Yaşamın İçinden
Hastaya perhiz verme
“Gelinde çıkın işinden” başlıklı yazıma ilgi kadar tepkilerde oldu..
Bazı okurlarım:
“Yerel gazetelerde benzeri yazıların yazılması çok güzel” derken, bazıları da:
“Neden daha açık yazmadınız” şeklinde soruyordu..
Okurlarıma teşekkür ediyorum..
Zamanı gelince onları da yazacağım..
--//--
Başbakan Erdoğan henüz konuşmadı..
“Ben oğlumla böyle bir şey konuşmadım” demedi.
Konuşmalar için:
Dublaj...
Ya da montaj diyen yok..
Ses kayıtları için taklit demedi kimse..
İktidar partisini tek güvencesi taban..
Keşke tabanın inkarına inanabilseydik..
O kadar paranın bir evde nasıl saklandığını öğrenebilseydik..
Kimse kusura bakmasın..
“Aklıma minare ve kılıf geliyor”
--//--
Dün Sözcü Gazetesi’nin manşeti şöyleydi:
“Ses ver Tayyip..
Montajı, dublajı bırak..
Tapedeki ses senin mi, değil mi onu söyle”
Aynı Gazete Tayyip Erdoğan’ın görüşmeleri kabul etmediğini belirterek soruyordu:
“Kayıttaki sesler Erdoğan ve oğluna mı aittir”
“Sabah saat 08.02 de Erdoğan Bilal’i neden aradı?”
“17Aralık operasyonun saat kaçta öğrendi?”
“TİB Başbakan Erdoğan’ın 17 Aralıktaki telefon görüşmelerini açılayabilecek mi?”
“ 17 Aralık sonrası Erdoğan ve yakınları Şehrizar Konaklarından ev aldı mı?”
---//--
Sorular bir hayli uzun..
Bir yanda CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ardı ardına yaptığı eleştiriler...
Diğer yanda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin” bu kadar belge ortadaysa derhal soruşturma başlatılmalı” şeklindeki sözleri...
Ve bir başka yerlerde piyasaya düşen bilgiler..
BDP Eş Başkanı Selehattin Demirtaş öyle diyor:
“Montaj deyip kurtulmak kolaysa, neden bu kadar insan kurtulamıyor?.”
Doğrusu da bu..
Yerel seçime adım adım yaklaşılırken, tüm bu olumsuzlukların hemen her gün geliştirilmesi demokratik açıdan zararlı olur.
.Onun içinde diyoruz ki:
İtişip kakışma ile bu sıkıntının sona ermeyeceği belli olmuştur.
Onun için..
Bu konuda iktidar ve muhalefet bir araya gelip, ülkeyi saran kara bulutları, insanları ikna edecek yasal düzenleme ile dağıtmalıdırlar.
İşleri daha fazla uzatmak, demokrasimiz açısında zararlı olur çünkü...
Günlerin getirdiği
Elbette Ahmet Ataç
Önceki gün bir arkadaşımla Tepebaşı mahallesine politika nasıl gidiyor diye dolaşmaya gittik. Yayla sokakta dolaşırken tanıdıklar yanımıza gelip “buyur ettiler”..Bir işyerinde çaylarımızı içerken söz dönüp dolaştı “politikaya” geldi. Vatandaşlar bize, biz vatandaşlara sorduk.. İşyeri sahibi dedi ki “Bizim adayımız Ahmet Ataç.. Şimdiye kadar bir dediğimizi ikiletmedi. Her sorunumuza da yanımızda oldu.. Üç seçimde oyumuzu verdik. Gene bu seçimde oyumuz Ahmet Ataç’ın olacak”
Bir başkası ise yalnız biz değil, çoluk çocuğunda Ataç için çalıştığını belirterek şöyle konuştu” Ahmet Beye ne zaman gitsek kapısını açık gördük. Olmadı mahallemize gelip, hatırımızı sordu. Onun içinde oylarımızı hep Ahmet beye verdik. Kısmet olursa bu seçimde de kendisine destek olacağız. “
Tepebaşı’nda dolaştığımız birkaç sokakta benzeri konuşmaları dinleyince yanımdaki arkadaş” Ahmet Ataç bu mahallede seçimi kesin alır.. Kendisini, sevdirmiş. Önemli olan halkın oy vereceği kişiye güvenmesidir”
Doğru gerçekten de.. Tepebaşı’nda Ataç sevgisini kırmak bir hayli zor..
Tabip Odası’na ceza mı?
Önceki gün öğrendim.. Çalışmalarını yakından takip ettiğimiz Eskişehir Tabip Odası başkanı Dr. Bülent Nazım Yılmaz’a Gezi Eylemlerinden dolayı idari ceza verilmiş. Öğrendiğimize göre, valilik Hastaneye bir yazı yazmış. Hastanede bu yazı üzerine Doç. Bülent Nazım Yılmaz hakkında soruşturma açarak idari ceza vermiş. Tabip Odası karara itiraz etmiş, ama sanırım bir sonuç alamamış. Tabip Odası Genel sekreteri Dr. Hamit Güçlüler olay için diyor ki” İtirazımızı yaptık. Dikkate almadılar. Biz iyi hekimliğimiz yapmaya devam edeceğiz. Bu cezanın kimlerin talimatı ile verildiğini biliyoruz. Olayı iyi hekimliğimize saldırı olarak kabul ediyoruz. Durdurmak için mücadelemize devam edeceğiz”
Dr. Bülent Nazım Yılmaz’!a geçmiş olsun diyor başarılar diliyoruz...