İşte O Mesaj-3

Ramazan ayı geldi... Hicri takvimdeki 12 ayın içinde, kendisi dışında kalan 11 ayın sultanı denir, Ramazan’a... Ramazan ayı, tüm müminler için çok önemli bir aydır. Rahmet ve bereket ayı olan Ramazan, muhasebe ayıdır. Müminlerin kendi kendilerine “Ai­le­me, ço­cuk­la­rı­ma, kom­şu­la­rı­ma, akrabalarıma ve di­ğer in­san­la­ra kar­şı, iyi bir insan olabildim mi?” muhasebesini yapmaları gereken bir aydır. Dolayısıyla Ramazan, aynı zamanda, İslam’ın özünü - ruhunu anlamaya, İslam’da öğütlenen tevazu, yardımlaşma, dayanışma, birlik ve beraberlik ve erdemli ve iyi insan olmanın anlaşılmasına vesile olmaktadır. Bünyesinde barındırdığı bir gece bin aydan daha hayırlıdır...

....................................

Daha önceki haftalarda yazdığım “Yaşamı Paylaşmak” başlıklı yazılarımda, paylaşmanın bir başka yönüne, ihtiyaç fazlası eşyalarınızı paylaşabileceğiniz Genç Pazar’a, Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyeleri Paylaşım Merkezleri’ne vurgu yapmıştım. İşte bu ay tam zamanı... Emin olun sizin arada sırada, belki de hiç kullanmadığınız eşyalarınız, ihtiyaç sahiplerinin yüzünde büyük bir tebessüm oluşmasına neden olacaktır... Yine “Yereli Düşünmek” başlıklı bir diğer yazı dizimde vurgu yaptığım gibi mümkün mertebe ihtiyaçlarımızı yerelden – mahallemizdeki bakkaldan, marketten, kasaptan, manavdan karşılamak, israf etmemek, sahip olduğumuz ürünleri olabildiğince uzun süre kullanmaya çalışmak, arızalandığında yenisiyle değiştirmek yerine mümkünse tamir ettirmeye çalışmak fikrini realize etmek için iyi bir zaman içinde olduğumuz ay. Yerel deyince, yerele katkı sağlamak deyince, unutmamak lazım... Onlar bizim komşularımız, dostlarımız, belki de akrabalarımız... Her zaman söylerim “ mutluluk, bir insanı mutlu etmek için yaptığınız bir şeyin yardım ettiğiniz insanın yüzünde yarattığı tebessümün sizin ruhunuza yansımasıdır”

........................................

Peki ya en temel hadise, başkasının canına kastetmemek... Yine bu Ramazan’da içimiz yanıyor. Söyleyecek öyle çok şey var ki, çıkmıyor, boğazıma düğümleniyor... Önce Mısır’da, Suriye’de ve birçok ülkede süregelen kardeş kavgaları ve ölüm haberleri… Ardından Ramazan’ın ilk günlerinde Srebrenitsa Soykırımı’nı ve bundan 18 yıl önce katledilen 8000 Bosnalı kardeşimizi andık… Yüreğimiz dağlandı... Ama “ateş düştüğü yeri yakar” derler ya, bir öğrencimizin – hemşehrimin - Ali İsmail Korkmaz’ın bir ayı aşkın süredir verdiği yaşam kavgasında yenik düşmesi ve hayatını yitirmesi… Sözün bittiği yer… Bir evlat kolay yetişmiyor… Bunu yapanlar, görüp de görmezden gelenler, yalan yere şahitlik edenler… Siz, hiç kendinizi kandırmayın.. İslam’da şiddet yoktur… Hoşgörü vardır, Yaradan’ın yarattığına saygı vardır…

Mesaj, bilmeyenlere, İslam’ı yanlış ifade edenlere, yozlaştıranlara, kibirlerine yenik düşenlere, yaptıkları zulmü ve haksızlıkları, İslam için yaptığını sananlara… Kuran’ın da isimlerinden olan, “hakkı batıldan ayırd eden” anlamına gelen Furkan Sûresi’ne bakmalarını öneririm.

63. ayet “Rahmân'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında, onları (incitmeksizin) "Selam" der (geçerler)”

72. ayet “(O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.”

Dünyanın tüm dillerine, ırklarına, dinlerine, insan olmanın erdemiyle yaşayan tüm insanlara, tüm inananlara, selam olsun… Selam olsun, Dünya’nın tüm iftar sofralarına, selam olsun “Yeryüzü Sofrası”nda yaşamı ve yemeklerini paylaşanlara… Hayırlı Ramazanlar…