“Hatay Sarkanak” hocamızın dilinden düşmezdi:
“Kurnazı severim ama, benden kurnaz olmazsa!”
Çocuklukta aşılanır içimize…
O küçük beyinlerimiz, “önce can” sözcüğünü yalancı emzik gibi tıkar ağzımıza…
Sanki bebeklikten biliriz…
"Nasıl olsa, gerçeği de gelecek..."
***
Okul çağlarımız yükseldikçe ve bir gün bittikten sonra neleri başardığımızı düşünür, övünürüz...
Çektiğimiz kopyalar, uyuttuğumuz hocalar, ne büyük bir gururdur!
Hiç düşümüzden geçmez ki...
Acaba bunlar da..
"Ufak-tefek yolsuzluk aşısı mıdır?"
***
Yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla, haklarında Meclis soruşturması açılan dört eski bakanın çocukluklarını çok merak ederiz...
Kimbilir nasıldılar?
"Haşarı mı, huysuz mu, kurnaz mı, çakal mı? acar mı?"
Ne diyor Başbakan Davutoğlu:
"Yüce Divan1ı siz isteyin..."
Demek bazı vicdanlar da sızlamaya başladı ki...
"Meyvelerini vermeye çalışıyor!...”
***
Hani "çocuklukları" dedik ya...
Acaba kendi çocukları ne düşünüyor babaları hakkında?
İçişleri eski Bakanı "Muammer Güler"in oğlu "Barış", para sayma makinesini geri almamış...
İçinde 4.5 milyon dolar bulunan ayakkabı kutuları da sahipsiz kalmış...
"Dürüst çocuklar!.."
***
Türkiye, günlerdir 16 yaşındaki "Atatürkçü Mehmet"i konuşuyor...
Yarın büyüyecek, baba olacak, hatta torun sahibi de olacak Mehmet...
Cezaevinden çıkarken annesi "Oğlumla gurur duyuyorum"diyor...
"Ya gelecekteki çocuklar, torunlar!"
Şermin Hanım geri dönmeli
Tepebaşı Belediye Başkanı "Ahmet Ataç"ın "Şermin Şanlıer"i de yardımcı yapmasını onurla karşılamıştık...
Şermin, birkaç yıl önce aramızdan ayrılan gazeteci arkadaşımız "Kenan Şanlıer"in eşiydi...
Ataç’ın bu kararında, basma gösterdiği sevgi ve duyarlılık bir kez daha kanıtladığını dile getirmiş ve kendisine teşekkür etmiştik...
Ama geçtiğimiz hafta içinde öğrendik ki, "Şermin Hanım" görevinden ayrılmış...
Hemen aradık Ahmet Başkan'ı ve nedenini sorduk...
"Hiçbir şey yok" dedi:
"Kalmasını istedim ama, kararlı gibi görünüyordu. Kapımız her zaman ona açık..."
Sonrasında da "Şermin Hanım"ı aradık...
Adana'da torunlarının yanındaydı...
"Burda ayrı bir mutluluk duyuyorum. Torunlarımın yanında özenli bir dünya yaşıyorum" dedi...
Bir süre önce kardeşini yitiren Şermin'e ilk bakışta hak verdik...
Torunlara bir sözümüz yok...
Yalnız Eskişehir'de de öyle insanlar, çocuklar ve başka torunlar var ki, ondan ayrı bir hizmet, sevgi ve çalışma bekliyorlar...
Tıpkı bugüne kadar olduğu gibi...
Ne diyor Ahmet Başkan:
"Kapımız ona her zaman açık..."
Lütfen, geri dön Şermin...
Gerilim
Başbakan Davutoğlu, "Haram yiyenlerin kollarını keseriz" diyor.
"Zaytung" sitesi sormuş:
"Kollarını keserseniz o pahalı saatleri nereye takacaklar?"
Günün Sorusu
Son zamanlarda moda olan "asil duruş" ne demek?
Çalarken yakalandığında istifi bozmamak…
Akif Kökçe
Günün Sözü
Geçmişi hatırlamayanlar, onu bir kere daha yaşamak zorunda kalırlar.
George Santayana
Günün İncisi
Boş zaman yoktur, boşa çeçen zaman vardır...
Tagore
Kıssa-dan
Fethullah’ın özel yargısı ile Tayyip'in güzel yargısı arasında bir fark yok.
Eskiden özel yargı vicdan sızlatıyordu, şimdi de güzel yargı aynı işi yapıyor...
Ali Sirmen
Cuk
Susmasını beceremeyen, susmaktan daha değerli bir şeyler söyleyebilmelidir.. .
Hanri Benazus
Eşeklerin bitmeyen duası
Kasabanın semercisi ölmüş. Yeni gelen semerci işin acemisiymiş. Yaptığı kötü semerler yüzünden eşeklerin sırtında yaralar açılmış.
Eşekler bağlamışlar duaya:
"Tanrım, sen bizi bu acemi semerciden kurtar ne olur! Ölsün de kurtulalım ondan!”
Sonunda duaları kabul olmuş.
Ama ölenin yerine gelen sekerci daha da acemiymiş. Yeniden duaya başlayınca, en yaşlı boz eşek "Yanlış yapıyorsunuz arkadaşlar" demiş:
"Bu iş böyle olmaz. Semercinin ölmesi için dua etmek bize hiçbir fayda sağlamaz!"
Eşekler ızdırap içinde "Elimizden başka ne gelir ki?" diye sormuşlar. Yaşlı eşek acı acı gülmüş ve "Bir yolu var" demiş:
"Tanrı'ya bizi eşeklikten kurtarması için yalvaralım!"
Temel’in duası
Temel karısı Fadime'yi o kadar çok seviyormuş ki, her akşam yatarken dua ediyormuş:
"Fadime'nin başı ağrımasın, benimki ağrısın. Onun bir yeri kırılmasın, benimki kırılsın..."
Ve de şöyle bitiriyormuş:
"Sakın Fadime'yi dul bırakma yarabbim, beni bırak!"
İnönü’yü saygıyla
"İsmet İnönü", 41. ölüm yıldönümünde anıldı...
"Rıdvan Uysal"ın başkanlığındaki Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti olarak ,İnönü'de heykelinin yapılması kararını o gün almıştık...
Kurtuluş Savaşı kahramanı "İsmet İnönü" 16 yıl başbakanlık, 12 yıl cumhurbaşkanlığı yaptı.
Sivil hayatta en büyük başarıları Lozan antlaşması, Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı'nın dışında tutması ve ülkeyi tek parti rejiminden çok partili hayata tanımasıdır.
İnönü, 50 yasından sonra yüzmeyi öğrenmiş, ileri yaşlarında viyolonsel ve kimya dersleri almış... Öğrenmenin yaşı olmadıkını halka göstermek istemiştir.
"Namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır" sözü ünlüdür...
Bir kez daha saygıyla anıyoruz...
Günün Olayı
"Diyarbakır-Galatasaray" maçında istiklal Marşı ıslıklandı.
İstiklâl Marşı'ndan gocunuyorsanız, Türkiye Kupası’na niye katılıyorsunuz?
Gülhan Elmas
Günün biberi
16 yaşındaki çocuktan korkanların, terör örgütünden korkmamaları ve onlarla masaya oturmaları da çok manidar...
Maya
Hırsızlık mı, yolsuzluk mu?
Yaşadığımız abesle iştigal cumhuriyetinde günün konusu:
"Hırsızlık mı daha ağır suçtur, yolsuzluk mu?"
İkisi de ağır suçtur ama, yolsuzluk bizce daha ağır suçtur...
Hırsız küçük çalar, birkaç kişinin malını götürür...
Yolsuzluk yapan yatırım yapıyormuş, ihale yürütüyormuş, pozlarda hazineyi soyar. Tüm milletin parasını çalar...
"Hangisi dah ağır?"
Günün Şiiri
Kaçak
Ürkütülmüş bir geyik gibiydi gece
Doğurgan umuların bittiği yerde başlayan
Ve elleri cebinde yalnız bir adam gibi
Cigara dumanları ardına saklanan
Neresinden en çeksek elimizde kalır
Bir türlü bitiremediğimiz şarkılar gibi
Ya da başlayamadığımız bir şiir
En iyisi hiç uyamamaktır
Biz bir gizin ortasında tutsaktık
Ürkütülmüş bir geyik gibiydi gece
Cigara dumanları ardından kaçarken gizlice
Yerimize umularımızı bıraktık...
Hamza Özkan (Varlık-1968)