İsa fakir miydi?

Önder Baloğlu yazdı

19 Ağustos 2015 00:03
A
a
Sütiş Eskişehir
Şehit cenazeleri ardı ardına gelirken…

“Bir millet ağlıyor…”

Birileri, nedense “gülmeyi” sevmiyor!

“Aristo”nun ünlü “Gülün Adı” kitabını anımsatıyor yaşadıklarımız…

Bir Başpapaz, “Aristo”nun gülmekle ilgili kitabını ünlü kilisenin kütüphanesinde saklar…

Çünkü, bir aydının eline geçecek olursa, insanlık gülmeyi öğrenecektir…

Avrupa’yı o günlerde karıştıran bu olay için Papa’nın emri ile Kardinaller toplanır…

Tartışma konusu açıktır:

“İsa’nın giydikleri kendine mi aitti?”

Yani, İsa fakir miydi, değil miydi?

Bir Kardinal yanıt verir:

“Önemli olan İsa’nın fakirliği değil, kilisenin güçlü kalmasıdır. İster misiniz kiliseye verilen aşırlar, yardımlar kalksın, mallarımıza el konulsun…”

 

*****

Ortaçağ’ın karanlık günlerinde, salt kendi çıkarları için halktan gülmeyi bile esirgemeye çalışan Kardinaller, bugün pek iyi anılmıyor…

Aristo, bu büyük eserini o günlerin koşullarına göre dile getirmiş…

Ama öylesine örnekleri yer almış ki tarihte…

“Her biri gülün adı!”

 

*****

Günümüz dünyasında da pek çok örnekleri var…

“Üstelik gülün dikeni olmaz mı?”

Öyle dikenleri var ki, bazen “çuvaldız” bile oluyorlar!

Herhangi bir tartışma konusunda, halkın aydınlanmasını, bilinçlenmesini istemek şöyle dursun…

“Yanıltmak için çabalıyorlar!”

İsim vermeye gerek yok…

Çünkü çok iyi biliyoruz ki…

Kendi çıkarları için, geleceği kalkan kullanarak günlük yaşayanlar…

“Tarihe, adsız güller olarak yazılacak!”

 

 

//////////////////////////////////////////

 

Günün Olayı

 

Erdoğan “Türkiye’nin yönetim sistemi fiilen değişti. Bunu yasal çerçeveye oturtmak gerekiyor” diyor.

Kaçak konut mu bu?

Önce dik, sonra imarını almaya çalış!

Akif Kökçe

 

///////////////////

 

Günün Biberi

 

Sınıfta kalacak öğrencilere son bir şans vermek için “kurtarma yazılısı” yapılırdı.

Tekrarlanacak bu seçimler de AKP için yapılan “kurtarma seçimi” oluyor!

 

///////////////////////////////

 

Foto: Nabi Avcı, Ruhsar Demirel, Bahattin Şeker, Salih Koca

 

9 milletvekilimiz olabilir

 

Son genel seçimlerden önce bunu dile getirmiştik…

Demiştik ki:

“Nabi Avcı ve Ruhsar Demirel başka yerden aday olsun…”

Bahattin Şeker de bizden sayılır…

Diğer altısı ile birlikte Eskişehir’in 9 milletvekili olabilir…

Kimsenin umurunda olmadı…

Ama bu kez dillerde…

Örneğin “Sadi Seda” demiş ki:

-Genel Merkez’den kulağımıza fısıldananlar doğru ise Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile Salih Koca erken seçimde Eskişehir listelerinde yer almayacak. Nabi Hoca,  İstanbul veya Ankara gibi illerden gösterilecek. Salih Koca’ya da Kahramanmaraş teklif edilecek. Kabul ederse memleketi olan Maraş’tan aday yazılacak…

 

*****

Sadi’nin duyumları pek yanlış çıkmaz…

Dileriz öyle de olur…

Üstelik AKP bu tablonun getireceği aday listesi ile seçime girerse, üç milletvekili çıkarma şansı da olur…

Bu arada “Ruhsar Demirel”in de söz sahibi olduğu MHP’de, kendisini Ankara’dan gösterebilme olanağı var… Keşke öyle yapsa da, Eskişehir bir milletvekili daha kazansa… Bahattin Şeker olabilir…

Ve de hesaplarımız doğru olursa…

“Eskişehir 9 milletvekili kazanır…”

 

///////////////////////////////////////////

 

Emeklilerin yaşam zoru

 

ABD, İngiliz ve Türk Maliye Bakanları bir araya gelmiş, emeklilerin durumlarını görüşmeye başlamışlar…

Amerikalı demiş ki:

“Bizim araştırmalarımıza göre emeklilerimizin bir aylık geçimi için 1000 dolar gerekiyor. Biz onlara 1500 dolar veriyoruz. Bunun 1000 dolarını ihtiyaçlarına harcıyorlar. 500 doları nereye harcıyorlar bilemiyoruz…”

İngiliz Bakan demiş ki:

“Bizim araştırmalarımıza göre, emeklilerimizin bir aylık asgari geçim endeksi 1000 sterlin. Biz onlara 1400 sterlin veriyoruz. 400’ünü nereye harcıyorlar bilmiyoruz…”

Sıra bizim Maliye Bakanına gelir:

“Bizim emeklilerimizin asgari bir aylık geçimi için 2000 lira gerekiyor. Biz 950 lira veriyoruz. Gerisini nereden buluyorlar bilemiyoruz…”

 

/////////////////////////

 

Yataktan düşünce

 

Temel, gece kabuslu bir rüya görürken pat diye yataktan aşağı düşmüş…

Oflaya puflaya kalkıp tekrar yerine yatmış. Ama 10 dakika sonra, sağa-sola dönerken yeniden düşmüş…

“Vay canına be!” demiş:

“İyi ki az önce kalkmışım, yoksa üstüme düşecektim!”

 

/////////////////////////////////

 

Dostoyevski’den yargı

 

-İnsan zihninin kanunları hala yeterince araştırılmamıştır ve gizemlerle doludur.

Öyle ki, henüz ne bunu çözecek kadar yetkin doktorlar ne de nihai kararı verecek yargıçlar vardır.

Bilin ki kimse suçlu değildir,  ya da herkes suçludur, kimse kimsenin yargıcı olmamalıdır.

“Herkes herkesin kardeşi olmalıdır…”

 

/////////////////////////

 

Günün Şiiri

 

Çürüyen otlar

 

Bilinmez hangi şehirde

Yaşarsın aşktan habersiz

Küçük çakıl taşım nasıl bulayım

Kaybolmuşsun bir kocaman nehirde

Bu kimin çocuğu der, seni görenler

Benim çocuğum, diye sesim gelir uzaktan

Bunca kötülüğü bağışlatır gözlerin

Yanakların kızarır ağlamaktan

Bir gün sokakta rastlasam, ellerini

Alsam avuçlarıma okşasam

Güzelliğini tanır da mısralarımdan

Kız kardeşimsin sanırlar belki

Sen orada ben burada

Birbirimizden habersiz

Ayrı yaylalarda yeşeren otlar gibi

Bekleye bekleye çürüyeceğiz

Cahit Külebi ( Varlık-1951)

 

/////////////////////////////////////////

 

 

Günün Sorusu

 

Diyanet yine, “Dövme yaptırmak caiz değil” demiş.

Ama “İktidar emrindeki polisin gençleri dövmesi caiz” değil mi?

 

///////////////////

 

Kıssa-dan

 

Adalet bittiğinde böyle olur…

Sığınacak tek yer vardır, susmayacak vicdanlar…

Orada mısınız?

“Türkiye’nin vicdanı var mısın?”

 

///////////////////////////////////

 

Günün Sözü

 

Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmayanlar, ömür boyu diz çökmeye mahkûmdurlar!

 

/////////////////////////////////////

 

Cuk

 

Unutmayan hanımlar, her başarılı erkeğin altında bir kadın yatar…

Safiye Soyman

 

/////////////////////////////////

 

Vural Savaş’tan

 

Yargıtay Onursal Başsavcısı “Vural Savaş” bir anısını aktarıyor:

-Genç bir hakim olarak ilk tayin yerim doğuda “Aralık” ilçesiydi.

Orada kaymakamın bir şoförü vardı. Bu adam sık sık neyle övünürdü biliyor musunuz?

“Neyle?”

-Benim bozduğum arabayı kimse tamir edemez, diye övünürdü…

Gülüşmüştük…

Bir şoförün bozduğu arabayı neden kimse tamir edemez? Bunun iki sebebi olabilir…

Adam ya arabayı asla düzelmeyecek şekilde bozuyor, ya da arabanın tamir edilmesini önleyerek bozuk kalmasını sağlıyor.

O adam yaşıyor mu?

“Yaşıyorsa bulup sormalı sebebini…”
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi