İki dakika oturup düşünmek lazım…

Kadın olarak siyaset yapmanın ne kadar zor olduğunu anlatıp ahkam kesmeyeceğim size. Herkes aşağı yukarı bunu biliyor. Bu sebeple bir kadın olarak siyaseti özellikle muhalefette yapıp, hatta gönül verdiğin partiden ihraç edilip, partinin mevcut yönetimine de muhaliflik yapan ve buna rağmen çok ciddi bir kitleyi hem partisi hem de partisi dışında arkasında sürükleyen bir isim Meral Akşener.
‘Hayır’ propagandası kapsamında Eskişehir’e geldi Akşener. AKM’de adeta izdiham oldu. Gidenlere, paylaşımlarına, o esnada canlı yayınlarına ve yansılarına göz attım biraz.
 Salonda MHP Genel Merkezi’ne tepkili MHP’liler kadar hatta daha fazlası bile olabilecek kadar çok CHP’li vardı. Sosyal medyada bile yapılan paylaşımların, fotoğrafların çoğunluğu CHP’lilere aitti.
Üstelik Akşener’in toplantısının ardından CHP’lileri çok motive, çok inanmış, deyim yerindeyse gaza gelmiş hissettim. O noktada aslında CHP’nin, daha doğrusu CHP tabanının ciddi anlamda lider özlemi, özellikle onların inancını tazeleyecek yeni isimlere ihtiyacını görmemek mümkün değil.
‘Hele ki Eskişehir’de, ‘Hayır’ oyunun çıkması en muhtemel şehirlerden birinde bile aranan heyecan sağ tandansın desteklediği bir isimle bulunuyor, CHP’liler kendi etkinliklerine, toplantılarına bile bu kadar katılım göstermiyor, bu kadar inanç duymuyorsa’ diye ortaya bir soru işareti koyuyorum. Bu adalet vicdan sızlatır
Tanımadığınız biri, tanımadığı ama hayran olduğu bir ismi sizden kıskanıyor. Eline bıçağı alıyor ve geliyor. Doktorların tespitine göre bıçağı önce ciğere saplamaya çalışıyor, ardından bağırsaklarınıza saplıyor ve içinde çevirerek parçalıyor.
Hayati tehlike kaydıyla ameliyata alınıyorsunuz. Belki yıllar, belki ömür boyu çekebileceğiniz sorunlar ve kariyerinizin sekteye uğrayacağı bir hadise yaşıyorsunuz.
Bunu yapan yakalanıyor, gözaltına alınıyor ve mahkemeye sevk ediliyor. Sonra adli kontrol ve yurt dışına çıkış yasağı konularak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor.
Allah aşkına ne hissedersiniz? Ne düşünür? Adalet hakkında içinizden ne geçirirsiniz?
Dj Emrah Karaduman’ın başına gelen şey tam da bu çünkü… Az daha onu öldürecek olan genç serbest bırakıldı. Sizi bilmem ama bu karar en az Emrah Karaduman kadar benim de vicdanımı sızlatan, bana göre çok yanlış bir karar.
 
Hollanda, Avrupa, yasak mevzuu
Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir temsilcisine, herhangi bir ülkede böyle bir tutum sergilenmesini hoş görecek, bunu kabul edecek, tasvip edecek değiliz.
Ancak ‘gelme’ denilen yere zorla, ‘kapıdan olmaz ise bacadan girerim’ diye inatla gitme amacına ise şüphe ile bakıyoruz.
Türkiye’nin yıllardır AB’ye girme umuduyla kurulan AB Bakanlığı, eğitim süreçleri, söylemleri ve bugün bir AB ülkesinde üstelik Bakan seviyesinde yaşadıklarını görünce yorum yapmak bile gelmiyor içimden.
Yasakların, engellemelerin, düşünce özgürlüğünün sadece bu noktada akla gelmesi de düşündürücü.
“Avrupa’da bize salon verilmiyor” diye isyan edenlerin ve “ifade özgürlüğü nerede?” diye Avrupa’ya nutuk atanların bugün HAYIR mitinglerine izin vermeyen, HAYIR diyeni terörizmle, FETÖ ile aynı kefeye koyan düşüncenin temsilcisi olması da ilginç.
Polis müdahalesine ‘faşizm’ diyenlerin kendi ülkesinde onlar gibi düşünmeyenlere sıkılan tazyikli suya oh çekmeleri, palalı saldırgana ‘bravo’ demeleri, üstelik ölenlere ‘iyi olmuş’ diyecek kadar vicdansız söylemlerine biraz dönüp bakması gerekmiyor mu?
İşin garibi ne biliyor musunuz?
Kahrolsun Avrupa ve AB, Kahrolsun Amerika, Kahrolsun Rusya…
Ezelden beridir bunların dost olmadığını söyleyen, ezelden beri onlarla yapılacak hiçbir pazarlıktan karlı kalkılamayacağını söyleyen, “Türkün Türk’ten başka dostu yok” diyen birisi olarak bugün o AB, Amerika, Rusya ile aynı operasyon içinde yer alan canım ülkemin artık yapmacık olarak bile dostu kalmadığını görmek gerçekten çok üzücü.
Hele ki bu Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerindeki engeli “Ooh iyi oldu, bu EVET oylarını yükseltecek” gözüyle ellerini birleştirip sıvazlayanlar neye sevindiklerini unutmasınlar. No COMMENT
Okulda bir sistem değişikliği olacak. Teneffüslerin 30 dakikaya çıkması için öğrenciler arasında referandum yapılacak.
Ben EVET çıkmasını ve referandum sonucunda teneffüslerin 30 dakika olmasını herkesten çok istiyorum. Bunun için çalışmam lazım.
Ancak okulda pek sevilmeyen, hatta insanların konuşmak bile istemediği, oyunlarına almadıkları ve hatta ben ne dersem tersini yaptıkları kadar kötü bir imajım var.
Ancak sevilmesem bile akıllıyım ve bu sonucu değiştirmek için aklıma bir fikir geliyor.
Sınıf sınıf dolaşıp “Ben teneffüslerin uzamasını istemiyorum benim oyum HAYIR” diyorum.
Görüyorum ki benim Hayır dediğimi duyan öğrencilerin çoğu “ O Hayır diyorsa ben EVET diyeceğim onunla aynı safta durmam” diye oyunun rengini değiştiriyor.
Son günlerde PKK, HDP üzerinden “HAYIR diyenlerle aynı safta” diye suçlamalar çoğalınca aklıma bunlar geldi.
Siyasi hayatlarının büyük kısmında birlikte hareket eden, bir takım müzakereler, süreçler başlatanlarını destekleyenler, hayatlarını bunlara karşı mücadele etmiş insanlara “aynı saftasınız” diye haksızca yüklenince “Biraz da tersten okuyalım ama yorum yapmayım” dedim. Bilmem anlatabildim mi?