Dem Dem takılmadı
Sümer’in başında Ali Onur Özer çıktı
İşitme Engelliler yaşa takılıyor
Birbirlerini tebrik ettiler
Heyecanlı maça ilgi vardı
Anadolu Üniversitesi kampüsünde sonbahar temizliği…
Eskişehir parkındaki dubalar tepki çekti
Eskişehir’de "Köpekli Park" hayvan dostu heykeller…
Eskişehir İsmet İnönü Caddesi’nde futbol efsaneler…
Eskişehir’in simgesi köprü, yılbaşı için hazırlanı…
Eskişehir'in arka sokaklarında park sorunu büyüyor…
Tepebaşı Belediyesi'nden çevre dostu atık getirme …
Bitkilere Şekerli Su Vermek: Faydaları ve Zararlar…
Eskişehir’de ilçe yollarına dev yatırım: 124 milyo…
Akaryakıt istasyonu yanında yangın paniği!
Eskişehir'in gözde ilçesinde yatırımcılara yeni fı…
Haham Tuncayın vicdanı!..
Haham Tuncayın vicdanı!..
26 Eylül 2014
08:28
A
a
Kanada’da "haham"lık yaptığı öne sürülen Ergenekon jurnalcisi "Tuncay Özkan” ne yapıyor acaba?
Sayesinde yıllarca boş yere yatanlar oldu...
"Vicdanı hiç mi sızlamaz!"
"Jurnalci" denilince de "Mahmut Yesari" gelir aklımıza... Geçen gün Şehir Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni "Mehmet Göktekin"e de anlattık...
Sirkecideki "Kafkas Meyhanesi"nde içer Yesari... Yazılarını da oradan "Saffet Baba" ile gazeteye gönderir... "Saffet Baba", tiyatroda küçük rollere çıkar.. Parası az olduğu için Yesari’den kendisine iş bulmasını ister... Mahmut Bey de bir gün Babıali yokuşunda rastladığı arkadaşı "Aziz Hüdai"ye rica eder... Yesari, bu olayı unutur gider...
Bir gün garson uyarır:
"Sizi Hüdai Bey çok acele görmek istiyor..."
Yesari şaşırır!...
Arkadaşı olsa da o zamanlar "MAH" denilen Milli Emniyet Teşkilatı’nın İstanbul’daki başmüfettişidir Hüdai...
Merakla gider...
"Buyur otur" der Hüdai ve zile basıp memuruna seslenir:
"Mahmut Yesari Bey’in dosyasını getir..."
Yüklü bir dosya gelir, neler yok ki?
"Atatürk'e suikast düzenlemek, Halife ile ilişki kurmak, İnönü'ye ulu orta küfür etmek, say gitsin!" Hepsinin altında da "Saffet Baba"nın imzası..
Yesari iş istemişti ya, Aziz Bey de vermiş...
Bir gün dayanamayıp Safet Baba'ya sormuş Yesari:
“Niye yaptın?”
"Ne yapayım beyim" demiş:
"Bana her gün rapor tutacaksın dediler. Senden başka ünlü tanıdığım yok ki!.."
…………..
Ergenekon jurnalcisi Tuncay Güney'e de aynı soru sorulsa, nasıl yanıt verirdi acaba?
"Safet Baba gibi mi!.."
“Eşlerimiz vatan haini mi?”
Bugünkü "Görüşler” sütunumuzda Ergenekon jurnalcisi “Tuncay Güney"in hatırını sorduk ya...
4 yıl önce TV’de izlediğimiz bir subay eşi geldi gözlerimizin önüne…
Bağırıyordu kadın:
“Eşlerimiz vatan haini mi?”
Kolay kolay belleklerden çıkar mı bu feryat?
"Nazım Hikmet"in vatan hainliği de çok tartışıldı ya..
"Kuşaktan kuşağa sürecek bu yakıştırma..."
"Deniz Kavukçuoğlu" da böyle bir anısını dile getirmişti:
- 12 Mart 1971 Darbesi sırasında yurtdışındaydım. Evimizde arama yapmışlar. Annem, "Oğlum burada yok!" diyor, askerler, "Burada olduğunu biliyoruz" diyorlar. Annem de çaresiz, "arayın" diyor...
Öfkeliler, bir çavuş annemi omuzlarından tutup sarsarak, "Söyle o.." diyor:
"Nerede o vatan haini piçin?"
Ağlamanın, haykırmanın bir yararı yok. Bir köşeye çöküyor annem. Neyse başlarındaki yüzbaşı insafa geliyor ve gidiyorlar...
…………..
Bu olay bizi de duygulandırmıştı. 71 muhtırasında bir hafta misafir olmuştuk Merkez Komutanlığı’nda…
Askeri darbelerden sonra on binlerce değil, yüz binlerce anne buna benzer acıları yaşadı...
Ergenekon’da da öyle değil mi?
Hala gözlerimizin önündedir o subay eşinin feryadı:
"Eşlerimiz vatan haini mi?"
Önemli insanlar
Doç. Dr. "Kemal Yeşilçimen”, iyi bir kalp uzmanı ve idealist bir hekimdir. Haksızlığı hiç sevmez…
Bir gün, hastaneye kelli felli bir adam gelir. Görevli hemşireye küçümseyerek bakıp:
"Doktoru göreceğim" der.
Hemşire, "Sıradaki hastalar var efendim” der.
Adam kızar:
"Nasıl konuşma bu? Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben önemli adamım” der.
Tartışmayı duyan doktor Kemal Yeşilçimen oraya gider ve adamı sakin bir şekilde kolundan tutarak pencerenin yanına götürür. Geniş camdan ünlü “Karacaahmet Mezarlığı" görülmektedir.
Kemal Hoca, "Lütfen bakınız beyefendi" der:
"Orası hep önemli insanlarla dolu!"
Edward E. Hale’den kitap
"Edward E. Hale", bir kitabın ilk gerekliliği onun bizi eğlendirici olması, bize hoş vakit geçirtmesidir görüşünü savunarak şöyle demiş:
-Eğer böyle değilse, mükemmelen mavi mürekkeple mavi kâğıt üzerine yazılmış olabilir. Bundan dolayı bir kitap benim ilgimi uyandırmıyorsa, o zaman beni uyutmadan önce benim onu bir kenara ayırma hakkım vardır...
Mafya babasının tercümanı
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi.
Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı. Bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu:
“Para nerede?”
Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
"Ne parası? Benim bir şeyden haberim yok..."
Tercüman tercüme etti:
"Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş..."
Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadı:
"Şimdi sor bakalım, para nerede?"
Tercüman işaretle sordu, sağır dilsiz de kan ter içinde işaretle yanıt verdi:
"Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin yanındaki ağacın kavuğunda yüz bin dolar var..."
"Ne söyledi?" dedi baba.. Tercüman yanıtladı:
"Halâ neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz cesaret istermiş!"
100 puanlık soru
Felsefe hocası oturduğu sandalyeyi gösterip "100 puanlık soru" demiş:
"Bana bu sandalyenin var olmadığını kanıtlayın..."
Bir öğrenci anında yanıt vermiş:
"Hangi sandalyenin efendim?"
Günün Olayı
İktidar "IŞİD'le maddi pazarlık yok, diplomatik pazarlık var" diyor!
Terör örgütüyle diplomatik görüşmeler yapmak, fidye vermekten daha acı değil mi?
Akif Kökçe
Günün Biberi
IŞİD, rehinelere "Sizin yöneticileriniz kâfir" demiş.
Yobazlığın sonu yok!
Burada "İslamcı" geçinenler, orada "kâfir" sayılıyor...
Günün Balı
Geçen yıl işsizler ordusuna 1 milyon kişi daha katılmış.
Demek ki, ordumuzun biri yıpranırken diğeri güçleniyor!..
Özdeyiş
Hiçbir şey vermeden: alamayacağınız tek şey tecrübedir…
Oscar Wilde
Cuk
Martının yüreğini elledim dün gece...
"Sabahtan başkasını sevemem" dedi...
Mehmet Kıyat
Gerilim
Üç tarafı denizlerle, kalan sınırları da Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), IŞÎD ve PYD-PKK ile çevrili bir ülke bizim vatanımız...
Günün İncisi
Davacının aptalı, derdini mübaşire anlatırmış...
Türk Atasözü
Günün Şiiri
Almanyalarda ellerimiz
Şimdi Almanya'da gün doğmuştur
Şimdi aydınlığa değer elin
Ayağına, kocaman ayağına
Hadi der elin
Bu muydu gece yarısı seninmiş gibi
Parlayan o mermer elin
Bir el gibi görünür ama binbir eldir
Çalışır çabalar, bir ekmek parasına
Sırılsıklamdır, dökülen saçın bile
Kaldıramaz, avuç avuç ter elin
İşte yurdundan uzak
İşmini de, seni de yer elin...
F. Hüsnü Dağlarca (Varlık-1964)
Sayesinde yıllarca boş yere yatanlar oldu...
"Vicdanı hiç mi sızlamaz!"
"Jurnalci" denilince de "Mahmut Yesari" gelir aklımıza... Geçen gün Şehir Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni "Mehmet Göktekin"e de anlattık...
