15 Temmuz akşamı kalkışılan darbe girişiminden sonra insanlar çok ciddi bir travma yaşamışlardı…
En son 12 Eylül 1980 darbesinden sonra bir daha darbe yaşanmaz düşüncesinde idik hepimiz…
Artık Türkiye’de her 20 yılda bir demokrasinin kesintiye uğramaması için göreve gelen AK Parti Hükümeti gereken kanun değişikliklerini bile yapmıştı…
Ancak her ne kadar kanunları değiştirseniz de, her ne kadar 12 Eylül askeri darbesini gerçekleştirilenler yargılanıp gereken cezayı aldılarsa da, yine de halkın üzerinde küçükte olsa bir olasılık vardı…
“Tam demokrasiye geçemediğimiz için bir darbe daha olur diye” düşünenler vardı…
Ancak 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden geçen 20 yıl yani 2 bin yılına kadar bir darbe olmayınca, artık azda olsa içimizdeki olan olası darbe düşüncesi de giderek azalmaya hatta ben “20 yılı atlattık. Bir daha darbe olmaz” diyenlerdendim…
15 Temmuz akşamı kalkışmayı duyduğumda en çok sinirlenen ve hatta 6 yıl önce bıraktığım sigarayı tekrar içmeme sebep oldu…
Çocuklar ve eşim beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı…
“Tam darbeleri unuttuk. Artık demokrasi ile yönetilmeye alıştık. Hükümetlerin seçimle gelip seçimle gitmesini de öğrendik” dediğim günlerde gerçekleşti darbe girişimi…
15 Temmuz’dan düne kadar geceleri korkudan uyuyamayan komşularım var…
Onlarda evlerinde sabaha kadar gözlerini kırpmadan demokrasi nöbeti tutuyorlar…
Onları her gün,”artık tehlike geçti. Rahat uyuyabilirsiniz. Hükümet ve genel kurmay her şeye hakim. Boşu boşuna sinirlerinizi yıpratmayın. Çocuklarınızı da strese sokmayın” diyerek telkin etmeye çalıştım…
Bugün (dün) sabah evden çıkarken yolumu kestiler.
“Sadi Bey sen bizi söylemlerinle, telkinlerinle rahatlattın. Bu akşamdan (dün) itibaren bizde normal hayata döneceğiz. Zamanında uykuya yatacağız. Evde nöbet tutmayı sonlandıracağız” dediler…
Memnun oldum…
Onları sakinleştirmede bir katkım oldu ise memnun olurum…
Artık hepimiz yaşadığımız stresi üzerimizden atmalıyız…
Normal yaşantımıza dönmeliyiz…
Darbe girişimine kalkışanlar da, halkın tedirgin olmasını, bu şekilde yaşamasını istiyorlar…
Bu şekilde eğer zamanı ne olur bilemem…
Bir daha teşebbüs etmeyi düşünüyorlar ise, halkı paniklemiş şekilde yakalayıp bu seferki kalkışma da başarılı olmayı hedefliyorlar olabilir…
Biz paniklemeyi bırakıp, yaşananlardan ders alarak normal hayatımıza döner isek, ikinci ayağı düşünüyorlar ise bu ayakta da tıpkı birinci girişimde olduğu gibi başarısız olurlar…
*-*******
Üç kuşak bir arada nöbet tutuyorlar
“Demokrasi Nöbeti” ne katılım her geçen gün artarken, vilayet meydanında gerçekleştirilen nöbette zaman zaman ilginçliklerde yaşanıyor...
AK Parti’nin Eskişehir’de kurulduğu tarihten itibaren içerisinde olan, kısa bir süre de olsa İl Başkanlığı da yapan belediye meclis üyeliği ile il yönetim kurulu üyeliği de yapan Ayşe Fert Dökmeci, “Demokrasi Nöbeti” ne anneannesi ve annesi ile katılarak destek veriyor…
Anneanne, anne ve kendisi olmak üzere her akşam vilayet meydanına gelerek gecenin geç saatlerine kadar “Demokrasi Nöbeti” ne destek veren Ayşe Fert Dökmeci, ”Anneannem 80 yaşında. 15 Temmuz akşamı yaşanan darbe girişiminden sonra başlayan demokrasi nöbetini duyunca ısrarla bana kendisini de nöbete götürmemi istedi. Bende bu isteğini kıramadım. Annem ve anneannem ile her akşam saat: 20.00 de vilayet meydanına geliyor, gece saat: 02.00’ye kadar nöbet tutan binlerce insan ile birlikte nöbetimizi tutuyoruz. Anneannemin sağlığı el verdiği sürece de nöbete devam edeceğiz” dedi…
Bando EsEs’ten destek
Nöbetin 14’ncü gecesinde Vilayet meydanına gelen Eskişehirspor’un bando takımı Bando EsEs, vatandaşlar tarafından coşkuyla karşılandı. Meydanı dolduranlara, Eskişehirspor marşı, Espana, 10’ncu yıl marşı ve Mehter Marşı çalan bando takımı, binlerce vatandaşı coşturdu.
Bando EsEs’in “Demokrasi Nöbeti’ne katılarak destek vermesiyle Eskişehirlilerin sevgisini kazandılar..
*-******
Çağlar’dan Bıyık’a ışıklı “Bozkurt”
MHP Milletvekili adaylarından Dr. Kayıhan Çağlar, bir süre önce MHP İl Başkanlığına atanan Ülkü Ocakları eski Başkanı Kadir Bıyık’a ‘hayırlı olsun’ ziyaretinde bulundu…
Özel Anadolu Hastanesin de Başhekimliğini de yapan Op. Dr. Kayıhan Çağlar, Kadir Bıyık’a yaptığı ziyaret de turkuaz ışıklı ‘Bozkurt’ hediye etti…
Ziyarette konuşan Çağlar,”İl Başkanımızın yeni görevinin ülkemize ve milletimize, ilimiz ve camiamıza hayırlar getirmesi, dileğinde bulunduk. Ülkü Ocakları menşeli başkanıma, bir Türkoğlu Türk için maddi değerinden ziyade manevi kıymeti yüksek olan ve dünya üzerinde bir millete ait tek renk olan 'turkuaz' ışıklı 'Bozkurt' hediyemi takdim ettim. Şahsını, geçmişteki hizmetlerini ve duruşunu hep takdir etmişimdir. Hakkın teslim edilmesi olarak düşündüğüm bu görevinde de başarılı olacağına, camiamızı iri, bir ve diri tutacağına, partimiz adına çıtayı yükselteceğine inancım tamdır. Milletimize ve ülkemize, ilimize ve camiamıza hayırlar getirsin. Allah, mahcup etmesin” dedi…
*-******
Kamu-Sen’den başbakan’a mektup
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, darbe teşebbüsünün ardından kamu görevlilerinin görevden alınmasıyla ilgili başbakanlık makamına mektup göndererek önemli uyarılarda bulundu.
Ağır bedeller ödenerek elde edilen demokratik düzeni yıkmaya yönelik girişimin ardındakilerin mutlaka cezalandırılması gerektiğini vurgulayan Genel Başkan Koncuk, asılsız ve mesnetsiz gerekçelerle görevinden alınan kamu çalışanlarının da mağdur edilmemesi gerektiği uyarısında bulundu.
İsmail Koncuk dilekçede, adil ve tarafsız bir yaklaşımla gerçek anlamda darbeci ve teröristleri kamudan ayıklama sürecinin hukukun üstünlüğü ilkesinin göz ardı edilmeden, devam ettirilmesi gerektiği hususunun da önemle altını çizdi.
*-******
FIKRA
Palavra Yarışı
Abartmalı konuşmayı seven iki kişi yine bol keseden atıyormuş:
-Geçenlerde bizim bahçede kazı yapıldı. Toprağın onbin metre altından telgraf teli parçaları çıktı.
-Çıkmışsa ne olmuş yani? Neyi gösterir bu?
-Telgrafı benim dedelerimin icat ettiğini gösterir.
-Hmm... Bizim bahçede de bir kazı yapıldı geçen gün.
-Eee?
-Hiçbir tel çıkmadı.
-Neyi gösterir ki bu?
-Neyi gösterecek ulan telsiz telgrafı da benim dedelerimin icat ettiğini...
*-******
Günün Sözü : Gençken bilgi ağacı dikelim ki, yaşlandığımız zaman gölgesinde barınacak bir yerimiz olsun. Lord Chesterfield
Dedem diyor ki: Hayatta 3 kişiyi unutmayın. Kötü durumunuzda size yardım edeni, Kötü durumunuzda sizi bırakanı ve sizi o Kötü duruma sokanı.