Her kutsal bayramda olduğu gibi,gene doğup büyüdüğüm,Emirdağ’ını Adayazı köyüne gittim..
Evimize uğramadan mezarlığa uğradım.
Anamın ve Babamın mezarı başlarında dua ettim.. .
Bende yılların ardından gelme bir gelenek oldu bu olay.
İlkin mezar duası..
Sonra ev bayramlaşması..
Gitmezsem kendimi suçlu sayarım.
Rahmetli anamın gücendiğini, sevgili babamın kaşlarını çattığını hissederim.
Aynı olayı bende gurbetteki çocuklarımdan beklerim..
Oğlum ve kızım aramazlarsa merakla bekler, eşime sorarım:
“Neden aramadılar?. Yoksa bir şey mi var..”
Aradıklarında sorarım:
“Neden geç aradınız?. Yoksa bizi unuttunuz mı böyle..
Benim için Ramazan ve Kurban Bayramlarını anlamı böyle..
Böyle gördüm..
Çocuklarıma da böyle öğütledim..
“Ayrılanları hatırlayın..
Sağ olanların hatırını sorun”
,--//--
Her ne kadar geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi olmasa da..
Çevremizde görüyoruz...
İnsanlar akın akın mezarlıklara taşınıyorlar.
Konu komşu bayramlaşıyor..
Çarşıda.. Pazarda.
Ardından olabilirse..
Komşular komşuları ziyaret ediyorlar.
--//--
Evet ülkemizde Kurban Bayramı’nın anlamı da genelde değişmiyor.
Mezarlık ziyaretleri..
Komşu ziyaretleri..
Kurban kesim telaşı..
Kurban keserken elini kesenler..
Bunlar yaşamaya alıştığımız bayram mesaileri..
--//--
İşin birde siyasi ve ekonomik yanı var..
Ağızlarından bal akan..ya da ülkeyi yaşanmaz yapan:
Siyasi, parti liderlerini dinledik..
Kimisi yaktı..
Kimisi doldudu..
Kimisi boşalttı..
Uzatmayalım..
Acısıyla tatlısıyla..
Bir Kurban bayramını daha yaşadık ulus olarak..
Arayan ve mesaj geçen tüm okurlarımın Bayramlarını kutluyor, gönüllerince aydınlık günler diliyorum..
--------------------------------------------------------------------------- ..
Günlerin getirdiği
--Bayram mesajları..Dostluklar artıyor..—
Kurban Bayramı tatilinde sayısız mesaj aldım..Aklıma gelen.. Gelmeyen onlarca dostum ”hatırımı sordu. Bayramımı kutladı.. Aydınlık günler diledi.” Yurt içinden ve yurt dışından gelen mesajlarda. iyilik ve güzelliklerin yanı sıra”ülke ve çevre sorunları” vardı.. Gelen mesajların ağırlık noktası Eskişehir’ ve siyasi partilerdi. Beklediklerinizin dışında unmadığım kişilerini aramasına şaşırıp” Bir kenara “not ettim..
Bu bayramda nedense her dönemden daha çok ve anlamlı mesajlar aldım..Yurt içinden ve yurt dışından gelen mesajlarda”dostluk ve kardeşlik “di,lekleri, ağır basıyordu..Beklemedğim kişilerden mesalar alıırken beklediğim bazı dostlardan gelmeyişine bir anlam veremedim.
Dünya telaşı dedim sadece..
Ulus olarak bir bayramı daha geride bıraktık..Hayırlı ve uğurlı olsun Darısı.gelecek bayranlara diyerek tüm arkadaş ve dostlarımızın bayramlarını içyenlikle
kutluyor. Nice aydınlılk günler diliyorum..
----Kadınlar erkeklerden çok yaşıyor-—
Önceki gün bir gazetede”Türkiye’nin Ömür haritasını” gördüm..Hangi bölgde ve şehirde kadı ve erkeklerin kaçö yaiına kadar yaşadıklarını gösteren bu harşrtada dikkatımı”Erkeklerden kadınların daha çok yaşadıkları çekti Türkiye genelinde 70 yaşını üstünde yaşayan kadınlar,hemen her bölgde erkeklerden çok yaşadıkları belirtilmişti haritada..Eskişehir’de de dikkatımı kadınların 79 yaşına k erkeklerin ise 74 yaşına kadar yaşadıkları yazılmıştı. Karadeniz bölgesinde kadınlar 80 yaşın üstüne çıkarlarken erkeklerin 75 yaşına kadar yaşadıkları konmuştu haritaya..En uzun kadın yaşı Mersin,Batman ve Rize’de 83 olarak belirtilirken, erkek yaşı Ordu ve trabzon’da 74 olarak belirtilmişti.İlgimi çektiği ve. Sizlerinde ilginiz i çekeceğini umduğum için alıyorum köşeme..
---Haksız yere ölüm cezası—
Tarihini bilirsiniz.2500 yıl önce yaşayan ve tarihin en büyük fişlozofu olarak kabul edilen Sokrates, yaşadığı Atina’da tanrılara karşı geldiğiiçin ölüm cezasına çarptırılmıştı. Sokrat “Baldıran zehiri,”içirilerek idam edliecekti.Yargıçların bu kararını çok ağır bulan karısı”Alçaklar.. Zalimler.. seni, nasıl acımasızca öldürecekler”diye isyan ederken,Sokrat ölüm cezasına karşın sakin biçimde demiş ki”Tanrıda onları ölüme mahkum etti” Karısı haykırmış”İyi ya seni haksız yere ölüme mahkum ediyorlar”
Bunun üzerine Sokrat eşine şu yanıtı vermiş” İyi ya sevgili karıcığım.. Ya haklı yere ölüme mahkun etselerdi daha mı iyiydi..” . . .