Sirkecideki "Kafkas Meyhanesi"nde içer Yesari... Yazılarını da oradan "Saffet Baba" ile gazeteye gönderir... "Saffet Baba", tiyatroda küçük rollere çıkar.. Parası az olduğu için Yesari’den kendisine iş bulmasını ister... Mahmut Bey de bir gün Babıali yokuşunda rastladığı arkadaşı "Aziz Hüdai"ye rica eder... Yesari, bu olayı unutur gider...
Bir gün garson uyarır:
"Sizi Hüdai Bey çok acele görmek istiyor..."
Yesari şaşırır!...
Arkadaşı olsa da o zamanlar "MAH" denilen Milli Emniyet Teşkilatı’nın İstanbul’daki başmüfettişidir Hüdai...
Merakla gider...
"Buyur otur" der Hüdai ve zile basıp memuruna seslenir:
"Mahmut Yesari Bey’in dosyasını getir..."
Yüklü bir dosya gelir, neler yok ki?
"Atatürk'e suikast düzenlemek, Halife ile ilişki kurmak, İnönü'ye ulu orta küfür etmek, say gitsin!" Hepsinin altında da "Saffet Baba"nın imzası..
Yesari iş istemişti ya, Aziz Bey de vermiş...
Bir gün dayanamayıp Safet Baba'ya sormuş Yesari:
“Niye yaptın?”
"Ne yapayım beyim" demiş:
"Bana her gün rapor tutacaksın dediler. Senden başka ünlü tanıdığım yok ki!.."
…………..
Ergenekon jurnalcisi Tuncay Güney'e de aynı soru sorulsa, nasıl yanıt verirdi acaba?
"Safet Baba gibi mi!.."
“Eşlerimiz vatan haini mi?”
Bugünkü "Görüşler” sütunumuzda Ergenekon jurnalcisi “Tuncay Güney"in hatırını sorduk ya...
4 yıl önce TV’de izlediğimiz bir subay eşi geldi gözlerimizin önüne…
Bağırıyordu kadın:
“Eşlerimiz vatan haini mi?”
Kolay kolay belleklerden çıkar mı bu feryat?
"Nazım Hikmet"in vatan hainliği de çok tartışıldı ya..
"Kuşaktan kuşağa sürecek bu yakıştırma..."
"Deniz Kavukçuoğlu" da böyle bir anısını dile getirmişti:
- 12 Mart 1971 Darbesi sırasında yurtdışındaydım. Evimizde arama yapmışlar. Annem, "Oğlum burada yok!" diyor, askerler, "Burada olduğunu biliyoruz" diyorlar. Annem de çaresiz, "arayın" diyor...
Öfkeliler, bir çavuş annemi omuzlarından tutup sarsarak, "Söyle o.." diyor:
"Nerede o vatan haini piçin?"
Ağlamanın, haykırmanın bir yararı yok. Bir köşeye çöküyor annem. Neyse başlarındaki yüzbaşı insafa geliyor ve gidiyorlar...
…………..
Bu olay bizi de duygulandırmıştı. 71 muhtırasında bir hafta misafir olmuştuk Merkez Komutanlığı’nda…
Askeri darbelerden sonra on binlerce değil, yüz binlerce anne buna benzer acıları yaşadı...
Ergenekon’da da öyle değil mi?
Hala gözlerimizin önündedir o subay eşinin feryadı:
"Eşlerimiz vatan haini mi?"
Önemli insanlar
Doç. Dr. "Kemal Yeşilçimen”, iyi bir kalp uzmanı ve idealist bir hekimdir. Haksızlığı hiç sevmez…
Bir gün, hastaneye kelli felli bir adam gelir. Görevli hemşireye küçümseyerek bakıp:
"Doktoru göreceğim" der.
Hemşire, "Sıradaki hastalar var efendim” der.
Adam kızar:
"Nasıl konuşma bu? Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben önemli adamım” der.
Tartışmayı duyan doktor Kemal Yeşilçimen oraya gider ve adamı sakin bir şekilde kolundan tutarak pencerenin yanına götürür. Geniş camdan ünlü “Karacaahmet Mezarlığı" görülmektedir.
Kemal Hoca, "Lütfen bakınız beyefendi" der:
"Orası hep önemli insanlarla dolu!"
Edward E. Hale’den kitap
"Edward E. Hale", bir kitabın ilk gerekliliği onun bizi eğlendirici olması, bize hoş vakit geçirtmesidir görüşünü savunarak şöyle demiş:
-Eğer böyle değilse, mükemmelen mavi mürekkeple mavi kâğıt üzerine yazılmış olabilir. Bundan dolayı bir kitap benim ilgimi uyandırmıyorsa, o zaman beni uyutmadan önce benim onu bir kenara ayırma hakkım vardır...
