Geçen ayın sonlarında IPPC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) Başkanı Nobel Barış Ödülü sahibi Dr. Rajendra Pachauri, İklim Değişikliği: Enerji-Çevre başlıklı bir konuşma yapmak üzere Türkiye’ye geldi. 1940 yılında Hindistan'da doğan Pachauri, Amerika Birleşik Devletleri’nde endüstri mühendisliği doktorası ve ekonomi doktorası yapmış bir bilim insanı ve aktivist. 2007 yılında Nobel Barış Ödülünü alan Dr. Pachauri, 2002 yılından bu yana sürdürdüğü IPCC Başkanlığı’nın yanı sıra kurucuları arasında bulunduğu Yale Üniversitesi İklim ve Enerji Enstitüsü’nde danışman olarak görev yapmakta, Amerikan Ulusal Tarım Kuruluşu Yönetici Konseyi Başkanlığı’nı, Hindistan'ın önemli araştırma ve siyaset örgütlerinden olan TERI'nin (The Energy and Resources Institute) yöneticiliğini ve TERI Üniversitesi’nin Rektörlüğü’nü, Columbia Üniversitesi'nin İklim ve Toplum İçin Uluslararası Araştırma Enstitüsü Kurulu'nun Başkanlığı’nı yürütmektedir. Pachauri, İstanbul’da yaptığı konuşmasında küresel iklim değişikliği ve küresel ısınmanın insan faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu, toplumların küresel iklim değişikliğine adapte olması için yenilenebilir enerji politikalarının günümüzde artık bir zorunluluk haline geldiğini ifade etti. İnsan faaliyetlerinin iklime dayalı afetlere neden olduğunu söyleyen Pachauri, bu gelişmelere bağlı olarak önümüzdeki yıllarda dünyayı olumsuz bir tablonun beklediğini belirtti. Ortaya çıkacak en önemli sorunların tarımsal verimliliğin azalması, kuraklık ve sel olacağını belirten Pachauri, iklim değişikliğinin günümüzde ekonomi ve çevre politikalarından bağımsız düşünülemeyeceğini, iklim değişikliklerine bağlı olarak önümüzdeki yıllarda Güney Avrupa'nın kuraklık, Afrika'nın açlık ve Kuzey Denizi'ne kıyısı olan ülkelerin sel felaketleriyle karşı karşıya kalacağını, bir başka deyişle dünyanın hemen her bölgesinin iklim değişikliklerinden olumsuz etkileneceğini ifade etti. Bu köşeden her fırsatta, Pachauri’nin konuşmasına paralel şekilde, insan faaliyetleriyle ortaya çıkan ve her geçen gün dünyanın bir başka köşesinde şiddetle hissettiğimiz küresel iklim değişikliklerinin bu yüzyılın en önemli gündemi olduğunu ifade ediyorum. Bunun örneklerini geçtiğimiz ay ABD’de yüzlerce insanın yaşamına son veren, milyarca dolar zarara yol açan hortumlarla, bu günlerde Orta Avrupa’nın önemli bölümünü etkisi altına alan aşırı yağışlar ve sellerle bir kez daha gördük, yaşadık. Dünyanın kimi yerinde iklim değişikliklerine bağlı fırtına, sel zararları artarken, bir bölümünde ise kuraklıklar meydana gelmeye devam ediyor. Sellerin de kuraklığın da önemli bir zararı tarım topraklarına ve tarımsal üretime verdiği zarar. İklim değişikliklerini önlemenin en kolay ve ekonomik yolu ise “ağaçlandırma – ormanları koruma”. Çünkü ağaçlar sera gazı emisyonlarına karşı, en önemli yutaklar... İşte en önemli mesajlardan biri bu... Ormanlara ve ağaçları zarar vermemek... Geçtiğimiz aylarda İstanbul’da yapılan Dünya Orman Forumu’na bu köşede yer vermiştim. Okumamış olanlara okumalarını öneririm. O forumun açılış konuşmasında Başbakanımızın verdiği mesajlar nelerdi, onları paylaşmak istiyorum. Belki bu mesajlar, söylenen bu sözler gerçekten ulaşması gereken yerlere ulaşır, kalkınmamızı şekillendiren politikalara yol gösterir...“Bir avuç pirincin ulaşılması zor bir hayal olduğu manzara ile karşılaştık. Ziyaretimiz sırasında gözümüzün önünde bir bebeğin yetersiz beslenmeden hayatını kaybettiğine şahit olduk. Somali’de her gece rüyasında bebeği için bir bardak süt gören annelerin aksine kuzeyde ve batıda alışveriş arabalarını dolduran insanlara şahit olduk. Dünyada öyle bir kalkınma stratejisi hakim ki, bir bölgenin refahı, maalesef diğer ülkenin sefaletine dayanıyor. Birilerinin zaferi birilerinin yenilgisi ile mümkün olmuş. Böyle bir çağda bana ne başkasından deme lüksüne hiç kimse sahip değildir. Sadece gövde taşıyan, gövdesinin üzerinde kafa, o kafanın içinde beyin taşıyan fizyolojik varlıklar değiliz. Biz kalp, ruh ve vicdan taşıyoruz”. Konuşmasının sonunda dünyanın, bu şekilde hızla ve hırsla tüketilmeye devam edilmesi halinde, nefes alacak atmosfer, içecek bir damla su kalmayacağını dile getiren Sayın Başbakanımız Kızıldereli sözü olan “bütün ağaçlar kesildiğinde, bütün hayvanlar avlandığında, bütün sular kirlendiğinde, hava solunamaz hale geldiğinde, işte o zaman paranın yenilebilir bir şey olmadığını anlayacaksınız'' ifadesini hatırlattı...
..................................
Sayın Başbakanımızın bu sözlerine ekleyecek bir şey yok... Ben ne diyeyim...