Hükûmet doğrusunu yaptı

12 Kasım 1999 Düzce depreminin yıl dönümünde, yurt genelinde “Çök – Kapan – Tutun” tatbikatı gerçekleştirildi. Hükûmet ne yaparsa yapsın, bunu eleştirmeyi doğru ve yapıcı bir muhalefet anlayışı olarak görmüyorum. Türkiye bir deprem bölgesi ve şimdiye kadar hiçbir deprem tatbikatının yapılmamış olması, bu hükûmet dâhil hepimizin ayıbıdır. Şimdi ilk kez bir tatbikat yapıldı. Oturup da “Nereden çıktı bu?” demenin lüzumu yok.
Öte yandan tatbikatın başarısız olduğu eleştirilerine de katılmıyorum. Tatbikatlar basın mensuplarına fotoğraf çektirmek için yapılmaz. Eksiklerimiz nelermiş, onları görmek için yapılır. Gördük ki bütün vatandaşlara aynı anda bir kısa mesaj göndermeyi bile beceremedik. Bu açıdan bakınca “Başarısız olduk” diyebiliriz. Ancak ben meseleye biraz farklı açıdan bakıyorum. Tatbikatların amacı zaten başarısızlıklarımızı görmek değil midir? Net bir şekilde gördük ki depreme toplum olarak da devlet olarak da hazır değiliz. Eğer ki bu tatbikatların özellikle okullarda devamı gelir ve görülen eksikliklerin üzerine gidilirse, iyi bir yola çıkmış oluruz.
Vatandaşın dişinden – tırnağından artırarak toplanan deprem paralarına ne olduğunu sorarak hükûmeti eleştirebiliriz. Ancak ilk kez bir tatbikat yapıldı ve tatbikatta eksikliklerimiz görüldü diye hükûmeti eleştirmem. Olsa olsa, “İyi bir başlangıç” derim.
 

Yağmurlar gecikti

Bazıları iklim değişikliğini, çiçek çocuklarının uydurduğu masallar olarak görüyor. Oysa ki iklim değişikliği çok hızlı bir şekilde günlük yaşamımızı etkiliyor. Kasım ayının ortasına gelmemize karşın, Eskişehir’e doğru dürüst yağmur yağmadı. İklim değişikliğine yönelik hazırlıklar yapmamız lazım. Eldeki bütün veriler aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Kuzey Akdeniz bölgesinin, bu değişimden en olumsuz etkilenecek yer olduğunu gösteriyor. Peki ne gibi önlemler alabiliriz? Mesela daha çok baraj inşa etmeliyiz. Sulama sistemlerini ıslah etmeliyiz. Kuru tarıma geçmeli, damla sulamaya geçmeliyiz. Sanayide ve evsel kullanımda su tüketimine sınırlamalar getirmeliyiz. Peki biz ne yapıyoruz? “Boş konuşuyoruz” bile diyemiyorum. Çünkü boş da olsa konuşmuyoruz, bu konuyu konuşmaya bile tenezzül etmiyoruz.