazım hakkında kendisine bilgi vermişler büyük ihtimalle…
“Evet, oradaki sorunu biliyorum. Bana da geldiler. Ben o sorunlu kavşağa gidip birde kendim gözlemleyeceğim. Sorunun çözümü konusunda İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube Müdürlüğünden görüş alarak bir düzenleme yapılabilir” demiş…
Yılmaz Hoca’ya sorunun çözümü konusunda mantıklı bir görüşle yaklaşırsanız kendisi de sıcak bakıyor…
Yılmaz Hocama sorunun çözümü konusunda gereken girişimde bulunmasından dolayı şahsım ve Eskişehirliler adına teşekkür ederim…
 
 *-*******
 
‘Karar hukuka aykırı’
 
Gemerek ve Tosya'da açılan davalarda Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin atadığı kayyum heyetinin kararlarına ihtiyati tedbir konuldu. Milliyetçi Hareket Partisi'nde 15 Mayıs'ta yapılması planlanan olağanüstü kongre süreci durduruldu.
MHP Kastamonu Tosya ve Sivas Gemerek ilçe teşkilatları kongre sürecinin durdurulması gerekçesiyle yerel mahkemelere yaptığı itiraz kabul edildi. Her iki mahkemede ihtiyati tedbir kararı koyarak kongre sürecinin durdurulması ve Yargıtay'ın kararının beklenmesi yönünde karar verdi.
Gemerek ve Tosya Mahkemelerinin aldıkları bu kararı Cuma akşamı ‘Eskişehir Gündemi’ programıma konuk olan iki hukukçu Baro Başkanı Rıza Öztekin ile Av. Hasan Singil’e sordum.
Verdikleri yanıt şöyle:
"Durdurma kararı hukuksuzdur,durduramazlar. Hukukta hiçbir yerinde olmayan uygulama. Bir mahkemenin kararını başka bir mahkemenin bozamayacağı malumdur. Asliye Hukukla durdurma ile bu hadiseyi götürmeye yetkileri yoktur. MHP Genel Merkezi Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin almış olduğu kararı Yargıtay’a taşımış. Yargıtay dava sonuçlanıncaya kadar uygulamayı durdurma verebilirdi. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını Gemerek ve Tosya'da mahkemelerin durdurma yetkisi olamaz, bağlayıcılığı da olamaz.”
Baro Başkanı Öztekin ise Gemerek ve Tosya Mahkemelerinin hukuka aykırı bir karar aldıklarının, bu kararın altında hükümetin parmağının olduğunu düşündüğünü kaydetti.


*-*******
 
Asil Fakirlik
 

Günlerden bir gün bir baba ve zengin ailesi oğlunu köye götürdü. Bu yolculuğun tek amacı vardı, insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek. Çok fakir bir ailenin çiftliğinde bir gece ve gün geçirdiler.
Yolculuktan döndüklerinde baba oğluna sordu,
"insanların ne kadar fakir olabildiklerini gördün mü?"
"Evet!"
"Ne öğrendin peki?"

Oğlu cevap verdi, "Şunu gördüm: bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört. Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir dereleri. Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün bir ufku görüyorlar."
Oğlu sözünü bitirdiğinde babası söyleyecek bir şey bulamadı.
Oğlu ekledi, "Teşekkürler, baba, ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için!"

(ALINTI)

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi