Oysa, izmariti bir ormanla kıyaslamak mümkün mü?
O kadar küçük kalır ki!
Onu büyüten olgu taşıdığı mesajdır:
"Ucundaki ateş..."
***
Dünya literatüründe bu yakıştırmaya en yakın toplum Sırplar’dır...
Kim düşünürdü ki, bir Sırp’ın Birinci Dünya Savaşı'na neden olabileceğini..
Dünya, bu kez küreselleşme yolunda bir kaosun içine sürükleniyor...
İzmarit aynı..
"Kıyamet çocukları da!"
***
Bir filozofun ünlü sözüdür:
"Çayda aynı suyla bir daha asla yıkanamazsınız..."
Ama dedik ya..
İzmarit aynı...
"Dün Irak, Suriye idi, bugün Yemen..."
Açılım, kaçılım, süreç falan derken...
"PKK’ya alıştık sanki!"
Dün "El-Kaide" idi...
Sonra "IŞID..."
Bugün “Husiler…”
Eyvah!..
Kardeş sırası da.. "
Ruhani’de!..
Yıllar önce "Apo"yu eliyle teslim eden ABD koşulunu koymuştu:
"Kesinlikle asmayacaksın..."
İşi biliyor adamlar...
İşte, Apo'nun yeğeni..
"Dilek Öcalan aday..."
***
Bindiğimiz "alamet" yolu bilmez mi ne?
Ama dedik ya..
İzmarit aynı…
“Kıyamet çocukları da!..”
Platon'dan bir inci
"Platon", insanları üç kategoriye ayırıyor :
"Zenginleri sevenler, şerefi sevenler, bilgiyi sevenler... "
Eğer bir toplumda herkes zenginliği severse denge bozulur.
Şerefi sevenler, bilgiyi sevenler de o kadar çok olmalı.
"Kimbilir, esas zengin belki de onlardır..."
Kıssa-dan
Hem ön seçim hem kontenjan listelerinin düzenlenmesinde "Gürsel Tekin"in etkili olduğu genel kanaat...
"CHP, yarım yol ileri..."
Özdeyiş
Ne kadar isteseler ve ne kadar istesek de, olduğumuzdan başka olamayız...
Günün Sorusu
Ulusalcılığı terörizmle eş tutanların bu kararı hangi ulus adına aldıklarını açıklamaları gerekmez mi?
Balthör
Cuk
Meddahları izlemek eğlencelidir.
"Meddahlar tarafından yönetilmek değil!."
Özgür Mumcu
Günün Sözü
İnanmak istemeyen kalın kafaları hiçbir mantık inandıramaz!
Günün İncisi
Akıllılık, hayat süresince yeni yeni fırsatlar yaratabilmektir...
Hanri Benazus
Günün Balı
Ağlamış insanın mutluluğu, gözlerinden yaş gelmemiş insanlardan çok daha güçlüdür…
Cumartesi Öyküsü
Yere yığıla kalan doktor!
Yoğun bir servisti çalıştığım bölüm.
Günün ilk çayını içme fırsatını yakalamıştım ki, hemşire odasının telefonu çaldı. Karşıdaki ses bir trafik kazasının olduğunu ve içlerinde çocukların da bulunduğunu söylüyordu.
Tüm yorgunluğumu unutmuş, hızla acil servisine yönelmiştim ki, diğer telefonda nöbetçi hekimin beyin cerrahı hekimiyle gelip gelmeme konusundaki tartışmalarını duydum.
Nöbetçinin sesi çınlıyordu:
"Ne yapalım? Bırakalım bu insanlar ölsünler mi? Gelmek zorundasınız..."
Konuşma böyle sürüp giderken asansöre binip acil servisine koştum. Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyordu. Kazazede içinde durumu oldukça ağır olan 15-17 yaşlarında bir genç kız vardı. Beyin cerrahı henüz gelmediği için orada bekletiliyordu.
Kendime ait serum ve tedavileri uyguladıktan sonra çocuğun başına gidip ilgilenmeye çalıştım. Şuuru yerindeydi. Konuştuklarımı anlıyor ama yanıt veremiyordu...
Hayatının son anlarını yaşadığını görüyor ve yalnız olduğu için korkunç derecede üzülüyordum.
Silerimi sımsıkı tutuyor, gözlerinden yaşlar döküldükçe kahroluyordum...
Bir süre sonra o artık aramızda değildi.
Derken beyin cerrahı geldi. Ölmüş gencin üzerindeki çarşafı almamı istedi. Kaldırdığımda doktorun yere yığıldığını gördüm Ne yazık ki, çok geç kalmıştı...
“Kızının acısıyla felç oldu ve bir daha da görevine dönemedi...”
Koş oğul, koş çabuk!
Doğadaki bir köyden ailesiyle ilk kez İstanbul'a gelen vatandaş, oğlu ile bir alışveriş merkezinde dolaşıyormuş.
Zemin katta, gümüş renkli parlak kapının ağır ağır açılıp kapandığını gören oğlu, "Bu ne baba?" diye sormuş.
Hayatında hiç asansör göremeyen baba da "Bilmeyom oğul" demiş.
O arada yaşlı bir kadın asansöre binmiş. Oğlan ve babası, kapının üzerinde küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler.
Ardından aynı sıra ile geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda kapı iki yana açılmış ve 20 yaslarında sarışın bir güzel kız çıkmış.
Aynı anda, "Ula oğul" diye bağırmış adam:
"Koş çabuk koş, ananı getir!"
Kaynananın isteği
Yeni damat şehre giderken karısına seslenmiş:
"Sor bakalım, annemin bir isteği var mı?"
Gelin de kulağı az duyan kaynanasına eğilip "sormuş:
"Kaşlarını alayım mı?"
Kaynana, avazının çıktığı kadar bağırmış:
"Yok yok istemem, hiçbir şey istemem!"
Günün Olayı
Annesi Doğulu, babası Trakyalı, damadı Egeli, gelini Karadenizli olan bir toplum açılımını yüz yıllar öncesinde yapıp bitirmiş demektir!
Akif Kökçe
Günün biberi
Seçim anketleri açıklayanlar!
Bu oranların kediler trafoya girmeden öncesine mi, yoksa sonrasına mı ait olduğu da açıklansın lütfen!
Günün Şiiri
Çiçekler getirdin
Çiçekler getirdin bana yaz, kış dededen
Nasıl oldu bilmiyorum ben bunu
Aramayan, hiç güneşle, yağmuru
Hem odada, hem bahçede büyüyen
Soğuk, sıcak is değil onlar için
Çünkü yaşar o çiçekler düşlerde
Beslenir, bizin olan sevilerle
Bahçesinden topladığım, kalbimin
Sarmaşık mı olsun, yaban gülü mü?
Doluysa da kötü otlarla bahçem
Hep çiçekler süsleyecek düğünümü
Alacaksan çiçeklerimi benden
Soldurma renklerini sakın olur mu?
Ruhumdadır kökleri unutma sen...
E. Browning (Varlık-1967)
Okumuş adaylar
Yapılan araştırmalara göre, eğitim düzeyi yüksek seçmenlerin birinci tercihi CHP oluyor
Nitekim AKP'li bakanlardan biri "Seçmenlerin eğitim düzeyi yükseldikçe CHP'nin oyu artıyor, bizimki azalıyor" sözleriyle bu gerçeği itiraf etmişti.
"Haluk Koç"un son basın toplantısında verdiği bilgiye göre, CHP milletvekili adaylarının 354'ü üniversite, 45’i yüksek lisans mezunuymuş. Geriye kalanlar mı? 83'ü lise, 15’i ortaokul, 18’ i ilkokul!
Yani neredeyse her beş adaydan biri lise ve altı eğitimli.
Genel Merkez ve üyeler tercihlerini böyle yapmışlar demek...
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...