Her köşe başı dilenci doldu

Geçmişte bu kadar çok dilenci yoktu. Dilenenler de az çok biliniyordu. Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Zabıta Müdürlüğü elemanları da artık onlarla nerede ise akraba oldular…
Özellikle Cuma günleri şehrin merkezindeki Çarşı, Reşadiye ve Hacı Havva Camilerini mesken tutan bu dilencileri Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerinin Zabıta Müdürlüğü ekipleri tek tek toplayıp belediyeye götürür.
Belediyelerde yapılan üst aramalarında üzerlerinden çıkan paraların miktarı tutanaklarla belirlenip Belediye Encümenleri tarafından belediyeye gelir kaydedilir…
Bu dilencilerin sayısının azalması dikkatimi çekiyor…
Şehir merkezinde zabıta memurlarının elinden kurtulamadıkları için kenar semtlerdeki camilere gitmiş olabilirler belki de…
Bir de geçmişte hemen hemen şehrin merkezindeki her köşe başında mendil, kalem satan, tartı aleti ile insanları tartan çocuklar vardı…
Sözde bunlar insanlara bir şey satarak bedelini alıyorlar gibi görünüyordu…
Ama işin aslı ticaret yapmak değil, dilenmekti…
Bu çocuklar zaman zaman istismara uğruyorlardı…
Bazı ailelerin bu çocukları bu işi yapmaya zorlandıkları iddiaları da konuşuluyordu…
Küçük yaşta çocukların mendil, kalem satarak dilencilik yapmaları yasaklandı…
Gerek Emniyet Müdürlüklerine bağlı ekipler gerekse Belediye Zabıta Müdürlüğü ekipleri mendil veya kalem satan, hiçbir şey satmadan da dilenen çocukları gördüklerinde ailelerine teslim ediyorlar…
Ve de ailelere, çocuklarının bir defa daha mendil, kalem satarken, dilencilik yaparken görülmeleri halinde kendilerine cezai işlem uygulanacağı konusunda gerekli uyarı da yapılıyor…
Gerek Emniyet’in gerekse Belediye Zabıtalarının aileleri uyarmasıyla son yıllarda mendil, kalem satan veya dilenen çocuk sayısı da ciddi oranda azaldı, hatta bitti dersek de yalan olmaz…
Ta ki; Suriye’de çıkan iç savaştan sonra savaş korkusu nedeniyle ülkelerinden kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeliler şehirlere yerleşinceye kadar…
Suriye vatandaşlarının şehirlere yayılmasıyla birlikte dilenen çocuk ve büyük insan sayısında da önemli artış göze çarpmaya başladı.
Hemen hemen her köşe başında çoluk çocuk dilenenleri görüyoruz.
Şehrin belirli noktalarındaki trafik ışıklarında ellerinde ‘Suriye’den geldik yardım edin’ diye yazılı kağıtları gösteren çocuklar, kadın ve erkekler var…
Kimileri de ailecek oturdukları yerde “Biz Suriye’den geldik. Yardıma muhtacız, Allah rızası için yardım edin” diyerek önlerine koydukları yazılarla vatandaşlardan para istiyorlar…
Oysa bildiğim kadarıyla devlet Suriye’den gelen sığınmacılara ayni ve nakdi yardım yapıyor…
Bu parayla en azından karınlarını doyurabiliyorlar…
Devletin verdiği parayla geçinemeyen veya biraz daha iyi şartlarda yaşamak isteyenler duygu sömürüsü yapıyorlar…
Suriyelilerin bu yöntemini gören, kendilerini Suriyeli gibi gösteren Eskişehirli oldukları bilinenler de var olduğu söyleniyor…
Geçtiğimiz Cumartesi günü Sanayi Çarşısı’na gittim. Kırmızı ışıkta durdum. Arabamım camını çalan iki çocuk ellerindeki yazıyı göstererek benden para istediler…
İlgilenmeyince adeta camı kıracak şekilde vurarak benim para vermemi beklediler…
Burada trafik sıkışık…
Adeta ölümle burun burunalar…
Yarın arabanın altında kalıp canından olduğunda aileleri ayaklanırlar…
Zaten Sanayi Çarşısı’ndaki esnaflar da bunlardan duydukları rahatsızlıkları her seferinde gündeme getiriyorlar…
Birkaç noktada bu çocuklar veya aileleri duygu sömürüsü yapıyorlar…
Emniyet veya Zabıta Müdürlüğü ekipleri bu belli noktalarda bulunursa, bu çocuklar veya aileleri vatandaşları rahatsız edemeyecek…
Yarın herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması adına Valimiz Güngör Azim Tuna ile İl Emniyet Müdürümüz Mustafa Şahin gereken önlemleri almalıdırlar…
Bu konuda duyarsız olmadıklarını biliyorum…
Mutlaka kendileri de biliyorlardır. Ancak bu belli kavşaklar, daha sık kontrol edilebilir ise istismarın da önüne geçilebilineceğini düşünüyorum…
 
 
*-********
 
Emirdağlılarda beklenen sonuç
 
Emirdağlılar Vakfı’nın sonucu merakla beklenen seçimleri geçtiğimiz Pazar günü yapıldı.
Seçim öncesinde Emirdağlılar arasında küçük bir anket yapmıştım…
Anketten de Murat Kahya çıkmıştı…
Hatta Emirdağlılar şunu söylemişlerdi…
“Üç aday tek listede birleşsin. Birlik beraberlik mesajı verilsin. Bu diğer sivil toplum kuruluşlarına da örnek olur. Murat Bey bir dönem yapacağım diyor, Vakfa bir bina kazandıracağının sözünü verdi. Destek verelim” demişlerdi…
Seçim öncesi birleşme gerçekleşmedi…
Üç aday da sandığa girerek şansını denedi…
Ben seçim yarışının Murat Kahya ile Orhan Özkır arasında geçeceğini tahmin ediyordum…
Tahminimde yanılmadım…
Olcay Yılmaz, Murat Kahya ve Orhan Özkır’ın gerisinde kaldı…
537 oyun kullanıldığı seçimde Murat Kahya 281, Orhan Özkır 186, Olcay Yılmaz ise 64 oy aldı.
Seçim sonunda birileri kırgınlık yaşanabileceğinden endişe ediyordu…
Hiç de öyle olmamış…
Sonuçlar belli olduktan sonra üç başkan adayı da el ele vererek foto muhabirlerine poz vermişler…
Bu güzel bir görüntü olmuş…
Her ne kadar sandıkta üç aday yarışmış olsa da, seçim sonunda birlik beraberlik mesajı verilmesi önemli…
Emirdağlılar Murat Kahya’nın verdiği sözlerin takipçisi olacaklarını söylüyorlar…
Biz basın mensupları da takipçisi olacağız…
 
 
*-*********
 
FIKRA:
Yüzde Elli
 
Bir okulda kimyadan geçme notu yüzde elliydi. Bir çocuk bu notu tutturmak için şaşmaz bir sistem bulduğunu iddia ediyordu. Sınavda, her sorunun cevabını işaretlemeden önce elindeki parayı havaya fırlatıyor ve yakaladıktan sonra cevabı hiç tereddütsüz işaretliyordu.
Ertesi gün kendinden emin bir şekilde profesöre giderek, notunu öğrenmek istediğini söyledi. Profesör çocuğa baktı ve "Ha sen misin" dedi.
Sonra cebinden para çıkarıp havaya fırlattı ve "Kaldın!" dedi.