İbrahim Arslan’a ben cevap vereyim

CHP Milletvekili İbrahim Arslan, bir dönem TÜLOMSAŞ olarak da bilinen TÜRASAŞ’ın özelleştirilip özelleştirilmeyeceğini Ulaştırma Bakanlığı’na sordu. Babasının parasını yiyen hayırsız evlat, en son anasının bileziklerine göz dikermiş. İşte AK Parti iktidarı da elde avuçta ne kaldıysa satmak zorunda. 
Bu açıdan bakacak olursanız TÜRASAŞ’ın da üzerine bir bardak soğuk su içmenizi öneririm.
Her şey ortada işte: Türkiye olarak topu diktik. Hal böyle olunca elde avuçta ne varsa satma aşamasına geldik.
Biz dönelim İbrahim Arslan’ın soru önergesine…
“TÜRASAŞ'ın özelleştirme tehdidiyle karşı karşıya olduğu görülmektedir” diyen İbrahim Arslan, “Bilinmesini isterim ki; yabancı finansman uğruna milli servetimizi yok etmek isteyen AKP zihniyetine karşı, vatansever ve Cumhuriyetçi duruşumuzdan taviz vermeden, milli bir mesele olarak ele aldığımız demiryolu endüstrisine sahip çıkacak; işçisiyle memuruyla demiryolu endüstrisinde emek sarf edenler başta olmak üzere tüm demiryolu sevdalıları ve vatanseverlerle birlikte omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerinde bulundu.
Arslan ayrıca Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile Türkiye arasında özel bir imtiyaz antlaşması yapılıp yapılmadığını da sordu.
Şimdi İbrahim Arslan’ın canını biraz sıkacağım ancak bu sorulara Bakanlıktan önce ben maddeler hâlinde cevap vereyim.
Öncelikle ülke olarak ayvayı yedik! Meteliğe kurşun atıyoruz.
31 Mart itibarıyla 475 milyar dolar dış borcumuz vardı ki bu rakam muhtemelen daha da artmıştır. Bizim bu parayı ödeyecek üretimimiz yok. Mecbur borcu borçla çevireceğiz.
Ülke olarak Ayçiçek yağı bile üretemiyoruz. Asrın Liderimiz Efendimiz hazretleri Rusya’ya şirinlik yapmasa, patates kızartacak yağı bulamayacağız.
Yabancı finans kuruluşları yüzümüze bakmıyor. Önce Damad-ı Şâhane Hazretleri zamanında kapılar yüzümüze kapanmıştı. Sonra Nebati Bakanımız İngiliz Finans çevrelerinden epistomolojik bir kopuş yaşamıştı. En son Mehmet Şimşek’e de “Allah versin” dediler.
Asrın Liderimiz Efendimiz bir ara Arap dostlarımızı ziyaret etmiş, havuz medyası da milyarlarca borç para bulacağımızı ballandıra ballandıra anlatmıştı. Sonuç olarak Medine dilencisi yerine konulduk ve sadaka bile alamadık.
İMF ise, “Önce şu ihale sisteminizi değiştirin” dediği için, zaten AK Parti için bir seçenek değil. AK Partililer şöyle düşünüyor, “Canımızın istediği gibi ihale ayarlayamayacaksak, neden iktidar oluyormuşuz ki?”
Geriye kalan tek seçenek elde – avuçta ne varsa üç kuruş – beş kuruş demeden satmak.
İşte bu yüzden Sayın Milletvekilim TÜRASAŞ da satılacaktır, Türk Hava Yolları da satılacaktır, TUSAŞ da satılacaktır. Hatta kasadaki 128 milyar dolardan tutun, dişimizden tırnağımızdan artırdığımız tonlarca altınlarımız da satılacaktır. Aklınıza gelen ve para getiren her şey satılacaktır.
Hatta Osmanlı, Duyunu Umumiye zamanında olduğu gibi sevgili iktidarımız bazı kalem vergileri toplama hakkını bile satacaktır. 
Devir sata sata iktidarda kalma devri. Şimdiden alışsak iyi olur…