Prof.Dr. Alper Çabuk

İşte O Mesaj...

İşte O Mesaj...

10 Haziran 2013 09:34
A
a
Sütiş Eskişehir

Yaşamı paylaşmak” üzerine son iki haftadır yazdığım yazıların devamı gelecek…Yazılarım daha hedefine ulaşmadı; “ihtiyacı olanlarla, ihtiyaç fazlalarımızın buluşturulmasını hedefleyen bir kampanyaya”… Ancak iki haftadır süren eylemler gösteriyor ki, yaşamın paylaşılmasının başka bir boyutu ülkemize de taşınmış… Occupy hareketi...

İşsizlik, küresel adaletsizlik, küresel ekonomik kriz, savaş ve post modern sömürgecilik karşısında insanlar örgütsüz olarak, önce ABD’de, daha sonrasında dünyanın dört bir yanında, işgal eylemleri yapmaya başlamışlardır. “Occupy”, küresel işgal hareketi, dünya genelinde 2008 yılından bu yana, bildiğim kadarıyla 85 ülkede, yüzlerce şehirde yaşanmıştır. Tamamen tesadüfi gelişmelerle ortaya çıkan, siyasi ve ideolojik bir örgütlüğe yaslanmayan, çoğunlukla öğrencilerin, emeklilerin, toplumun her köşesinden çok farklı kişilerin, grupların ve STK’ların desteklediği bu hareketler dizisi, bugüne kadar ülkemizde yaşanmamıştı ve açık söylemem gerekirse, bu durum beni ülkemiz açısından biraz kaygılandırıyordu. Kapitalizme, büyük şirketlere, küresel ekonomik krize, adaletsizliğe ve hükümetlere yönelik bu eylemlerin dünya genelinde birçok ülkede yayılmış olmasına karşın, ülkemizde bu anlamda bir hareket olmaması, Türkiye’de gençlerin gelecekleri konusunda ne kadar duyarsız oldukları, dünya ve Türkiye gündemini ne kadar az takip ettikleri konusunda gençleri eleştirmeme ve gençlerimize olan güvenimin sarsılmasına neden oluyordu. "Daha yaşanabilir, küresel anlamda daha adaletli, daha insancıl ve daha demokratik yeni bir yaşam kurmak, dünyayı daha yaşanabilir kılmak için değiştirmek” ülküsüyle tüm dünyadaki gelişmiş ve demokratik ülkelerdeki bu hareketin son durağı sonunda ülkemiz oldu…Türkiye’nin dört bir yanına yayılan eylemlerden çıkarılacak tek bir mesaj var: Türk gençleri, gelecek yıllarda kendilerinden önceki nesillere sunulan fırsatlardan çok daha azının kendilerine sunulacağının bilincindeler. Gençlerimiz, diğer gelişmiş demokratik toplumlardaki gençler gibi küresel ekonomik sistemin – aslında bunu buradan defalarca yazdık – her geçen gün daha da keskinleşen küresel krizi, işsizliği, çevre sorunlarını, adaletsizliği çözemeyeceğinin farkındalar… Dolayısıyla kaygılanmayın… Bu ne bir ideolojik hareket, ne de derin anlamlar yüklenmesi gereken bir hareket… Gençlerimiz, tüm diğer demokratik ülkelerdeki işgal hareketlerinde olduğu gibi daha yaşanabilir bir gelecek için bir araya geliyorlar… Doğal olarak bu eylemleri fırsat bilen provakatörler, farklı amaçlarla gençlerimizin arasına sızan örgütler olabilir… Gençlerimize bu kişilere dikkat etmelerini salık vermek istiyorum… Bir de kendi gelecekleri adına önem taşıyan bu hareketi, uç noktalara çekmemelerini, kamu güvenliği ve huzurunu bozacak bir hale getirmemek için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bir diğer çağrım, kamu güvenliğinden sorumlu olan polis arkadaşlarıma, kardeşlerime… “Polis arkadaşlarım ve kardeşlerim” sözünü laf olsun diye kullanmıyorum, çünkü bugüne kadar onlarla birlikte Türkiye’nin daha yaşanabilir, daha güvenli olmasını sağlamak adına birçok proje, çalışma yaptık… Bu çalışmalar, Emniyet Teşkilatı içinde gerçekten kardeşim gibi sevdiğim dostlarımın olmasına vesile oldu… Ülkemde farklı ortamlarda, yurtdışında, pek çok yerde, pek çok kişiye her daim söylediğim bir şey var…” 12 Eylül öncesi ve sonrasına da tanıklık etmiş biri olarak, ben Türkiye’deki Emniyet Teşkilatı’nın son yıllarda geldiği düzeyle gurur duyuyorum. Çağdaş, aydın, demokratik ve pırıl pırıl insanlardan oluşuyor, Emniyet Teşkilatımız… Muhakkak, bu kadar kalabalık bir teşkilatın içinde de çok sağduyulu olmayan, kendini daha az geliştirmiş istisnalar vardır. Toplumsal bir olaya müdahale ederken bazı polisler galeyana gelip, aşırıya kaçmışlardır. Polis kardeşlerimden, dostlarımdan rica ediyorum… Çoğunuzun evlatları var... Bazılarınız bu ülkenin aydınlık yüzünü temsil eden gençlersiniz… En önemlisi, sizler daha yaşanabilir ve demokratik bir ülkenin güvencesisiniz… Her ne koşulda olursa olsun, yaptığınız her harekette, sonuçlarını iki kere düşünmek ve temel görevinizin toplumun güvenliği ve huzurunu sağlamak olduğunu unutmamak zorundasınız…

Diğer aktörlere de, özellikle meslektaşlarıma söyleyecek sözlerim olacak...Onları da daha sonraya saklayalım... Tüm ülkeme ve kentime sağduyu ve hoşgörü dolu bir hafta dilerim…Türkiye son dört yılda dünyanın 85 demokratik ve gelişmiş ülkesinde yaşanan olayların benzeriyle demokrasisini sınıyor. Umarım sonuç daha aydınlık bir gelecek olur...

 

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi