İş işten geçmeden

Soner Yüksel yazdı

2 Kasım 2017 09:41
A
a
Sütiş Eskişehir
 Birileri Eskişehir’e ısrarla açılmak istenen Termik Santral için şimdiden sıkı savunucular oldular. Günlerdir üst üste bu konuda itiraz eden, yazılar yazan ve gerekçelere daha önceki yaşanmış tecrübelerin sabit gerçekleriyle paylaştığım için bu durumdan belli ki çok rahatsız olmuşlar.
Termik santrale karşı olan, itiraz edenleri bezdirmek, sindirmek, suç işliyormuş gibi algılatmak adına “Enerji’de dışa bağımlımı olalım, kömür gibi bir cevher varken bunu kullanmayalım mı, siz milli değerlerimize, servetimize düşman mısınız” gibi cümleler sarf ederek yok etmek isteyenler var. Kimi gerçek kişiler, kimi trol denilen yumurta kafalar. Ve eminim çoğu Eskişehir’de bile yaşamıyor.
Zaten kimse kusura bakmasın ama bu şehirde yaşayan birisinin bu santrali desteklemesi bu şehre bana göre ihanet etmektir. Hatta işi ileriye götürüp karşı çıkmamanın bile şehre kötülük olduğunun altını çizeyim.
Buyrun gelin tartışalım, bana bu işin yapıldığı ve insanların mutlu olduğu, çevrenin zarar görmediği olumsuz koşulların yaşanmadığı bir örnek gösterin. Bana şehir merkezine 19 km yakında açılan bir termik santral gösterin. Ama baştan söyleyeyim boşuna uğraşmayın çünkü böyle bir örnek yok. Baktığınız, gördüğünüz, denenmiş tüm örneklerde karşınıza çıkacak tüm sonuçlar çevre ve insanın bu santraller nedeniyle zarar gördüğü gerçeğidir.
Türkiye’nin kalorisi en düşük kömürü, kalitesi en düşük kömürü işlenecek bu santralde. Eskişehir 1 sene de yaktığı kömürü 2 günde yakacak bu santral. 500 futbol sahası büyüklüğünde kül depolama alanları olacak. Atıklar toprağa, buhar yer altı sularına bırakılacak. Bacalardan çıkan gazlar ki radon gazı gibi kansere davetiye çıkaran bir kimyasal solumak zorunda kalacağız. Partiküller, kükürtdioksit azotoksit ve daha niceleri ile yüzleşmeye hazır olun.
Ya da bu şehirde yaşamaya devam etmek isteyen, ağır ağır ölmek istemeyen şehir insanları başta her partiden yöneticiler, siyasetçiler, stklar, sanayiciler, sendikalar, odalar akla gelen ne kadar kurum, yönetici, sorumlu var ise ardında ise bu şehri seven ne kadar insan varsa bu duruma itiraz etsin. 
Sakın özel sektörün devlete enerji satarak para kazanacağı ve bunu yaparken bir şehrin katledilmesine yol açacak bu işe milli servet, proje gibi de mesnetsiz anlamlar yüklemeyin.
Lütfen ne yapacaksanız iş işten geçmeden, şimdi, hemen, inanarak yapın.
Yoksa konuşacak hiçbir şeyin anlamı kalmayacak.


Allah aşkına bulun şu katili
Yüksek yüksek binalar diken, gördüğümüz her arsaya inşaata başlayan, hemen hemen tüm yeşilleri griye boyayan insanoğlunun görüyoruz ki artık kalbide, yüreği de beton bağlamış.
Doğal yaşam alanı bırakmadığımız, beslenme zincirini bozduğumuz, genetiğiyle oynadığımız, bir süs bir ev eşyası gibi kullanıp attığımız yetmediği gibi, sokakta kalan, atılan, bırakılan canlara yapılan zulüm artık kelimelerle anlatılmayacak boyuta ulaştı.
Daha dün Karabayır’da zehirlenerek 10’a yakın köpek öldürüldü. Her biri ayrı ayrı karakterde, kalp taşıyan, can taşıyan, kimseye en ufak zararı olmayan, yavrularını emziren masumları, üstelik birileri tarafından sürekli bakılan canları birileri zehirleyerek katletti.
Bakın bunu yapan kişi ya da kişiler hiç kimsenin itiraz edemeyeceği en hafif tabirle katildir, sapıktır, aşağılık zavallı yaratıklardır. Bir canı alırken tereddüt etmeyen birisinin hiçbir kitap, hiçbir inanç hiçbir felsefe de başka tanımı yoktur.
Kimse kalkıp insanla hayvanı kıyaslama demesin, kimse can ve yaradılış bakımından birbirinden farklıdır ayrımı yapmasın. Hani yaradılanı seviyorduk yaradandan ötürü. Bugün herhangi bir insanı öldürmüyorsak, aldığımız canın hesabını Allaha veremeyiz korkusu değil mi bizi disipline sokan.
Siz onca köpeği, onca zararsız canı gözünü kırpmadan öldüren birisinin herhangi bir Allah korkusu taşıdığını düşünüyor musunuz? Bu korkuyu taşıyan birinin bunu yapabileceğine, bunun hesabından korkan birinin can yakabileceğine inanıyor musunuz?
Ne de olsa köpekler, sahipleri, haklarını arayanı yok diye düşünerek yapılan bu katliamlar affedilemez.  Sosyal medyaya yansıyan fotoğraflara, onların yaşamını acımasızca alan kişi ya da kişilerin aramızda rahatça dolaşıyor olmasına inanın tahammül edemiyorum artık.
Bunu yapanlar evine gidecek, ona anne ya da baba diyen çocuklarının yüzüne nasıl rahatça bakacak. Yastığa kafasını koyduğunda nasıl uyuyacak. Onlarca canı keyif için öldürmenin verdiği ağırlığı nasıl kaldıracak kavrayamıyorum.
Tamam, kalp, merhamet, vicdan, Allah korkusu hiçbir şey yok da, hiç mi yok be arkadaş. Bunları taşımayan birinin yaşamasının ne anlamı, ne keyfi, ne amacı olabilir.
Yarın öbür gün çocuklara tecavüz eden, öldüren, karısının başını baltayla kesen, her dakika şiddete eğilimli, etrafına zarar verebilecek bir yaratık aramızda geziyor. Bunu yapan kim ya da kimler ise en kısa zamanda bulunmalı ve rehabilite edilmeli. Cezasını muhakkak çekmeli. Yani bunun hesabı yarına kalmadan bile ödetilmeli. Yoksa hayvanları çok sevenler artık tahammül edilemez bir duyguyu farklı çağlayan, taşan bir ırmak gibi istenmeyen şekilde yansıtmaya başlayacak.
İşte buna izin vermemek için, toplumsal huzur için ve potansiyel sapık, katil adaylarını azaltmak için Allah aşkına bulun şunu ya da şunları.
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
NezahatTelci 2 Kasım 2017 20:54

Yureginize , kaleminize saglik.

0 0 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi