Sözleri hoşumuza giden eski bir şarkı:
-Büyüdüm, babam :
"Sen adam olamayacaksın" dedi...
-Askerliği bitirdim..
"Senden adam olmaz" dediler...
-Evlendim..
Karım, "Sen hiç adam olmayacaksın" dedi...
-Öldüm, hoca sordu, hepsi birden bağırdı:
"İyi adamdı, iyi adamdı..."
……….
Söz yazarı son cümleyi hiç kimseyi ayırmadan yazmış...
Hepimizin sonu:
"İyi adamdı, iyi adamdı..."
Acaba, adamlıktan kalacak neler olabilirdi?
Biraz kaldıysa..
"Önce insanlık" der geçeriz...
Sanatçıya göre eseri..
"Yazara göre kitabı.."
- Futbolcunun ayağı..
"Şampiyonun yumruğu.."
Hep birer "iyi adamlık" değil midir?
Peki..
"Ya devlet adamı!.."
………..
Devlet adamı olmak gerçekten kolay değildir...
Ardından söylenecek "iyi adamdı" sözcüğü, kendisinden önce kaderini etkilediği halkı ile bütünleşir...
Bu yazgısı da tarihe geçer...
Bir başka değer de, böyle bir yazgıyı insanların yaşayarak görmesi...
Örneğin, orta ve daha üstteki yaştakiler..
"Demirel'le doğdu, Erbakan’la büyüdü ve Ecevit’le yaşadı..."
Demirel yaşıyor..
Diğerleri "iyi adamdı..."
Bu satırlar yıllar sonra da yazılsa, hocanın önünde söyleyecek iki kelime hiç değişmeyecek:
"İyi adamdı„ iyi adamdı..."
Konuşan kurbağanın isteği
Yaşlı adam ormanda yürürken kurbağanın biri ona seslenip," Heyyyy.. Beni öpersen güzel bir
Prensese dönüşeceğim" demiş…
Adam eğilip kurbağayı eline almış ve cebine yerleştirmiş. Kurbağa isteğini burada da yinelemiş ama nafile... Sonunda kızmış adama "Aptal" demiş:
"Fıstık gibi prensesle harika bir hafta sonu geçirmek varken deve gibi yürüyüp gidiyorsun!.."
Yaşlı adam, "Yahu 20 sene önce neden zıplamadın ki önüme" demiş:
"Bu yaşta kahvede hava atabilmek için konuşan kurbağa tabii ki daha cazip geliyor bana!.."
Islık sesleri
80'in üzerindeki adam doktoruna "Karımla beraber olunca kulağıma ıslık sesleri gelmeye başlıyor" demiş.
"Mmmmm..." diye yanıt vermiş doktor:
"Tabii siz de o anda büyük bir alkış bekliyorsunuz!.."
Günün Olayı
"Siyasi şiddette ilk 5'teymişiz..." Ülkemizi bu listenin "tepesine oturtanların" aynı zamanda toplumsal şiddeti, kadına, çocuğa, hayvana şiddeti engellemesi gerekenler olması ne kadar üzücü değil mi?
Günün Biberi
Demirel'in lakabı "Bir bilen" olduğuna göre, "Kürtaj, doğum, çocuk sayısı, okula başlama yaşı, hatta kızlı erkekli oturmaya" bile karışan Erdoğan'ın lakabı da "Çok bilen" olmalı!
Gülhan Elmas
Günün Şiiri
Büyüyen
Sen şarkı söylediğin zaman
Bambaşka gelir insana
Gülümser sanırım bütün tabiat
Akseder dağlardan dağlardan
Büyür şarkın alabildiğine
Duyar şarkını yeryüzü
İnsanlar nehirler ağaçlar
Dinler Kızılırmak, dinler Fırat
Sen şarkı söylediğin zaman
Bambaşka gelir insana
Her saniye, her dakika, her saat
Sabih Şendil (Varlık-1952)
Gerilim
İleri demokrasi için koşar adım gidiyoruz! Dış politikamız "sıfır" sorun..
"İç politikamız sırf sorun!.."
Cuk
Şaşkın liboşlar yol ayırımındaymış.
"Ver bi yolluk daha!"
Özdeyiş
Tanrı bizi akılsız başlarla, adaletsiz yüreklerden korusun...
Y. Güngör Özden
Günün Balı
Bülent Arınç emekli olunca muhtarlığı düşünüyormuş.
"Koltuk olsun da, nasıl olursa olsun!"
Günün Sözü
Küçük şeylere fazla önem verenler, ellerinden büyük şeyler gelmeyenlerdir.
Eflatun
Haydarpaşa
Tarihi Hüseyin Avni Paşa Köşkü, yandı kül oldu.
Haydarpaşa Garı ise daha şanslı.
Sadece "damı" zarar gördü.
Gerisine kimin nasıl el atacağı ve nasıl bir kafiye düşüreceği şimdi merakla bekleniyor.
Ankara-İstanbul hızlı treni yakında seferlere başlayacak. Ama trenler buraya girmeyecek. Bakalım, trenler yerine kimler buraya girecek.
Dileyelim ki H.Avni Paşa Köşkü’nü alan malum işadamımız gibi birisi girsin.
En iyi kafiyeyi o düşürüyor.
Şartnamelere de en iyi o uyuyor.
Köşkü de "yıkılmasın" şartı ile aldı.
Ve sözünde de durdu.
Yıkılmadı.
Sadece "yakıldı"!
Ahmet Tan
Cumartesi Öyküsü
Park canlandı, ağaçlar yürüyor!.."
"Shakespeare" nin hırsı başından aşkın İskoç Kralı "Macbeth"i konu edinen oyununun, yazdıklarının en iyisi olduğuna inanılır.
Şöyle bir şeydir:
- "Macbeth", ülkesinin kendinden önceki kralı "Duncan"ın samimi arkadaşıdır. Birbirlerini sık sık ziyaret eder, ailece piknik bile yaparlar.
Ancak Macbeth'in niyeti bozuktur. Kankası olan kralı bir şekilde gönderip yerine kral olmak ister...
Ve bir gece kırk yıllık arkadaşını sırtından hançerler, suç uşakların üstüne atılır... Kralla uzaktan kan bağı olan Macbeth tahta çıkar. Kendisini eleştirenlerin canına okur, onları hapse atar, hatta yok eder...
"Astığı astık, kestiği kestik bir devlet başı olmuştur..."
Buna karşın endişe duyar ve falcısına danışır...
Falcı "Korkma" der:
"Seni yerinden edecek kimseyi analar henüz doğurmadı ve doğurmayacak. Falanca ağaçlık yerinden kalkıp senin olduğun yere gelmedikçe sana bir şey olmaz..."
Bu sözlerden rahatlayan kral büsbütün azar...
Nehirlerin mecralarını değiştirmeye kalkar.
"Bu ülkeye bir de yanardağ yaptıracağım" diye tutturur. Sadece ülkesindekiler değil, komşu memlekettekiler bile şerrinden yaka silkerler. Ama o "Falanca ağaçlık kalkıp buraya gelmedikçe sana bir şey olmaz" öngörülerine fazlasıyla inanıp her kuralı çiğner.
Bir gün koruyucuları alı al moru mor koşar gelirler...
-Hayrola?
"Efendim o park canlandı, ağaçlarıyla kalkmış buraya yürüyor atadı sanki!.."
"Shakespeare"nin oyununda , düşman kuvvetlerinin askerleri, ağaç dallarını kamuflaj amacıyla kullanarak ona saldırdıklarında “Macbeth” falcının söylediklerinin doğru çıktığını ve sonunun geldiğini anlar…