"Anladığım iş değil, nasıl yaparım?" Ama başka seçeneğinin olmadığını düşünüyor ve kabul ediyor...
Koltuğa oturur oturmaz yardımcılarını çağırıyor, "Bana bakın" diyor:
"Gerçekten yardımcı olmak istiyorsanız, hatam olursa hemen uyarın..." Ve görevine başlıyor...
Bir-iki icraattan sonra çağırıyor adamlarını: "Nasıl, iyi gidiyor mu?"
"İsabet buyurdunuz efendim...
Şüpheleniyor!
Bir -iki yanlış iş yapıyor ve yine çağırıyor adamları:
"Nasıl, iyi gidiyor mu?"
Yanıtlar tebessümle geliyor:
"İsabet buyurdunuz efendim..."
Bakanın tepesi atıyor ve hepsini kovuyor. Yeni kadrosunu kurduktan sonra da ilk talimatını veriyor:
"Bana isabet buyuranı yakarım!"
………
Özal, Başbakanlığı döneminde şaşırtmıştı...
"Doktoru İçişleri Bakanı yaptı.."
"Polisi de Sağlık Bakanı..."
Oturdular koltuklarına...
"Polis, sanki bir cerrah gibiydi!"
Ya doktor?
"Ezelden kovboymuş!"
Küreselleşmenin ışıklarını o günlerde anlamıştık...
İşe göre adam devri bitmişti..
"Adama göre iş önemliydi!"
Bugün bakıyoruz da..
"Her işe imam bulunuyor!"
Polise de öyle olunca sevinmiştik!..
"İyi polislik yaparlar, daha duyarlı olurlar..."
Hemen her olayda, her gösteride her protestoda görüyoruz...
"İsabet buyuranları bol olsun!"
Yunus Haftası mı, nerede?
Muhabirlik yaptığımız yılları anımsarız...
70’li 80'li yıllarda "Yunus Emre Haftası" ayrı bir ayrıcalıktı...
Hem Yunus'u anıyor, hem de öyle güzel günler yaşıyorduk ki...
70'li yılların ortalarında elimizde rahmetli "Kenan Koç"un aldığı kamera ile giderdik köye...
Bugün de anıyoruz Yunus'u...
Ama nerede?
Bakıyoruz da, Yunus Emre'ye gidiş-geliş için "bir "Sevgi Treni" konulmuş... Gidiş geliş 12 lira...
Yiyecek-içecekle 25-30 lirayı bulan bir yolculuk olur...
''Bu tren ücretsiz olamaz mıydı?”
Binlerce kilometre uzaklıklara yol açan "Türk Dünyası Kültür Kentimiz", Yunus'a mı Ücretli tren koydu?
Merak ediyoruz, kaç kişi gidip gelir acaba?
"Ay ve Denizin Aşkı"nı bile genç kuşaklara Öğretemiyoruz Yunus kentinde...
Hani biri yerde biri gökte, aşık olmuşlar birbirlerine ... Gün olmuş , denizler kurumuş, yerini şu anda üzerinde bulunduğumuz bereketli topraklar almış. Ve de ak köpükler, o büyük sevgiyi dünyaya durdukça yaşatacak sevgiye dönüştürmüş...
İşte, biz Eskişehirliler bu efsaneye göre sevgiyle yoğrulmuş toprakların mutlu insanlarıyız…
"Sevgi insanları..."
"Yunus çocukları..."
Yunus Emre işlemiş ve yüceltmiş bu duyguyu: "Sevelim sevilelim..."
Bunun için sormak istiyoruz yetkililere:
"Yunus Haftası mı, nerede?"
Çalar Saat ve Sabah Kahvesi
Evimizde her sabah kaçırılmayan iki TV programı var... Biri "Çalar Saat", diğeri ESTV'nin "Sabah Kahvesi..."
FOX TV'nin en çok izlenen programlarından olan "Çalar Saat" sabah 7'ye çeyrek kala başladığı için
başına pek yetişemiyoruz... Ama "İsmail Küçükkaya"nın sunduğu programın büyük bölümünü de kaçırmıyoruz...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en çok kızdığı bir program olduğunu Rize’deki konuşmasından anladık
"Çalar Saat'in... Devam Küçükkaya... İkincisi ise ESTV'nin "Sabah Kahvesi...”
