Unutamadığımız filmlerden biridir…
Orjinal adı: “Pretty Woman..."
"Özel bir kadın..."
Genç işadamı ile, bir hayat kadınının bir haftalık beraberliklerinden doğan aşkın öyküsü...
"Bir sokak kaiminin nasıl topluma kazandırıldığını içeren bir senaryo...”
İstemeyerek düştüğü çukurdan, bir anda kendini toplumun içinde bulan kadın da...
"Bir insan olduğunu anımsıyor..."
***
Ülkemizde de ne türlü evlilikler oluyor ama bu öykü daha başka!
"Çünkü bunlar Batılı fahişeler!.."
Filmi izleyen bir dostumuzun yorumu oldukça ilginçti:
-Bir kadın erkeğe ancak bir hafta kadınlık yapar. Ama erkek 30 gününde de erkektir. Kalan günler ne yapacak? Gözü dışarıda olacak, fuhuş ya da zina yapacak, öyleyse, bu işin tek çözümü herkesin maddi gücüne göre, istediği kadınla evlenmesidir...
Noktasını da şöyle koymuştu:
"Yoksa flörtmüş, bilmem neymiş, bunların fahişelikten ne farkı var?"
Dostumuzun hangi görüşten olduğunu anladınız!
Cinselliğe...
"Böyle çözüm getirecekler!.."
***
Ya bugün?
Bırakın 3-4 kadını, ne diyor sapık?
"6 yaşındaki kız çocuğu evlenebilir!.."
Fetva veriyor, "caizdir" diyor...
Geçtiğimiz pazar günü "Habertürk"ün manşetiydi:
"Platonik Sela..."
Evli kadına aşık olan adam, yüz bulamayınca "sela"sını okutmuş...
“Bu da bir sapıklık değil mi?”
Adamlar, bir filmle de olsa çukurdaki kadını kazanmak için çabalıyor...
" Bizimkiler de 6 yaşında batağa sunuyor!"
Onur, insanın gerçek yüzüdür...
"Kadına mal gözüyle bakan, ne anlar ki!.."
Hele çocuğa!..
Günün Sözü
İnsanlar "ömür kısadır" derler ama, onu daha da kısaltmak için ellerinden geleni yaparlar...
J . J. Rousseau
Günün İncisi
Hainin en yakın akrabası yalakasıdır...
Bask Atasözü
Kıssa-dan
Kendini ulusuna hizmet etmeye adayan siyasetçiye "devlet adamı" denir. Ulusun kendisine hizmet etmesi gerektiğini düşünen devlet adamına ise "siyasetçi..."
George Pompidou
Günün Balı
“Yağmura teslim, kara teslim..”
Mevsimlerden teslimiyet kulağa şiir gibi geliyor!..
Balthör
Cuk
Kadın-erkek eşitliği savunulurken "kadına pozitif ayrımcılık" noktasına gelinmesi gücüme gidiyor. Kendimi "sadakaya muhtaç bir zavallı" gibi hissediyorum...
Pakize Suda
Özdeyiş
Deneyimimizle biliyoruz ki, deneyimlerimizden yararlanmıyoruz...
Hanri Benazus
Günün Sorusu
Bundan böyle karikatüristlerin ve mizahçıların işleri gerçekten zor! S
en söyle okur..
"Herhangi bir karikatür, herhangi bir mizah öyküsü, bunu aşabilir mi?"
Zeynep Oral
Kolsuz Yaşar'dan
"Tırstık" dediysek o kadar da değil abi…
İki ayağım..
“Kaçıp koşacak kadar sağlam!”
Güdümlü olmak da onurdur
"Nabi Avci"nın milletvekili seçildikten sonra hakkında yapılan yorumları şöyle bir düşümüzden geçirdik...
Neydi Onlar?
"İşte uzlaşmacı bir insan..."
-Artık kent içindeki itişip kakışmalar biter...
"Büyükerşen'i de mutlu edecek bir adam..."
Böyle sürüp gidiyordu...
Çoğu kez yaptığımız gibi sessiz kalmayı tercih ettik.
"Bekleyip görelim" dedik...
Fazla da uzun sürmedi...
Milli Eğitim Komisyon Başkanlığı sırasındaki görevinde kendini tanıttı...
Yanlış anlaşılmasın!
"4+4+4'lerin geçmesi için gösterdiği büyük çaba ile değil!"
