Eskişehir'de son aylarda etkili olan sağanak ve dolu yağışı hububatlarda pas hastalığına sebep oldu. Bu hastalık buğdayı içten içe yiyip bitiren bir hastalık. Buğdayda – duruma göre – yüzde 40’a yakın rekolte kaybına yol açabiliyor. Geriye kalan buğday ise Eskişehir’deki ETİ gibi bisküvi fabrikaları tarafından guliten oranı düşük olduğu için daha çok tercih ediliyor.
Eskişehir'de son aylarda etkili olan sağanak ve dolu yağışı hububatlarda pas hastalığına sebep oldu. Bu hastalık buğdayı içten içe yiyip bitiren bir hastalık. Buğdayda – duruma göre – yüzde 40’a yakın rekolte kaybına yol açabiliyor. Geriye kalan buğday ise Eskişehir’deki ETİ gibi bisküvi fabrikaları tarafından guliten oranı düşük olduğu için daha çok tercih ediliyor. Yani paniğe kapılacak bir durum yok. Ancak endişeli olmak da çiftçinin hakkı. Netice itibarıyla çiftçi beklentisinin altında mahsul alacaksa, borçlarını ödeyemeyebilir.
Türk tarımı plansız – programsız bir şekilde yoluna devam ediyor. Henüz 7 sene önce, yani 2015 yılında 22 milyon 600 bin ton buğday üretmişiz. Ancak bu rakam 2021’de 17 milyon, 700 bin tona düşmüş. Çok şükür ki geçen sene biraz yükselmiş ve 19 milyon 800 bin tona çıkmış. Ancak yıllar içerisinde bazı dalgalanmalar olmakla birlikte buğday üretiminin giderek düştüğünü görüyoruz.
Özetlemek gerekirse aç karnımızı doyurmak için yabancılara muhtacız. Yandaş basın, “İşte asrımızın en büyük lideri; Reis efendimiz hazretleri Ukrayna’dan buğday getirilmesini sağladı” diye yalakalık yapadursun, asıl sorulması gereken soruyu biz soralım; Neden kendi ihtiyacımız olan buğdayı üretemiyoruz? Neden namerde muhtaç oluyoruz?
Bunun sebebi çiftçimize yeterli desteklerin yapılmıyor olması. Dünyanın her yerinde çiftçiye devlet desteği yapılır. Biz ise bu destekleri giderek daha az yapıyoruz.
Eskişehir’deki çiftçimiz korunmalı ve desteklenmeli. Bu konuda biz gazeteci olarak eleştiri görevimizi yerine getireyim. Asıl görev ise AK Partili milletvekillerimizde. Eskişehir’e özel bir teşvik getirmelerini istiyoruz. Şehirlerde yaşayan bizler, çiftçimizin sabanının ucuna bakıyoruz. Çiftçimizin yüzü gülsün ki, memleket olarak hepimizin yüzü gülsün.
Tek umudumuz gençler
Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınavın sonuçları 23 Haziran tarihinde açıklandı. Şimdi artık tercih dönemi. Bütün çocuklarımıza başarılar dileriz.
Türkiye bugün gelişmiş memleketlerin kilometrelerce gerisinde kaldıysa, bunun nedeni eğitim sisteminin yetersiz olması. Sanki görünmez bir el, Türk çocuklarının cahil yetiştirilmesini istiyor. Eğitim sisteminin yetersiz olması, Türkiye’nin en önemli beka sorunudur.
Çok iyi hatırlıyorum; 15 Temmuz darbe girişiminden sonra şehit olan bir vatandaşımızın cenazesinde konuşan bir imam, “Allah bizi okumuşların şerrinden saklasın” demişti. Halbuki Pensilvanya’da oturan ve Amerika’dan kumanda edilen ilkokul mezunu bir vatan haininin peşinden gidenler zaten cahil insanlardı. Dolayısıyla “Allah bizi cahillerin şerrinden saklasın” diye dua etmek gerekmez miydi?
Cehalet en büyük düşmanımızdır. Türk çocuklarının cahil olmasını isteyen cemaatler ise olsa olsa, emperyalistlerin işbirlikçileridir.
Umarım LGS sonuçları ülkemiz için hayırlı olur. Tek umudumuz geleceğimiz olan gençlerde. Zira biz yaşlılar, Türkiye’nin bir felakete sürüklendiğinin bile farkında değiliz…