Geçtiğimiz haftalarda Eskişehir’de Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından yürütülen “Ekmek İsrafının Önlemesi ve Bayat Ekmeğin Değerlendirilmesi Kampanyası” tanıtım toplantısı gerçekleştirildi. Bence önemli bir kampanya. Toplantıda Valimiz Kadir Koçdemir’in ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürümüz Dr.Halil Çankaya’nın konuşmalarında altını çizdikleri birer husus üzerinden fikirlerimi paylaşmaya çalışacağım. Sayın Valimiz konuşmasında “tüketim kısa zamanda kâra dönüştüğü için, pek çok kesim tarafından teşvik ediliyor, daha doğru bir şeymiş gibi sunuluyor, buna karşı da dikkatli olmak gerekiyor” derken tüketim alışkanlıklarımızın yanlışlığına vurgu yapıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Dr. Halil Çankaya da konuşmasında, “Eskişehir tarım toprakları olarak Türkiye’de beşinci şehir ve Eskişehir'de 493 bin ton buğday üretimine karşılık, Türkiye'de 542 bin ton ekmeği israf ediyoruz” diyor.
..........................
Bu noktadan hareketle öncelikle Dünya’nın sağlık durumu ile ilgili bilgileri kısaca paylaşmak istiyorum. Önce Dünya ekosistem sağlığına bir bakalım. Son çeyrek asır içinde %30 azalmış durumda. Doğal ormanların alanı aynı sürede %13, doğal su ekosisteme endeksi %50, deniz ekosistem endeksi %40 azalmış… Diğer taraftan verimli topraklara bir bakalım…Verimli topraklar, Dünya genelinde aynı süre zarfında %25 azalmış... Bu bozulmalar-azalmalarla ilgili tahmini azalma trendi, artan azalış, daha hızlı azalış olacağı yönünde…Peki bu ne demek…Bu, bir yandan karbondioksit yutağı, oksijen kaynağı ormanları, denizleri, yani soluk alıp verdiğimiz, yaşam kaynağımız havamızı kaybederken, diğer yandan temiz su kaynaklarımıza, bizi besleyen verimli topraklara önemli ölçüde zarar verdiğimizi gösteriyor; havamızı, suyumuzu, toprağımızı, kısaca yaşama şansımızı hızla kaybettiğimiz anlamına geliyor. Ayrıca karbondioksit yutaklarının hızla azalması, sera etkisiyle küresel iklim değişikliklerini tetikliyor, başka birçok açıdan Dünyamızı bizim için yaşam alanı değil, tehdit haline dönüştürüyor.
..........................
İşte böyle bir noktada Sayın Valimizin tüketimi azaltma önerisinin, İl Müdürümüzün israfı önleme önerisinin yeri ve önemi artıyor. Gelecek bizim için çok daha sıcak, kurak, olabilir. Türkiye’deki buğday yetişme alanları, iklim değişikliklerine bağlı olarak daha kuzeye kayabilir. Bu, sadece buğday için geçerli değil, pek çok tarım ürünü bundan etkilenebilir. Bunlar sadece belki bir öngörü... Ancak yukarıda Dünya’nın sağlık durumu ile verdiğim değerler birer öngörü değil, mevcut durumun kısa bir analizi. Bu azalışın tek bir sebebi var, mevcut ekonomik düzendeki tüketim alışkanlıklarımız... Kızılderili reisinin şu meşhur sözü anımsarsınız... “Çevre bize atalarımızdan kalan bir miras değil, gelecek nesillerden aldığımız bir emanettir”. Bir de şu vardır: “Son balık tutulduğunda, son nehir kuruduğunda, son ağaç kesildiğinde, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak”... Aslında resmi kayıtlara göre her beş saniyede bir çocuğun açlık ve açlıkla ilintili hastalıklar nedeniyle, yine her gün binlerce insanın temiz su kaynaklarına sahip olmadıkları için hayatını yitiyor olması, iklim değişikliklerine bağlı olarak giderek artan fırtına-kasırga zararları, seller, taşkınlar, erozyon, kuraklık... Bunlar, insanın paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlaması için yeterli gerçekler; anlamaya çalışılırsa tabii. Bugün göz ardı edilen bu gerçekler doğrultusunda israf ve tüketim azaltılmazsa, sorunlar nedeniyle her geçen gün biraz daha fazla insan etkilenecek, kuraklık ve açlık biraz daha fazla insanı tehdit edecek, her geçen gün biraz daha fazla yaşam alanımız yaşanmaz hale gelecek... Sıra bize, ülkemize de gelecek, zaten aslında geldi de... Son yıllarda ülkemizin bazı bölgelerinde yaşanan aşırı yağışlara bağlı seller gibi doğal afetlerin, bu doğal afetlere bağlı can ve mal kayıpları artışı, diğer taraftan Türkiye’nin başka bölgelerinde yanlış su politikaları nedeniyle alarm noktasına gelen kuraklık riski, erozyon nedeniyle ülkemizin birçok yerinde giderek çölleşen, çoraklaşan topraklarımız, bizim de paranın yenmeyecek bir şey olmadığını anlamamız için yeterli ipuçları.
...................
Önceki son üç yazımda vurgulamıştım...”Yereli, yerel ekonomiyi destekleyelim, tüketimi, doğal kaynakların azalmasını önlemek adına sadece geri dönüşüm değil, yeniden kullanımı da aynı şekilde benimseyelim”. Aklın yolu birdir. Farklı bir ortamda, farklı bir söylemle, Eskişehir’i yöneten iki devlet adamı aynı noktaya işaret ediyor: İsrafı ve tüketimi azaltalım...