"Şinasi Kula"nın sunduğu bu programı kaçırdığımız bir gün, kendimizi suçlarız.. .En güzeli de, bu; iki programın, biri bitiyor, biri başlıyor olması...
12 Eylül’ün adi idamları
Kenan Evren'in 12 Eylül'de astırdığı 50 kişinin 23’ü adi mahkumdur. Paşa'nın "adi"lerle ne alıp veremediği var diyeceksiniz...
Çağdışı bir ceza sayıldığı için idam cezaları 1970'lerde artık uygulanmıyordu. İdama mahkum edilenler cezanın uygulanmayacağını bildiklerinden fazlaca telaşlanmıyorlardı.. . Siyasi mahkumlara verilen cezaların uygulanması için sırada bekleyen adilerin asılması gerekiyordu. Önce 23 adi mahkum asıldı, sonra da siyasiler. Eğer 12 Eylül darbesi olmasa, o adi mahkumlar bugün yakıyor olacaktı...
Üç duble içersem!
Temel'le Fadime evlenmişler. Daha ilk günden Fadime bazı koşulları olduğunu açıklamış:
"Saçım topluysa, o iş olmaz! Saçım yarım topluysa, olsa da olur, olmasa da! Ama eğer saçım dağınıksa, kesin bu iş olacak..."
Temel durur mu?
"Bak Fadime" demiş:
"İyi dinle.. Bir duble içersem, bu iş o gün olmaz!. İki duble içersem, olsa da olur olmasa da! Amaaa, üç duble içersem, saçına başına bakmam, haberin Olsun!"
Hasta yatağında
Profesör, Tıp Fakültesi'ndeki hastayı gösterip öğrencilerine seslenir:
"Bakın beyler, tipik bir skrofulos görüyorsunuz! Burun şiş, gözler çarpık, dudaklar sarkık..." Derken, yataktaki Temel bozulup atılır:
"Yaa doktor! Sanki sen dünya güzelisin!.."
Günün Şiiri
Kapılar kapanınca
Vakitler akşamlara dayanınca durulmuyor
Ortalık yerde beklentilere dönük
Karanlıklar ve büyümüş kahırlarla
Bir sonsuz sur oluyor karşılarda duvarlar
Sansüründen geçip gecelerin soluk-soluğa
Bugüne dünden bugünden yarma
Sonralara bilir-bilmez uzantılı korkular
Vakitler akşamları vurunca sürüp geliyor
Mahmuz seslerinde bire-bir kalmak
Kendinle ve büyümüş kaygularla
Kapanıyor umutlara kapılar...
Muharrem Vakar (Varlık-1970)
Günün Olayı
MHP'nin seçim bildirgesi AKP'nin hem siyasal hem de ekonomik taktiklerini boşa çıkaracak bir
içeriğe sahip...
Ne kadar etkili olur? Seçimlerde göreceğiz...
Emre Kongar
Günün Biberi
Atatürk, imam hatip okullarını , gerici partilerin arka bahçesine malzeme yetiştirsin diye değil, adam gibi din adamı yetişsin diye kurmak istedi...
Cüneyt Arcayürek
Cuk
Liglere ara verilsin. İn-cin top oynasın!..
Kıssa-dan
Bahara giren kişi ya da kişiler en az 3 papatya gölgesini alarak kaçtılar...
Günün Balı
Bir kız bir erkeğe boyun eğmez. "Hiçbir erkek de bir damla gözyaşına değmez..."
Kolsuz Yaşar'dan
"Avrupa'da nerede yaşamak isterdiniz?" anketinden, Türklerin hayali "MİLANO" çıkmış
"MİLYONA", Hatta "MİLYARA" dokundun zülfü yara...
Günün sözü
Sanatçı azgın canavara boyun eğmez, onu evcilleştirir...
Özdeyiş
Olgunluğa giden yol, acı ve ıstıraptan geçer...
Hanri Benasuz
Gerilim
Bu seçimin can alıcı özelliği, halka vaatlerle bir sosyal devlet olgusunun gündeme gelmesi. Seçimler nelere kadir! Hadi bakalım...
Orhan Bursalı
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...