Sosyal Demokrat kesimin önde gelen isimlerinden biri olan Gaye Usluer, katıldığı bir televizyon programında Memleket Partisi içinde bir öfke olduğunu tabanın da Muharrem İnce’ye aday olmaması için baskı yaptığını söyledi.
Sayın Usluer belki de bu baskıların işe yarayacağını düşünüyor olabilir. Ancak ben kendisi kadar iyimser değilim.
Sosyal Demokrat kesimin önde gelen isimlerinden biri olan Gaye Usluer, katıldığı bir televizyon programında Memleket Partisi içinde bir öfke olduğunu tabanın da Muharrem İnce’ye aday olmaması için baskı yaptığını söyledi.
Sayın Usluer belki de bu baskıların işe yarayacağını düşünüyor olabilir. Ancak ben kendisi kadar iyimser değilim. “Yüzde 68 oy alacağım” diyen bir kişiden bahsediyoruz. Mantıklı davranmasını beklemek hayalcilik olur.
Ne zaman televizyonlarda Muharrem İnce’yi görsem, aklıma Yunan Mitolojisindeki Narkissos karakteri geliyor. Narkissos veya Narsis de tıpkı Muharrem İnce gibi kendisine çok değer verir. Günün birinde su içmek için bir göl birikintisine eğilen Narsis, sudaki yansımasına o kadar âşık olur ki, kendine bakmaktan alıkoyamaz ve güzelliğini seyredeceğim diye yemeden – içmeden kesilir. Sonuçta açlıktan ve susuzluktan hayatını kaybeder.
İşte bizim Muharrem İnce de biraz Narsis’e benziyor. Kendi fotoğrafına bakıp da yemeden – içmeden kesildiğini zannetmiyorum. Ancak birileri onun fotoğrafını çekmezse, birileri kendisine mikrofon uzatmazsa, hayata küsüp, yemeden – içmeden kesildiğine eminim.
Yani bana kalırsa ortada inat filan yok, Narsis’tik bir kişilik var. Gaye Usluer’in de parti tabanının da söylediklerini umursamayacaktır.
Üstelik hepsinin üzerine ciddi bir dikkat eksikliği ve dürtüsel davranma eğilimi de bulunuyor.
Yani anlayacağınız elle tutulur bir yönü yok Sayın Muharrem İnce’nin…
Dolayısıyla ben – mümkün değil – Muharrem İnce’nin geri çekilmeyeceğine eminim. Sonuna kadar adaylığının tadını çıkaracak, patlayan fotoğraf flaş seslerinden, “Sayın Muharrem İnce” diye peşinden koşturan gazetecilerden müthiş bir zevk alacaktır. Kendisine karşı yapılan eleştirileri mantık süzgecinden geçirip değerlendirmeyecektir. Tek hayıflanacağı şey, “Keşke şu Cumhurbaşkanlığı seçimi 2 – 3 hafta sonraya ertelenseydi de, şu günlerimin tadını daha çok çıkartsaydım” düşüncesi olacaktır.
“İyi de seçim bittikten sonra ne olacak Kerem Akyıl?” diyebilirsiniz elbette.
Sonra mı ne olacak? “Adam kazandı” diyerek ortadan çekip gidecek, seçim hezimetinden dolayı birilerini suçlayıp duracaktır. Tıpkı daha önce yaptığı gibi. Sırra kadem basacak.
Belki yıllar sonra, bir apartman yöneticisi seçimlerinde kendisiyle yeniden karşılaşacağız. Ki ben bu seçimi bile kaybedip, “İkinci katta oturan adam kazandı” diyeceğine, bu seçimi kaybetmesinin nedeninin de kapıcı lobisi olduğunu ileri süreceğine eminim. Hatta aynen böyle olacağına kalıbımı basarım.