Çünkü, bu kendisine tepeden verilmiş bir görevdi... Yapması gerekiyordu...
Peki, biz Nabi Bey’i nasıl tanıdık?
Şu sözleriyle:
"Medyayı ve gazetecileri o kadar da ciddiye almayalım. Medyayı, dünyayı belirleyen, her şeye ölçü koyan, her şeyi yöneten, her hareketimizi, her düşüncemizi ona göre ayarlamak zorunda kendimizi hissedeceğimiz bir otorite gibi, bir onay makamı gibi görmek zorunda değiliz..."
İşte bu sözleriyle tanıdık "Nabi Bey"i...
Yani bugün sözünü ettiği "Güdümlü basını" daha o günlerde tanımlamıştı!..
Ama bilmiyordu ki...
"Güdümlü olmak da bir onurdur..."
Tıpkı "yandaşları" gibi!..
Ben deyrum kulağı, o deyru!
Lazın biri, sabahın köründe elinde keser, köprünün alt tarafını yontuyormuş, O sırada oradan geçen kaymakam durumu görünce seslenmiş:
"Be adam, ne yapıyorsun orada? Milli servet o köprü..”
Adam, "Hiç sorma kaymakam bey" demiş:
"Ben her sabah eşeğumla bu çöprünün altından geçeyrum. Eşeğumun iki kulağı da çöprünün altına değeyur. İşte o kısmı yontayrum..."
Kaymakam gülerek, "Hay Allah be adam" diye yanıt vermiş:
"Madem öyle bir durum var, r toprağı kazsana..."
Adam bu sözlerinden sonra kaymakama dik dik bakmış ve yanındaki arkadaşına dönmüş:
"Ula ne deyur bu? Bir de kaymakam olmuş daa! Ben deyrum ona kulağu, o deyur bana ayağu!.."
Biz sana sorduk mu?
Kadınlar gününde komşusuna sormuş biri:
"Evinize ikide bir doktor geliyor, hasta mı var?"
Komşusu bozulmuş:
"Senin evine de ikide bir itfaiyeci geliyor" demiş:
"Yangın mı var diye sorduk mu?"
Günün Şiiri
Bahar ve ötesi
Yetmiyor insana, yetmiyor
Yaşamak yetmiyor, ölmek yetmiyor
Yağmurdan sonra açan güneşi
Fışkıran yeşillikleri ve renk renk
Çiçekleri görmek yetmiyor
Haber ver bana, verebilirsen
Şu geçen bulutların ötesinden
Ağacın kökünden, daldan, yapraktan
En yumuşak ve en sert ana topraktan
İnsanla başlayıp insanla biten
Nedensiz yalamaların ötesinden
Haber ver ana bana, verebilirsen...
Cavidan Tümerkan (Varlık-1966)
Günün Olayı
Yıllarca tabuları yıkmaktan bahsedenler, şimdi hırsızlıklarını tabuların arkasına saklamaya çalışıyor...
Akif Kökçe
Günün Biberi
İktidar yandaşları övünüyor:
“Kimlik değil, hizmet siyaseti yapanları destekliyoruz..."
Hizmet siyaseti "Eşe, dosta, yakınlara falan olmasa" iyidi de...
Do. Dr. Algan'dan
İki kitabımızın da düzeltmenliğini yapmıştır dostumuz Doç. Dr. "Ertuğrul Algan..."
Bir anısını paylaşmış dostlarıyla, aktaralım:
- Atatürk Stadı'nın hemen önünde ellerim alışverişle dolu yürürken bir genç çevirdi:
"Abi Taksim’e nasıl gidilir?"
25-30 yaşlarındaki gencin bozuk Türkçesi'nden Suriyeli olduğunu anlamıştım...
"Birası Eskişehir, İstanbul değil" diye karşılık verdim... Yine sordu, "Peki Taksim'e nasıl gidilir?"
"Buradan otogara gidersin, otobüse biner İstanbul'da inersin, oradan da dolmuşla Taksim'e gidersin..."
-Ne kadar sürer?
"Yaklaşık 8 saat..."
- Çokmuş, ben Aksaray'dan dolmuşla 20 dakikada gidiyordum...
"Baktım olacak gibi değil, stadyumun arkasındaki dolmuşların yerini tarif ettim!.. Herhalde Taksim'e gitmiştir!"