Biz Eskişehir geneliyle ilgili değerlendirmeler, tahminler yapsak bile yadsınamaz bir gerçek var. Partilerin izlediği politika, söylem ve tavırların yerel tahminleri alt üst edebileceği gerçeğini atlamamak gerekiyor. İşin bu boyutundan baktığımızda seçim bildirgesindeki tutarlılık, ekonomik ölçekli vaatlerin arkasında duruşu ve Önce Türkiye sloganıyla CHP’nin koalisyon görüşmelerinde ele geçirdiği avantaj rüzgârını halen etkili kullanıyor oluşu CHP oylarının Türkiye genelinde artış göstereceğine delalet gibi.
Belki tabanda henüz istediği kadar hayata geçirememiş olsa bile CHP ilk kez 7 Haziran’da yaptığı şeyi bu kez geliştirerek uyguluyor. “Politika üretmeden, insana dokunmadan sadece karşıda AKP var ve bu yüzden bana oy verin diye AKP korkusunun yansıyan oylarıyla idare etmek istemiyor” Bu alışkanlık sıyrılmış, ele avuca gelen, sağlıklı bir politika izliyor ve böyle devam ederse karşılığını da alır.
Biz ne kadar isimler üzerinden, Eskişehir özelinden tahmin yürütsek bile genel konjuktürü unutmamak, hesaba onu da katmak gerekiyor ve bu kez sandığımızdan daha etkili olacağı kesin.
Kınamaktan korkmayın
Gücün kanunu, kanunun gücünü ilk kez aşmıyor. Ancak ilk kez bu kadar zirveye tırmandı, yaralayıcı, ötekileştirici, özendirici, yol gösterici olmaya başladı.
Bir gazetecinin bombalandığını, öldürüldüğünü, işkence yapılarak hayatını kaybettiğini onlarca kez gördük ama her birinin ona yapılan saldırı nedeniyle daha da ölümsüz olduğunu da.
Bu kez bir gazetecinin düşünceleri ve yazıları nedeniyle önce tehdit edildiğini, o gazeteci hakkında keşke zamanında dövseydik böyle olmaz denilebilecek kadar rahat söylemleri ve sonra işyerinden evine kadar takip edilerek 4 kişi tarafından hastanelik edilinceye kadar saldırıya uğradığını film seyreder gibi seyrettik.
Olağan şüphelilerin aslında onu darp eden 4 kişiden çok onları azlettiren başka bir güç olduğundan hepimiz şüpheleniyoruz ve bunun aydınlatılmayacağına inanacak kadar da adaletten ümitsiziz ya .. Asıl yara, asıl kargaşa, asıl endişe de bu kez bu sanırım.
Ve yine asıl yara şiddetin geldiği yere göre tavır gösteren ve bunu kınamaktan çekinen zihniyetler… Başta meslektaşlarımızın içinde olanlar olmak üzere Ahmet Hakan’a yapılan saldırıya çeşitli gerekçeler bularak meşru bir saldırı gibi göstermeye çalışanlara… Bu işin bu noktaya gelmesi için onlarca açıklama yapan, bu adamı zamanında dövmeliydik diyen ve saldırıdan sonra bizim duruşumuzda 3 kişi bir kişiye saldırmaz, biz şiddete izin vermeyiz diyenler… Hepsini kınıyorum. Hepsine yazıklar olsun diyorum. Çünkü korkmuyorum.
Tehditler, uyarılar sosyal medya sayfalarını bizler içinde işgal ediyor, üstelik kendi elimizde yetiştir(eme)miş olduğumuz gençler klavye üzerinde fırtınalar koparıyor. Yarın öbür gün belki bizde 3,4 kişi ile muhatap oluruz ama korkmadan yolumuza devam edebilirsek bu illeti yeneriz. Siz de korkmayın. Kınamaktan, arkasını aramaktan, hakkınızı aramaktan ve şiddeti nereden gelirse gelsin lanetlemekten korkmayın ki! Tekrar Hukukun Gücü, gücün hukuku karşısında güçlü olabilsin, o gücü hunharca kullananlara hesap sorabilsin…