Mafya babasının tercümanı
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi.
Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı. Bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu:
“Para nerede?”
Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
"Ne parası? Benim bir şeyden haberim yok..."
Tercüman tercüme etti:
"Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş..."
Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadı:
"Şimdi sor bakalım, para nerede?"
Tercüman işaretle sordu, sağır dilsiz de kan ter içinde işaretle yanıt verdi:
"Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin yanındaki ağacın kavuğunda yüz bin dolar var..."
"Ne söyledi?" dedi baba.. Tercüman yanıtladı:
"Halâ neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz cesaret istermiş!"
100 puanlık soru
Felsefe hocası oturduğu sandalyeyi gösterip "100 puanlık soru" demiş:
"Bana bu sandalyenin var olmadığını kanıtlayın..."
Bir öğrenci anında yanıt vermiş:
"Hangi sandalyenin efendim?"
Günün Olayı
İktidar "IŞİD'le maddi pazarlık yok, diplomatik pazarlık var" diyor!
Terör örgütüyle diplomatik görüşmeler yapmak, fidye vermekten daha acı değil mi?
Akif Kökçe
Günün Biberi
IŞİD, rehinelere "Sizin yöneticileriniz kâfir" demiş.
Yobazlığın sonu yok!
Burada "İslamcı" geçinenler, orada "kâfir" sayılıyor...
Günün Balı
Geçen yıl işsizler ordusuna 1 milyon kişi daha katılmış.
Demek ki, ordumuzun biri yıpranırken diğeri güçleniyor!..
Özdeyiş
Hiçbir şey vermeden: alamayacağınız tek şey tecrübedir…
Oscar Wilde
Cuk
Martının yüreğini elledim dün gece...
"Sabahtan başkasını sevemem" dedi...
Mehmet Kıyat
Gerilim
Üç tarafı denizlerle, kalan sınırları da Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), IŞÎD ve PYD-PKK ile çevrili bir ülke bizim vatanımız...
Günün İncisi
Davacının aptalı, derdini mübaşire anlatırmış...
Türk Atasözü
Günün Şiiri
Almanyalarda ellerimiz
Şimdi Almanya'da gün doğmuştur
Şimdi aydınlığa değer elin
Ayağına, kocaman ayağına
Hadi der elin
Bu muydu gece yarısı seninmiş gibi
Parlayan o mermer elin
Bir el gibi görünür ama binbir eldir
Çalışır çabalar, bir ekmek parasına
Sırılsıklamdır, dökülen saçın bile
Kaldıramaz, avuç avuç ter elin
İşte yurdundan uzak
İşmini de, seni de yer elin...
F. Hüsnü Dağlarca (Varlık-1964)
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...
YAZARLAR
-
Et ithalatından utanmalıyız
Kerem Akyıl
-
Erken seçimi CHP mi istiyor vatandaş mı?
Ali Baş
-
Anadolu Üniversitesi’nde dananın kuyruğu kopuyor!
Tarkan Demir
-
Çocuklarımızı koruyalım!
Seval Erci
-
İlk yarıda fişi çekmek gerekiyor
Ahmet D. Canoruç
-
Hedef göstermek bu kadar kolay olmamalı!
Kaan Özcan
-
At hırsızı
Rifat V. Halas
-
Buluşur, yer - içer ve dağılırlar
Funda Morgül
-
2023 giderken bir iki konuda hal ve gidişimiz…
Prof. Dr. Turan Akman Erkılıç
-
Kazım Kurt’un koltuğu
Arif Anbar
-
Ya Cumhuriyet olmasaydı...
Hilal Köver
-
Sürdürülebilir kulüp kültürü
Konuk Kalem
-
2023 yılında bizi neler bekliyor?
Tülin Karagöz
-
Düşükler neden tekrarlar?
Op. Dr. Alper Turgut
-
Eskişehir ve Alkol Ruhsatları
Soner Yüksel
Et ithalatından utanmalıyız
Erken seçimi CHP mi istiyor vatandaş mı?
Anadolu Üniversitesi’nde dananın kuyruğu kopuyor!
Çocuklarımızı koruyalım!
İlk yarıda fişi çekmek gerekiyor
Hedef göstermek bu kadar kolay olmamalı!
At hırsızı
Buluşur, yer - içer ve dağılırlar
2023 giderken bir iki konuda hal ve gidişimiz…
Kazım Kurt’un koltuğu
Ya Cumhuriyet olmasaydı...
2023 yılında bizi neler bekliyor?
Düşükler neden tekrarlar?
Eskişehir ve Alkol Ruhsatları
